10 Ekim Ankara Gar Katliamının sekizinci yıldönümünde, hayatını yitiren barış güvercinleri, hem mezarları başında hem de Ankara Garı önünde düzenlenen eylemlerde saygıyla anıldı.
TC tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan bu katliam, faşist rejimin yolunu döşemek üzere gerçekleştirilen katliamlar zincirinin en önemli halkasıydı. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından 10 Ekim 2015’te Ankara’da gerçekleştirilen “Emek, Barış ve Demokrasi” mitinginde IŞİD tarafından patlatılan bombalar, alanda 101 kişinin canını almış, yüzlerce insan yaralanmış ve sonrasında yaralılardan hayatını kaybedenlerle birlikte ölü sayısı 104’e çıkmıştı.
10 Ekim katliamı ve öncesindeki Suruç katliamı, 7 Haziran 2015 seçimlerinde büyük bir hezimet yaşayan ve tek başına hükümet kuramayan AKP’nin, bir hükümet darbesiyle seçimleri hiçe sayıp yeni bir seçim dayatmasına başvurduğu süreçte yaşanmıştı. Bu süreçte asıl hedef barış ve demokrasi güçleriydi. Zira Haziran seçimlerinde HDP’nin yüzde 13 oy alarak 80 milletvekili çıkarması ve böylece Meclisteki üçüncü büyük parti olması AKP’nin bütün hesaplarını bozmuştu. İşte tam o günlerde önce 20 Temmuz Suruç katliamı gerçekleştirildi, ardından da 10 Ekim katliamı geldi.
Bu katliamla yaratılan pasifikasyon ortamıyla toplum sindirilirken, Kürt halkına yönelik çok daha ağır saldırıların da önü açıldı. Bu ortamda gidilen Kasım seçimlerinde kaostan beslenenler arzuladıkları sonuca ulaşarak daha ileri adımlar atma olanağına kavuştular. Nitekim bu süreci, 2016 Temmuzunda gerçekleştirecekleri OHAL darbesiyle inşa edecekleri faşist rejimin kaldıracına dönüştürdüler.
10 Ekim katliamının gerçek sorumlularının, azmettiricilerinin işbaşında olduğu mevcut rejim, doğal olarak katilleri korumaya devam ediyor. Bu yüzden, geride kalan emekçilerin, dostların, yoldaşların yüreğindeki ateş sönmüyor ve gerçek katillerden hesap soruluncaya kadar da sönmeyecek.
10 Ekim katliamının sekizinci yılında gerçekleştirilen anmalara da bu duygu damgasını bastı. Ankara’da Gar önünde gerçekleştirilen anmada 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık’ın sözleri de buna işaret ediyordu:
“Bir devlet düşünün ki, kendi insanına karşı yapılan katliama sessiz kalsın. Sessiz kalmayı bırakın; katillere yol versin, sırtlarını sıvazlasın. … Bu 8 yıl, devlet ve siyasi iktidar tarafından bizim taleplerimizi yok saymakla, katliamın üstünü örtme gayretiyle geçti. Bizim açımızdan ise adalet arayışıyla, barış isteğiyle geçti. Biliyoruz Türkiye’de adaletin tesisinin ne kadar zor olduğunu. Savaş çığlıklarının çoğaldığı dönemlerde «barış» diye haykırmanın nelere mal olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Sesimizi çoğaltmaktan, dayanışmayı örgütlemekten başka bir yolumuz yok.”
“Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız bu ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet mücadelemizle, barış mücadelemizle, eşitlik, kardeşlik mücadelemizle ödenebilecek bir borçtur. Bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu meydan, Barış Meydanı oluncaya kadar, bu meydana bu katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar buradayız. Burada olacağız.”
Ankara’daki anmaya, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, dostları ve yoldaşlarının yanı sıra DİSK, KESK ve TMMOB genel başkanları, TİP, EMEP, Yeşil Sol ve CHP’den milletvekilleri de katıldı.
Yapılan konuşmalarda, bu meydanı kana bulayanların barış ve demokrasi düşmanlığına, katliamda sorumlulukları olan kamu görevlilerinin ve siyasilerin halen yargılanmamış olduğuna dikkat çekildi. Yürütülen adalet mücadelesinin hedefinin bu katliamlara yol verenleri yargı önüne çıkartıp hesap sormak olduğu dile getirildi. Konuşmalarının ardından meydandaki geçici anıt mezara karanfiller bırakılarak anma sona erdirildi.
Barış Karanfillerini unutmadık, unutturmayacağız!
10 Ekim katliamının da diğer katliamların da hesabını işçi sınıfının örgütlü gücüyle sormak için öfkemizi bileyerek mücadeleye devam edeceğiz!
link: Marksist Tutum, 10 Ekim Katliamında Yitirdiğimiz Barış Karanfillerini Saygıyla Anıyoruz!, 10 Ekim 2023, https://en.marksist.net/node/8078
BRICS, G20 ve Emperyalist Hegemonya Mücadeleleri
Emperyalist Savaş Kıskacında Filistin Halkı