20. yüzyılla birlikte en yüksek aşamasına giren kapitalizm; yükselen işçi mücadelesini ezmek için burjuvazinin olağanüstü rejim biçimi olan faşizme başvurdu. Faşizmle birlikte kapitalizmin demokrasi kisvesi kalkıyor ve kapitalizmin çıplak diktatörlüğü ayan beyan ortaya çıkıyor. Ancak bugün burjuvazi, faşizmin gerçekte ne anlam ifade ettiğini kitlelere unutturabilmek için; komünizmi de faşizm gibi insanlık suçu ilan etmek istiyor.
Faşizm deyince ilk akla gelen Hitler faşizmi, Almanya’daki devrimci mücadeleyi bertaraf etmek için burjuvazi tarafından iktidara getirilmişti. Faşizmin iktidara gelmesiyle ilk önce devrimciler, komünistler olmak üzere çingeneler, eşcinseller, Yahudiler katledildi. Katledilenlerin sayısı binlerle, yüz binlerle değil; milyonlarla ifade ediliyordu! İşte böyle bir şeydi burjuvazinin çıplak diktatörlüğü! İkinci Dünya Savaşı sona erip Avrupa faşizm belasından kurtulunca burjuvazi timsah gözyaşları dökercesine faşizmi insanlık suçu ilan etti. Hatta bugün bile Avrupa’da faşist parti kurmak kâğıt üstünde yasaktır. Ancak yasaları yapan burjuvazi işine gelmediğinde çıkarları gereği kendi koyduğu kuralları bozmasını da biliyor.
Faşizm burjuvazinin proleter devrimi engellemek için oynadığı son kartıdır. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse; işçi ve emekçi sınıf için baskı, işkence ve ölüm demektir faşizm. Oysaki komünizm sınıfsız, sömürüsüz, özgür bir dünya demektir. Tahtının er geç yıkılacağından korkan burjuvazi ölümünü geciktirmek için türlü aldatmacalara ve çarpıtmalara başvurabiliyor. Şimdi de komünizmi faşizm gibi insanlık suçu ilan etmek için faaliyetlerini artırmış durumda. Burjuvazi bir yandan komünizmi tukaka göstermek, diğer yandan da faşizmi insanlığın başına musallat edenin bizatihi kendisi olduğunu unutturmak amacını güdüyor. Ancak güneş balçıkla sıvanmıyor. Faşizm nihayetinde burjuva diktatörlüğün üzerinden demokrasi şalının kaldırılmış halidir. Faşizmin kaynağı kapitalizmin ta kendisidir. Komünizm ise kapitalizme, dolayısıyla faşizme de son verecek olan işçi sınıfının haklı ve zorunlu mücadelesinin sonucu kurulacaktır.
Burjuvazi, bizi sınıfımızın mücadelesinden uzak tutmak istiyor. Devrim ateşinde bir kıvılcım olacak her birey, burjuvazinin eteklerinin biraz daha tutuşmasına vesile oluyor. Ateşi söndürmek için tarihin gerçeklerini çarpıtmak zorunda kalıyor burjuvazi. Bize tarihimizi unutturmak istiyor. Geçmişteki yenilgilerden dersler çıkarıp kavgaya daha iyi hazırlanmamızı engellemek istiyor. Çünkü çok iyi biliyor ki geçmişini bilmeyen, öğrenmeyen bir sınıf geleceğine de sahip çıkamaz. Bu gerçeği biz devrimcilerin burjuvaziden çok daha iyi bilmesi gerekir ve tarih bilinciyle donanıp bu köhnemiş düzene son darbeyi vuracak güne hazırlamamız gerekir kendimizi. İnsanlık suçları kapitalizm var olduğu müddetçe işlenecektir. En büyük insanlık suçu ise kapitalizmin varlığına göz yummaktır. İnsanca bir yaşam için devrimci isyan bayrağını işçi sınıfının saflarında yükseltelim.
link: İstanbul’dan bir MT okuru, Faşizm: Burjuvazinin Kanlı Diktatörlüğü, 28 Şubat 2006, https://en.marksist.net/node/955
Safları Sıklaştıralım
Medeniyetler Çatışması mı, Emperyalist Saldırganlık mı?