İnsan hakları, hukuk ve demokratik kitle örgütlerinden, sosyalist parti ve gruplardan, çok sayıda yöre derneğinden vb. oluşan 150 kurum, açlık grevindeki siyasi mahpusların durumuna dikkat çekmek için ortak bir deklarasyonda bulundular.
Deklarasyonun duyurusu, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesindeki basın toplantısıyla yapıldı. Kurum temsilcilerinin gerçekleştirdiği basın toplantısında deklarasyonu Türkiye İnsan Hakları Vakfı yöneticilerinden Dr. Ümit Biçer okudu.
Deklarasyonda, HDP Hakkâri milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018’de tecride karşı başlattığı süresiz açlık grevinin 16 Aralıktan itibaren 50’den fazla cezaevine yayıldığı dile getirildi. 1 Mart itibariyle 5000’in üzerinde mahpusun katılımı ile kitlesel açlık grevine dönüşen eylemlerde Leyla Güven’in 155. günü, ilk grupların ise 118. günü geride bıraktığına ve bu süreçte 7 mahpus yaşamına son verdiğine dikkat çekildi.
Açlık grevleri izleme heyetlerinin ve bağımsız hukukçuların takipleri sonucu ortaya çıkan verilerin birçok mahpusun yaşamının kritik bir eşikte olduğunu gösterdiğinin vurgulandığı açıklamada şunlar ifade edildi:
“Tecride karşı başlatılan açlık grevi, bir hak talebidir ve açlık grevi bir intihar eylemi değildir. Açlık grevlerinin ölümlerle sonuçlanması vicdan sahibi herkes için bir acı kaynağıdır. Bir mevsimi geride bırakan açlık grevleri büyüklüğü ve sonuçları açısından toplum olarak hiçbirimizin altından kalkamayacağı bir insani kriz aşamasına gelmiştir.”
“Açlık grevi eylemini sürdüren mahpusların sağlığının geldiği kritik aşama, cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık heyetlerine açması gerektiğini göstermektedir. Cezaevlerindeki mevcut sağlık hizmetleri yapısal ve sayısal olarak açlık grevindeki 5000 mahpusu takip etme kapasitesine sahip değildir. Açlık grevlerinde tıbbi, etik ve hukuki olarak şeffaf ve tarafsız yürütülmesi için bağımsız heyetlerin izleminin yaşamsal önemi vardır.
“Hukuki bir talep ile başlanılmış olan açlık grevlerinin çözüme kavuşturulması iktidar açısından hiç de zor değildir. Bunun için yeni bir yasal düzenlemeye dahi ihtiyaç yoktur. Anayasada belirtilmiş olan, temel insan haklarına dair yasaların uygulanması tek başına yeterlidir.
“Bununla birlikte, hiçbir şeyin yaşamdan daha kutsal olmadığını düşünen bizler, açlık grevlerinin olası ölüm ve geriye dönüşsüz sakatlıklar yaşanmadan önce sona ermesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme ulaşmasını istiyoruz.”
Daha önce yaşanan acıların tekrar yaşanmaması için siyasi iktidara çağrıda bulunulurken, açıklama, HUKUK İŞLETİLSİN, KİMSE ÖLMESİN denerek ve tüm demokratik kamuoyu duyarlılığa davet edilerek sonlandırıldı.
link: Marksist Tutum, 150 Kurumdan Çağrı: “Hukuk İşletilsin, Kimse Ölmesin”, 19 Nisan 2019, https://en.marksist.net/node/6644
Sudan’da Halk İsyanı ve Askeri Darbe
İktidarın Yeni Saldırı Programı