8 Mart, burjuvazinin içini boşaltma çabalarına rağmen hâlâ tüm canlılığı ve görkemiyle dünya işçi sınıfının mücadelesinin sembollerinden biridir. 8 Mart, kadınlar mücadelenin içinde yer aldığında işçi sınıfının ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır adeta. İşte bu nedenle 8 Mart’ın devrimci özünden burjuvazi hep korktu ve korkmaya da devam ediyor. Tam da bu nedenle uzun yıllar boyunca yok saydı, görmezden geldi, unutturmaya çalıştı. Ancak ne yaparsa yapsın başarılı olamadı. Reklamlar, indirimler, vitrinler, hediyeler gerçekleri örtmeye yetmiyor. 8 Martlarda çeşitli ülkelerde “genel grev” diyerek meydanlara dökülen milyonlarca emekçi kadın, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” değil, “Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü” olduğunu dosta düşmana gösteriyor. Bizler sınıf bilinçli kadın işçiler olarak 8 Mart’ın tarihsel köklerine ve mirasına sahip çıkıyor, o köklerden süzülen deneyimlerden, derslerden besleniyoruz. Biliyoruz ki sınıf mücadelesinin yükseldiği dönemler gelecek. Yüreği toplumun tüm ezilenleriyle birlikte atan emekçi kadınlar bu dalganın bir parçası olarak geleceğe yürüyecek.
Ayak seslerini duyuyoruz! Tüm dünyada giderek büyüyen eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı kadınlar meydanlarda en ön saflarda yerlerini alıyorlar. Erkek sınıf kardeşleriyle birlikte omuz omuza kimi zaman diktatörleri alaşağı ediyorlar, kimi zaman polis kurşunuyla katledilen siyah bir emekçiye sahip çıkarak “nefes alamıyorum” diyerek tepkilerini gösteriyorlar. Kimi zaman da anti-demokratik, gerici uygulamaların, yasaların hayata geçirilmesine karşı greve çıkıyor, alanlarda bu uygulamalara “hayır” diyorlar. 8 Mart’ın sınıfsal özüne sahip çıkarak bugün verilen bu mücadeleleri, geçmişten koparmadan yarının kuşaklarına taşımak boynumuzun borcudur.
link: Gebze’den MT okuru bir grup kadın işçi , 8 Mart Ruhuyla Mücadeleye!, 8 Mart 2021, https://en.marksist.net/node/7280
Kadın Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadın Kurtulmaz!
Kurtuluşumuz Mücadelede!