OHAL kararnamelerine dayandırılarak hayata geçirilen işten atma kararlarının anti-demokratikliğini teşhir etmek ve işlerine geri dönmek için 9 Marttan bu yana açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın eylemi 106. gününü geride bıraktı. Açlık grevlerinin 75. gününde tutuklanan Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumları kötüleşmesine rağmen hükümet hiçbir adım atmamakta ısrar ediyor ve iki genç eğitimciyi göz göre göre ölüme gönderiyor. Avukatı, birkaç gün önce gerçekleştirdiği son görüşmeyi, Gülmen’in sağlık sorunları nedeniyle çok kısa kesmek zorunda kaldığını duyurdu. 22 Haziranda Ankara Barosu heyetinin yaptığı ziyarete ise Gülmen yataktan kalkamadığı için gidemedi ve heyet sadece Özakça ile görüşebildi.
Ankara Yüksel Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde “İşimizi Geri İstiyoruz” diyerek Kasım ayında oturma eylemi başlatan Gülmen ve Özakça, açlık grevini de aynı alanda sürdürmeye başlamışlardı. Ancak iki eğitimcinin sadece ülke içinde değil uluslararası alanda da dikkatleri üzerine çekmesinden, ziyaretçi sayısının her geçen gün artmasından ve destek eylemlerinin tüm yurda yayılmasından fazlasıyla rahatsız olan iktidar, onları 22 Mayıs gecesi yaka paça gözaltına alıp tutuklayarak zindana attı. O günden bu yana Semih Özakça’nın eşi ve annesi de açlık grevinde.
Hükümet, vücutlarında kas erimeleri başlayan ve durumları iyice kötüleşen Gülmen ve Özakça’ya zindanda da eziyet etmeyi sürdürüyor. Slogan attığı gerekçesiyle Nuriye’ye iletişim hakkından yoksun bırakma cezası verilmesi, Semih’in tekerlekli sandalye talebinin günlerce karşılanmaması bunun sadece birer örneği.
Bununla birlikte haftalardır, başta Ankara olmak üzere çok sayıda kentte gerçekleştirilen destek eylemleri aralıksız devam ediyor. Elbette polis saldırıları da öyle. Ankara’da İnsan Hakları Anıtının çevresini bariyerlerle kapatan polis her gün göstericilere copla, gazla, suyla saldırıyor, gözaltılar yaşanıyor. Öğretmenlerinin serbest bırakılmasını isteyen öğrenciler de gözaltı terörüyle karşılaşıyor. Tüm baskı ve engellemelere rağmen Gülmen ve Özakça, gerek destek eylemleriyle gerekse gönderilen mektuplarla yalnız bırakılmıyor. Sanatçılar, aydınlar, devrimciler ve demokratlar da yaptıkları açıklamalarla hükümeti iki eğitimcinin taleplerini acilen karşılamaya çağırıyorlar.
Gülmen ve Özakça’nın karşı karşıya oldukları sağlık sorunlarının ve hayati riskin sorumlusu siyasi iktidardır.
Gülmen ve Özakça derhal serbest bırakılsın ve görevlerine iade edilsin!
Barışın, demokrasinin, adaletin sesi oldukları için işten atılan kamu çalışanlarına tüm hakları iade edilsin!
OHAL kaldırılsın, KHK’lar iptal edilsin!
link: Marksist Tutum, Gülmen ve Özakça Derhal Serbest Bırakılsın ve Görevlerine İade Edilsin!, 23 Haziran 2017, https://en.marksist.net/node/5710
Kapitalizmde Yoksullar Hep Trajedilerle Ölür
Totaliter Diktatörlüğün Mahalli Ayağı