17 yıl önce 19 Ocakta Hrant Dink katledildi, onun şahsında barış ve kardeşlik özlemine bir kez daha kurşunlar sıkıldı. Toplumu inkâr, kin ve nefret siyasetiyle zehirleyenler, nihayetinde baskının, zorbalığın, adaletsizliğin, hukuksuzluğun toplumun üzerine boca edildiği bir rejim kurdular. Hrant Dink’i alçakça 17 yaşındaki bir tetikçiye vurduranlar, 17 yıl sonra bu tetikçiyi de serbest bıraktılar. Bu alçaklığa, Hrant’ı katledenlere inat, barış ve kardeşlik isteyenler Hrant Dink’i unutmadılar, unutturmadılar.
Hrant’ın katledilmesinin 17. yılında bir araya gelen yüzlerce insan, “Yaşasın Hakların Kardeşliği”, “Faşizme İnat Kardeşimsin Hrant” ve “Buradayız Ahparig” sloganlarıyla, katliamın gerçekleştiği Agos Gazetesinin önüne karanfiller bıraktı. Hrant’ın Arkadaşları adına yapılan konuşmalarda 17 yıl boyunca devam eden yargılama süreci teşhir edildi: “Hrant Dink cinayetinin tetikçisi 17 yıl önce, işte şurada onu vurduğunda 17 yaşındaydı. Bugün serbestçe aramızda dolaşıyor. O gün vur diyenler hâlâ görevlerinin başında. Mahkemeye çıkmadılar, yargılanmadılar. Yargılama adıyla utanç verici bir müsamere sergilendi. Hrant Dink cinayeti bu memleketin tarihinde koca bir leke olarak duruyor. İtiraz ediyoruz, isyan ediyoruz, adalet talep ediyoruz.” Hâkimler Hrant Dink’in avukatlarının taleplerini 17 yıl boyunca yerine getirmediler. 15 Temmuz sürecine kadar Ergenekon örgütüyle ilişkilendirilen tetikçiler 15 Temmuzdan sonra FETÖ ile ilişkilendirildi. Gerçek sorumlular ve katliam emri verenler yargılanmadı. Gelinen aşamada dava, dört ayrı yargılama şeklinde sürüyor.
Anmada 17 yıl boyunca gerek mahkemelerde, gerek siyasette hak ve özgürlük mücadelesi verirken hayatını kaybedenler, haksız yere tutsak edilenler de anıldı, mücadelede yalnız olmadıkları vurgulandı. Bütün haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı adalet talebi yenilendi. Hrant Dink’in “Irak’ta Savaşa Hayır” bildirisine ilk imza atanlardan biri olduğunun hatırlatıldığı anmada, ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın savaşların acısıyla kavrulduğu belirtildi. On binlerce insanımızın depremlerde hayatını kaybettiği vurgulandı ve özgür bir ülkeye kavuşmadan bu karanlığın yok edilemeyeceği belirtildi.
Saatler Hrant Dink’in vurulduğu 15:05’i gösterdiğinde, Hrant Dink’in dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’in “Ermenilere üç çakıl taşı bile vermeyiz” sözüne karşılık yaşlı bir Ermeni kadının Sivas’ta vefatı sonrasında Hrant Dink’in kaleme aldığı yazısında söylediği sözler dinletildi: “Su çatlağını buldu… Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var çünkü kökümüz burada ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların gelip dibine girmek için…” Ardından yazar Oya Baydar anma konuşmasını gerçekleştirdi. Baydar, şöyle konuştu:
“Bir bebekten bir katil yaratan karanlık, Türkiye’nin vicdanını katletti. Hrant bu ülkenin dertlerinin, acılarının hem taşıyıcısı hem de ezilen insanlarının acılı halklarının dermanı ve vicdanıydı. Sizlere, hepimize karşı işlenmiş bu korkunç cinayetten bahsetmeyeceğim. 17 yıldır bize izlettirilen yargı komedisinden de söz etmeyeceğim. Ben Hrant’ı anlatmak istiyorum. Hrant’ı anmak istiyorum. Özel insanlar vardır, onlar çağlarının, topraklarının, halklarının değerlerini kendilerinde toplarlar. Hrant böyle bir insandı… O resmi tarihin yalanlarına, karartmalarına karşı bir tabu kırıcıydı. Ve biliriz ki karanlıklarda yuvalamış güçler en çok tabuların kırılmasından, yalanlarının meydana çıkarılmasından, karanlık yüzlerinin görülmesinden korkarlar. Hrant’ı bu yüzden vurdular. O şahin değil güvercindi. «Güvercin tedirginliğiyle yaşıyorum ama biliyorum ki bu ülkede güvercinler öldürülmez» derken ne yazık ki yanılıyordu. Şahin olsaydı, saldırgan olsaydı, halkların birliği, kardeşliği yerine silahı, şiddeti savunsaydı hedef olmayacaktı. Bu ülkeye hâkim olan kadim karanlık tam da güvercin olduğu için çıkardı idam fermanını. Hrant Dink’ten hain imajı yaratamayacaklarını anladıkları için, amasız barışçılığın sessiz gücünü kavradıkları için susturdular onu… Sen bu toprakların en has, en değerli yüz akımız evlatlarımızdan biri, şimdi köklerinin derinlerde olduğu bu topraklarda yatıyorsun. Ülkenin bütün insanları, bütün halkları, hepimizin kökleri toprağımızın derinliklerinde birbirine karışıyor, birbiriyle sarmaşıyor. İşte bu yüzden ırkçılara, faşistlere, bizleri ayırıp birbirimize düşman etmeye çalışanlara inat her yıl burada buluşuyoruz. Her yıl faşizme inat kardeşimsin Hrant diye haykırıyoruz. Hepimiz Ermeni oluyoruz. Hafızayı diri tutmak, unutmamak, unutturmamak için. Ama asıl bu topraklar üzerinde eşit ve özgür insanlar olarak beraber yaşama arzunu, senin vasiyetini kabul ettiğimiz için… Uğruna can verdiğin insanlık değerleri ırkçı-faşist odakların saldırısı ile karşı karşıya. Ülkeye hükmedenler kendi bekalarını ve iktidarlarını halkları birbirine düşürerek koruyup, perçinliyorlar… Sana atılan kurşunun bu ülkenin halklarına, barışına atıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Sen bizim vicdanımızdın ahparig… 19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür, öyle kutlanmalıdır. Selam seninle aynı değerleri paylaşanlara!”
Agos Gazetesi önündeki anma sonrasında Sebat Apartmanının ön cephesine, Türkçe ve Ermenice parçalanmış adalet tasarımı yansıtıldı.
link: Marksist Tutum, Hrant Dink Katledilmesinin 17. Yılında da Unutulmadı, 19 Ocak 2024, https://en.marksist.net/node/8170
Devrimci Önderlerimizin İzinden, Daima Hedefe Doğru!
Komünist Enternasyonalin Bayrağını Geleceğe Taşıyacağız!