6 Temmuzda Konya Şehir Hastanesinde çalışan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya bir hasta yakını tarafından öldürüldü. Doktor Karakaya’yı katleden kişi daha sonra intihar etti. Aynı gün iş arkadaşlarının katledilmesi üzerine Konya Şehir Hastanesindeki sağlık çalışanları iş bıraktı. Sağlıkta şiddetin körüklenmesine yol açan politikalara ve rejimin söylemlerine, sağlık emekçilerinin korunmamasına tepki gösterildi. Hastaneye gelen Konya Valisi yuhalandı. Akşam saatlerinde ise Dr. Karakaya’nın öldürülmesine yayın yasağı getirildi. Öldürülen bir sekreter ve hasta yakını olduğu da söyleniyor ancak yayın yasağı ve baskı nedeniyle bu kişilerin isimleri bilinemiyor. Sağlık emekçilerinin büyüyen tepkisi 7 Temmuzda Türkiye’nin onlarca kentinde adeta patladı. TTB, SES ve diğer sendika ve meslek örgütlerinin çağrısıyla başlayan greve ülke genelinde kitlesel katılım oldu. Acil durumlar haricinde hasta bakmayan sağlık çalışanları, hastane ve aile sağlığı merkezlerinde iş bırakarak sokağa çıktı, tepkilerini ve öfkelerini sloganlarla dile getirdiler.
Yapılan anmalarda cinayetin münferit bir vaka gibi gösterilmek istendiği ancak sağlıkta şiddetin artarak devam ettiğinin altı çizildi. İstanbul’da saat 12.30’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde bir araya gelen sağlık işçileri İl Sağlık Müdürlüğüne doğru yürüyüşe geçti. Sağlık işçileri polis barikatlarıyla engellenmek istenirken, helikopterlerle de sürekli taciz edildi. Ancak öfkeli sağlık işçileri birer birer aşıp geçtiler barikatları. Sağlıkta şiddete karşı önlemler alınmaz, gerekli güvenlik sağlanmazken acısını ve öfkesini haykıran sağlık emekçilerinin önüne polis çıkarılması tepkiyle karşılandı. Polis engellerini aşarak İl Sağlık Müdürlüğü önünde buluşan emekçiler, Dr. Ekrem Karakaya ve çalışırken öldürülen diğer doktorlar için saygı duruşunda bulundular. Burada bir konuşma yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, “Biz kelle koltukta yaşıyoruz. Tehditlerle yaşıyoruz. İş yoğunluğu başımızdan aşmış, buna müdahale edin diyoruz. Sabah evden çıkarken acaba bugün şiddet görür müyüz diye eşlerimizle helalleşiyoruz. Artık sabrımız tükendi. Öfkeliyiz. Bu öfkemizi barikatlar, helikopter durdurur mu? Hayır” diyerek öfkeli sağlık emekçilerinin duygularına tercüman oldu.
Ankara’da ise Bilkent Şehir Hastanesi ve Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde eylemler yapıldı. “Cenazemiz Var Çalışmıyoruz”, “Şiddetin Sorumlularını Biliyoruz” pankartları taşıyan sağlık çalışanları, protesto alkışları eşliğinde yürüdü. Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde sendikalar ve meslek örgütleri adına ortak açıklamayı okuyan Ankara Tabip Odasından Mine Coşkun, “Ülkede artan şiddet iklimi, bizlerin sadece çalışma koşullarını bozmakla kalmamış, can güvenliğimizi de ortadan kaldırmıştır. Her anlamıyla tıkanan sağlık sisteminin tüm sorumluluğu hekimlerin ve sağlık emekçilerinin omuzlarına yıkılmakta, bu durum bizleri hedef haline getirmekte, sağlık alanında yürütülen politikalar bizlere, şiddet, ölüm, çaresizlik ve umutsuzluk olarak geri dönmektedir” dedi. Bilkent Şehir Hastanesinde buluşan yüzlerce sağlık emekçisi de “Hekimler Burada, Bakan Nerede?”, “Bakan İstifa” sloganlarıyla Sağlık Bakanlığı önüne yürüdü. Aynı saatlerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kayseri’de Ekrem Karakaya’nın cenazesindeydi. Burada da Bakan yuhalanarak, “İstifa” sloganlarıyla karşılandı. Doktorların yoğun protestosuna maruz kalan Koca, koruma çemberi arasında alandan uzaklaştı.
Tüm illerde basın açıklamaları ve anmalar düzenlendi. İzmir’de ve Diyarbakır’da da sağlık emekçileri tepkilerini İl Sağlık Müdürlükleri önünde buluşarak dile getirdiler. Eylemlerin Türkiye hattına yayılması, polis barikatlarının aşılması, protestoların bakanlık ve sağlık müdürlükleri önüne taşınması, cinayetin gerçekleştiği gün hastaneye gelen Konya Valisinin, bugün de Sağlık Bakanının yuhalanıp istifaya çağrılması sağlık emekçilerinin taşan öfkesinin ifadesidir. AKP iktidarının sağlık politikaları, sağlık çalışanlarının yükünü arttırıyor ve hastaların sağlık hizmeti almasını güçleştiriyor. 5 dakikada muayene uygulaması bunun en somut örneğidir. Hasta yoğunluğu ve sağlık çalışanlarının sayısının yetersiz olması nedeniyle her gün hastalar, hasta yakınları ve sağlık çalışanları arasında kavgalar çıkıyor. Şiddet olayları yaşanıyor. Hiçbir önlem alınmıyor. Aksine yaşanan sorunların sorumluluğu hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının üstüne yıkılıyor. Bu da şiddetin daha da önünü açıyor.
Sağlık sistemi 36 saat nöbet tutan asistan hekimine, asgari ücrete, güvencesiz ama özveriyle çalışan temizlik işçisine, gün aşırı nöbetlere kalan hemşiresine varana kadar sağlık çalışanlarının tüm gayretine rağmen işlemiyor. Eğitim, sağlık, adalet, kültür, sanat her alana yayılan rant ve çıkar ilişkisi, sorumsuzluk, boş vermişlik, aymazlık her an yeni kayıplara, acılara neden oluyor. Örgütsüz olduğu için sorunlarının gerçek nedenini kavrayamayan, asıl sorumluyu görmekte zorlanan ve sağlık dâhil hiçbir sorununa çözüm bulamayan insanlar, nefretin bunca körüklendiği ve hatta nefret dilinin normalleştirildiği bir atmosferde yaşamaya mahkûm oluyor. Katillere rahatça silahı çekebileceği, hesap vermekten korkmadığı bir ortam hazırlanıyor.
Baskı ve yasaklar, rejimin nefret saçan dili ve kışkırtmalar toplumda şiddeti körüklüyor. Umutsuzluk ve çıkışsızlık girdabına sıkıştırılan toplumun dokusuyla oynanıyor. Hakkını arayan işçiye, emekçi kadına, gençlere, Kürtlere şiddetle saldıran rejimin kirli dili, emekçiler üzerinde sallanan sopa şiddeti besliyor. Şiddet sosyal hayatın normal bir parçası haline getiriliyor. Dr. Ekrem Karakaya’nın ölümüne sebebi şiddeti körükleyen bu siyasi atmosferdir. Aynı gün İstanbul Bakırköy’de bir avukat, müvekkilinin davacı olduğu kişi tarafından öldürüldü. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet haberleri arkası kesilmeden geliyor. Mültecilere yönelik düşmanlık kışkırtılıyor, linç ve katliam girişimleri yaşanıyor. Ancak işsizliğe, yoksulluğa, çıkışsızlığa karşı toplumun bağrında öfke birikiyor. Sağlık emekçilerinin eylemi bu öfkenin kime yönlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
link: Marksist Tutum, Sağlıkta Şiddete Son! Sağlık İşçileri Grevde!, 8 Temmuz 2022, https://en.marksist.net/node/7694
Osmaniye’de ve Van’da Mültecilere Irkçı Saldırılar
Rejimin Topluma Giydirmeye Çalıştığı Deli Gömleği Patlıyor