Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), “Silahlanma, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik” konusundaki 2023 yıllığını, “Jeopolitik ilişkiler bozulurken devletler nükleer cephaneye yatırım yapıyor” başlıklı basın açıklamasıyla duyurdu. SIPRI, bugün nükleer silah sahibi olan 9 ülkenin elinde, dünya genelinde 9576’sı potansiyel kullanıma hazır askeri stoklarda olmak üzere 12 bin 512 nükleer savaş başlığı olduğunu tahmin ediyor. Ancak Ukrayna Savaşı dolayısıyla Rusya, ABD ve İngiltere gibi devletlerin şeffaflık düzeyini azalttığını, dolayısıyla gerçek sayıların tam olarak bilinemediğini de ifade ediyor. Yine de ortaya çıkan tablodan anlaşılacağı gibi tüm dünyada silahlanmaya ayrılan bütçeler artarken, elbette emperyalist güçlerin nükleer cephaneleri de büyüyor.
Rusya ve ABD’nin sahip olduğu nükleer silah sayısı, dünya toplamının neredeyse yüzde 90’ını oluşturuyor. Kullanılabilir nükleer silahlarına ek olarak, her iki ülke ayrıca daha önce askeri hizmetten çıkarılan ve kademeli olarak söktükleri 1000’den fazla savaş başlığına sahip. SIPRI, kullanım dışı bırakılan ve sökülmeyi bekleyenler de dâhil olmak üzere dünyadaki toplam 12 bin 512 savaş başlığından 3844’ünün füze ve uçaklarda konuşlandırıldığını tahmin ediyor. Tüm dünyada, neredeyse tamamı Rusya ya da ABD’ye ait yaklaşık 2000 nükleer savaş başlığı, yüksek operasyonel alarm durumunda tutuluyor. Yani füzelere takılı ya da nükleer bombardıman uçaklarının tutulduğu hava üslerinde bulunuyor. Emperyalist güçler arasında yapılmış sözde nükleer silahlanmayı azaltma ve hiç kullanmama anlaşmaları var. Ancak kullanıma hazır tutulan bu başlıklar rakip güçlere gözdağı verme amacının ötesinde, bu devletlerin eğer “gerekirse” yıkıcı bir nükleer savaşa hazır olduklarını ifade ediyor. Silahlanma ve nükleer sanayinin muazzam kârlar üreten bir sektör olması bir yana, nükleer silahlarla yapılan bir savaşın dünyanın sonunu getireceği için egemenlerin bu silahı asla kullanmayacaklarını düşünmek saflık olur. Kendi özgünlükleriyle beraber ve bölgesel savaşlarla sürdürülen bir dünya savaşının içinden geçiyoruz. Egemenlerin daha vahşi sonuçlar doğuracak nükleer silahları kullanmaya asla gerek duymayacaklarını düşünemeyiz.
İki emperyalist büyük güç dışında Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore’nin de elinde nükleer stoklar bulunuyor. Bir yıl öncesine göre bu stoka eklenen 86 başlığın 60’ı Çin’e, geri kalanları da Rusya (12), Pakistan (5), Kuzey Kore (5) ve Hindistan’a (4) ait. Emperyalist hegemonya kavgasında önemli bir aktör olan Çin nükleer cephaneliğini arttırıyor. Raporda, dünyanın üçüncü büyük nükleer gücü olan Çin’in, Ocak 2022’de 350 olan savaş başlığı sayısını Ocak 2023’te 410’a çıkardığının tahmin edildiği söyleniyor. Bu cephaneliğin artmaya devam etmesi bekleniyor; güçlerini nasıl yapılandıracağına bağlı olarak Çin’in 2030’ların başında en az ABD ya da Rusya kadar kıtalararası balistik füzeye (ICBM) sahip olabileceği belirtiliyor.
Emperyalist devletler arasındaki hegemonya mücadelesi tüm dünyada silahlanma harcamalarını arttırıyor. Kapitalist devletler ellerindeki silah stoklarıyla birbirlerine büyüklük taslarken bir taraftan da silah tekellerinin kârı büyütülüyor. Silahlanma ve silah ticareti ekonominin bütünü üzerinde etkili oluyor. Nükleer silahlara sahip olmayı isteyen bölgesel güçlerde de silahlanma harcamaları hızla artıyor. Türkiye de bu ülkelerden biri. Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) 2023 Küresel Barış Endeksine göre, bu konuda Türkiye 163 ülke arasında 147. oldu ve bu basamağı İran’la paylaştı. Bu iki gücün de bölgede nüfuzlarını arttırmak istediği ortada. IEP’in Barış Endeksinde Türkiye, “şiddetin ekonomik maliyeti” bakımından 224,8 milyar dolar ile 132. sırada yer aldı. Bu meblağ, bir önceki yıl 128,2 milyar dolardı. Türkiye’de “şiddetin ekonomik maliyetinin” gayrisafi yurtiçi hasıladaki payı yüzde 5 olurken kişi başına 2634 dolar düştüğü belirtiliyor.
Hegemonya savaşının ve silahlanma yarışının yükü Türkiye’de ve tüm dünyada emekçilerin üzerine yıkılıyor. Sağlık, eğitim ve sosyal yardımlara ayrılabilecek milyarlar silahlanma sektörüne yönlendiriliyor. Bu silahların kullanıldığı savaşlarda ve çatışmalarda ölenler yine dünyanın her yerinde işçi ve emekçiler oluyor. IEP’in Küresel Barış Endeksinde dünyanın üst üste dokuz yıldır daha az barışçıl bir hâl aldığı ve 2022’de dünya genelindeki çatışmalarda ölenlerin sayısının 238 bini geçtiği belirtiliyor. Kapitalizm her alanda yarattığı krizlerle işçilerin yaşamını cehenneme çeviriyor. Emperyalist kapitalist devletler son seçenek de olsa nükleer silahları kullanarak, cehennem ateşini harlayarak dünyamızı yok oluşa sürüklemekten kaçınmayacaktır. Emperyalist savaşlara ve kapitalizme karşı mücadeleyi büyütmek bu cehennemden tek çıkış yolumuzdur.
link: Ankara’dan bir sağlık işçisi, Silahlanma Harcamaları ve Nükleer Stoklar Artıyor, 6 Ağustos 2023, https://en.marksist.net/node/8034
Düşen Ücretler, Artan Kârlar ve Enflasyon Olgusu
Yeni Hiroşimalara Hayır!