

Bugün Erdoğan’ın açılış konuşmasıyla başlayan ve çok sayıda ülkeden üst düzey katılımın beklendiği Antalya Diplomasi Forumuna katılmak üzere Türkiye’ye gelen Ahmet Şara (Colani) ve onu buraya getirten Erdoğan iktidarı, çeşitli emek örgütleri ve sosyalist partiler tarafından protesto ediliyor. Alevi kurumları ve kadın örgütleri[1] de “Suriye’de Kadınlar Katlediliyor, Sessiz Kalmıyoruz”, “Sınırın Öte Yanındaki Çığlığa Ses Olacağız!” diyerek bir çağrı yayınladılar.
Elinde binlerce insanın kanı olan Şara’nın Türkiye’ye gelerek Antalya’daki “Diplomasi” toplantısında boy göstermesinin yarattığı tepkinin eylemli protestolara dönmesinden korkan Erdoğan iktidarı bu nedenle Antalya’da üç gün boyunca (11-13 Nisan) eylem ve etkinlik yasağı ilan etti.[2] Türkiye’nin dört bir yanında ayağa kalkan emekçileri, öğrenci gençleri polis terörüyle, gözaltılarla, tutuklamalarla sindirmeye çalışan rejim, kitle katliamcılarını kırmızı halılarla karşılıyor. Rejimin tepesindekiler, onunla boy boy resimler vermekte yarışıyor. Daha bir ay önce Suriye’de kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insanı Alevi, Hıristiyan, Ezidi oldukları için katledenleri Suriye’nin meşru hükümeti olarak takdis ediyorlar. Fakat bu kanlı takdis operasyonu Suriye ve Türkiye halklarının büyük çoğunluğu tarafından lanetleniyor.
Özellikle Arap Alevi nüfusun yoğun olduğu Antakya’da, pek çok Alevi örgütünün yanı sıra emek örgütleri de Suriye’de yönetimi gasp eden Şara’ya ve HTŞ’ye de, onu kuzu postuna saran Erdoğan’a da tepkilerini çeşitli biçimlerde gösteriyorlar. Antakya Emek ve Demokrasi Platformu üyesi emekçiler Şara’nın toplantıya katılmasını yaptıkları basın açıklaması ile protesto ettiler. “Suriye’de Alevilere ve diğer inanç gruplarına yönelik soykırımlar karşısında sessizlik suça ortaklıktır!” denilen açıklamada şunlar söylendi:
“Bugünlerde kamuoyuna yansıyan Colani’ninTürkiye davetlisi olarak geleceği gerçekliği, Alevi toplumu başta olmak üzere tüm savaş mağdurlarını büyük bir travma ve öfkeye sürüklemiştir. Türkiye’de binlerce insan Suriye’deki yakınlarını kaybetmenin savaş mağduriyetini yaşamaktadır; Colani’nin Türkiye’ye gelişi, bu insanların acılarına tuz basmak, adaleti yerle bir etmektir. Biz bu topraklarda adaletin, hukukun ve vicdanın sesini yükseltmek isteyen yurttaşlar olarak buradan haykırıyoruz: Türkiye, geçmişi katliamlarla dolu bir cihatçının sığınağı olamaz! Türkiye, Colani gibi bir savaş suçlusunu himaye edemez!”
“Uluslararası kamuoyu ve insan hakları örgütleri, HTŞ’nin işlediği suçları görmezden gelmeyi bırakmalı. Colani rejiminin meşruiyet kazanmasına izin vermemelidir. Sessizlik suça ortaklıktır. Suriye’de süren bu mezhep temelli vahşet, tüm insanlığın vicdanına yapılmış bir saldırıdır. Adaletin terazisi şaşarsa, en çok da barış umudu kaybeder. Antakya Emek ve Demokrasi Platformu olarak; barışı, eşitliği ve adaleti savunanlar olarak bu karanlığa karşı sesimizi yükseltiyor, insanlık onurunu savunmaya devam ediyoruz.”
Alevi kadınların yayınladığı ortak çağrıda ise, HTŞ güçlerinin 8 Aralık 2024’te yönetimi ele geçirmesinin ardından Alevi, Hıristiyan, Ezidi, Ermeni, Süryani ve Kürt kadınlar başta olmak üzere pek çok topluluktan kadınlar için yaşamın korku ve ölümle sınanır hale geldiğine dikkat çekildi. Kadınların kaçırıldığı, tecavüze uğradığı, katledildiği ve akıbetlerinin bilinmediği, kadın bedenlerinin savaş ganimeti haline getirildiği söylenerek şunlar vurgulandı:
“2014’te Şengal’de Ezidi kadınlarına yaşatılan soykırımın izleri hala silinmemişken, şimdi aynı karanlık zihniyet başka bir yüzle, başka bir isimle Suriye’de ortaya çıkmıştır. IŞİD’in, Suriye Milli Ordusunun değişen adları, değişmeyen zihniyetleriyle bugün HTŞ olmuşlardır. Sarık yerine kravat takmak, cübbeyi çıkarıp takım elbise giymek, katliamcı zihniyetlerini gizleyemez. (…) Akademisyen Raşha Al-Ali’nin katliamı bunun sadece bir örneğidir. Kadınlara dönük bu organize vahşet karşısında ne Türkiye devleti ne de dünya devletleri ses çıkarıyor. El Colani gibi eli kanlı bir katilin 11 Nisan’da Türkiye’ye giriş yapma hazırlığı yapması, bu suskunluğun örgütlü destekle birleştiğinin göstergesidir.”
Colani’yi bu topraklarda istemiyoruz diyen kadınlar, “Cihatçı, kadın düşmanı bir şeriat rejiminin mimarına kırmızı halı sermek, kadın katliamlarına ortak olmaktır” diyerek, Türkiye’nin bu suçun ortağı olmaktan derhal vazgeçmesi gerektiğini dile getirdiler. Devamında şunları belirttiler:
“Afganistan’dan Suriye’ye uzanan ve kadınları köleleştiren karanlık şeriat rejimlerine karşı buradayız. Laik, demokratik, eşit bir yaşamı savunuyoruz. Suriye’de çözüm; tüm etnik ve inanç topluluklarının eşit yurttaşlar olarak yaşayacağı, laik ve demokratik bir anayasa ile mümkündür. Kadınların iradesi yok sayılarak kurulan her düzen, ancak bir baskı düzenidir ve yıkılmaya mahkûmdur.”
Kadınlar, 24 Nisanda Hatay/Samandağ’da sınırın öte yanındaki çığlığa ses olmak için buluşacaklarını duyurdular. Barışın, eşitliğin, özgürlüğün sesi olmak üzere 11 Nisanda başlatılan eylemlilik sürecinin, Suriye sınırında kadınların birlikte kuracağı Barış Duvarı ile sürdürüleceğini dile getirdiler. Açıklamada şöyle denildi:
“Bu duvar, kadınların birbirine uzanan elleriyle örülecek; ayrımın değil dayanışmanın, savaşın değil barışın sembolü olacaktır. Kadınlar olarak el ele veriyoruz. Suriye’deki kadınlar yalnız değildir. Kadınların sesine ses olmaya, çığlığına yoldaş olmaya devam edeceğiz.”
“Kadın katliamlarının normalleştirildiği bu düzene karşı ortak sözümüz var. Suriye’deki kadınlar için, her coğrafyada ezilen, yok sayılan, susturulan kadınlar için sesimizi birleştiriyoruz. Bu çağrı, yalnızca sınır ötesine değil, aynı zamanda içimizdeki sessizlik duvarlarını da aşmak içindir. Kadınlar barışı kuracak, bizler o barışın taşlarını döşeyeceğiz! Tüm kadınları 24 Nisanda Samandağ’da sınırın öte yanındaki kadınlarla dayanışmaya, Barış Duvarı’na bir tuğla olmaya çağırıyoruz!”
[1] İMZACI KURUMLAR: Alevi Bektaşi Federasyonu (Kadın Meclisi), Avrupa Alevi Kadınlar Birliği (AAKB), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Arap Alevi Kültür Derneği, Arap Halkı Aleviler Dayanışma Derneği (AHADER), Mor Dayanışma, Samandağ Kadın Dayanışma Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (Kadın Meclisi), Alevi Kültür Dernekleri (Kadın Meclisi), Bursa Kestel Hacı Bektaşi Veli Cemevi, Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği (Narlıdere Cemevi), Avrupa Arap Alevileri Federasyonu ( AAAF).
[2] Antalya Valiliğinden yapılan açıklamada 11-13 Nisan tarihlerinde, her türlü yürüyüş, oturma eylemi, stant/çadır kurma, imza kampanyası, zincir ve benzeri materyaller kullanılarak insanların bağlanması/kilitlenmesi, çelenk koyma, sticker yapıştırma, broşür dağıtma, afiş/pankart asma, protesto gösterileri gibi tüm eylem ve etkinlikler yasaklandı.

link: Marksist Tutum, Alevi Kadınlardan Suriyeli Kadınlar İçin Çağrı: “Sınırın Öte Yanındaki Çığlığa Ses Olacağız!”, 11 Nisan 2025, https://en.marksist.net/node/8493
Birlik Olursak Bizi Böyle Ezemezler