Dünya genelinde yaklaşık 300 milyon insan savaşlar, işsizlik, açlık, iklim krizi gibi felâketler sebebiyle göç ediyor. Tüm dünya Ortadoğu’dan, Afrika’dan, Latin Amerika’dan göç yollarına düşenlerin dramına şahitlik ediyor. Dünyayı saran göçmen krizinin son adresi ise Belarus-Polonya sınırı oldu. Daha çok Ortadoğu’dan ve Afrika’dan gelen emekçilerden oluşan göçmenler, Belarus’tan Polonya’ya, oradan da Almanya gibi Avrupa ülkelerine geçmek istiyorlar. Ancak Polonya’nın sınırları kapatması sebebiyle Belarus-Polonya sınırında sıkışıp kalıyorlar. Dondurucu soğuk ve açlık sebebiyle göçmenler ölümle burun buruna bekleyişlerini sürdürüyorlar. Daha iyi bir yaşam umuduyla ölümü dahi göze alan göçmenler evlerine dönmeyeceklerini dile getiriyorlar.
Kendi çıkarları uğruna dünyayı adeta bir cehenneme çeviren egemenlerin tavrı ise mide bulandırıcı. İnsanları doğup büyüdükleri topraklarda yaşayamaz hale getiren egemenler, göçmenlerin gittikleri yerlerde yeni bir yaşam kurmalarına da müsaade etmiyorlar. Sınırlar kapatılıyor, botlar batırılıyor, yüz binlerce insan ölüme terk ediliyor. Göçmenler egemenlerin çıkar savaşında pazarlık konusu haline getiriliyor. Göçmenlerin yanındaymış gibi davranan Belarus egemenleri, Suriye, Irak, Afganistan, İran, Türkiye ve Afrika’dan uçaklarla vizesiz gelmelerine izin verdikleri insanları Polonya sınırına yığıp, Avrupa Birliği’ne karşı tehdit olarak kullanıyorlar. Polonya ise dondurucu soğuğa rağmen sınırlarını kapatıyor.
Avrupa Birliği, geçtiğimiz sene Belarus’ta yapılan seçimlere hile karıştırıldığını, seçim sonuçlarını kabul etmediklerini açıklamıştı ve Belarus’a çeşitli yaptırımlar uygulamaya başlamıştı. Buna karşılık Belarus Devlet Başkanı Alexandr Lukaşenko, göçmenleri AB’ye karşı bir intikam silahı olarak kullanmak için göçmen krizini körükledi. Göçmenlerin sınıra yığılmasını teşvik eden Belaruslu egemenler, “misafirperver bir ülke olarak hareket ediyoruz” diyor. Tıpkı Erdoğan’ın “göçmenleri üzerinize salarım” diyerek AB’yi tehdit etmesi gibi Lukaşenko da sınırda aç-susuz bekleyen, soğuktan donma tehlikesiyle karşı karşıya olan binlerce göçmeni AB’ye gözdağı vermek için kullanıyor. Üstelik THY’nin de bu kirli oyunun parçası haline getirildiği görülüyor. Ülkeler değişse de egemenlerin fıtratı değişmiyor.
Egemenlerin ikiyüzlü tavırlarına karşı göçmenlere gerçek desteği ise sınıf kardeşleri, işçiler, emekçiler veriyor. Ahmed el-Hassan da Polonya’ya geçmek için aylardır sınırda bekleyen göçmenlerden biriydi. Belarus’tan Polonya’ya nehri yüzerek geçmeye karar vermişti ancak nice göçmen gibi boğularak yaşamını yitirdi. Cesedi 600 kilometre ötede bulundu. Sınırdaki Bohoniki kasabası halkı bu genç için onurlu bir cenaze töreni düzenlemek istediğini bildirdi. Suriyeli bir doktor Ahmed’in ailesine ulaşarak evlatlarını son kez görmeleri için görüntülü bağlantıyla cenaze törenini izlemelerini sağladı. Doktor, Ahmed’in ailesine “fazla bir şey göremeyeceksiniz, ama size hepimizin bir aile olduğunu söylemek istedim” dedi. 19 yaşındaki Suriyeli Ahmed el-Hassan Belarus-Polonya sınırında büyük bir acı ve karanlıklar içinde parlayan telefon ışıklarıyla toprağa verildi. Ailesi töreni binlerce kilometre ötede, Suriye’de, sel olmuş gözyaşlarıyla telefon ekranından izledi.
Öte yandan tüm halklardan emekçiler Belarus-Polonya sınırında yaşanan bu drama, egemenlerin kirli oyunlarına tepki gösteriyor. Polonya’da ve Almanya’da işçi ve emekçiler protesto gösterileri düzenliyorlar. Egemenlere “sınırları açın!” diye sesleniyorlar.
“İnsanlar Piyon Değildir” diye haykırarak sınıf kardeşlerinin çıkar savaşlarına alet edilmesine karşı duruyorlar.
Egemenler sınırları duvarlarla örmek için milyon dolarlık bütçeler ayırırken, işçi ve emekçiler “Hiçkimse İllegal Değildir” diyerek göçmen kardeşlerine omuz veriyorlar.
Özellikle yaz aylarında Ortadoğu ve Afrika’dan göçmenler, Belarus sınırını geçip ormanlar, göller ve bataklıklardan yürüyerek geçip Polonya, Litvanya ve Letonya’ya ulaşmaya çalışıyor. Kış aylarında zorlaşan yolculuk nedeniyle ölümler daha sık görülüyor. Bugün Polonya sınırında 4 bin göçmenin dondurucu soğuk ve açlıkla boğuştuğu tahmin ediliyor. Bu manzara dünyanın tüm işçilerinin, emekçilerinin birlik olup kapitalizmi devirmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
link: Marksist Tutum, Belarus-Polonya Sınırında Göçmen Krizi, 27 Kasım 2021, https://en.marksist.net/node/7515
Politeknik Ruhu Yunanistan İşçi Sınıfının Mücadelesinde Yaşıyor
Beka Savaşı İçindeki Rejim Emekçilere Saldırıyor