13 Mayıs 2014, Türkiye işçi sınıfının tarihine, bu topraklarda yaşanan en kitlesel işçi katliamının tarihi olarak kazındı. Soma Holdinge ait Eynez kömür ocağında yaşanan bu katliamda işçi sınıfı 301 evladını kaybetti. Emekçilerin yüreğini dağlayan Soma katliamında, Holding patronları pişkinlikte sınır tanımayıp hiçbir sorumluluk kabul etmezken, siyasi iktidar da katliamın üzerini örtmeye, sorumluları aklamaya çalışmıştı. O günlerde madenci ailelerinin acılarını hafifletecek tek bir adım atılmamakla kalınmamış, katliam “kader”, “fıtrat” diyerek normalleştirmeye çalışılırken acılı ve tepkili aileler yerlerde tekmelenip tokatlanmıştı.
Soma katliamının ardından işçi yakınlarının açtığı davada 45 sanıktan sadece 8’i tutuklandı, ne var ki onlar da zaman içinde tahliye edildi. 2900’e yakın maden işçisi bu katliamın ardından kapatılan ocaklardan tazminatsız olarak işten atıldı. Hayatını kaybedenlerin ailelerine verilen sözler de yerine getirilmedi. Bu işçiler halen tazminatlarını ve diğer haklarını almaya uğraşıyor. AKP hükümetiyse böylesine büyük bir katliam yaşanmasına ve işçiler tarifsiz acılara boğulmasına rağmen sermaye yanlısı politikalarından asla taviz vermiyor. Onun koruması altında sermayenin açgözlülüğü daha da artıyor ve tam da bu yüzden madenler, fabrikalar, inşaatlar ölüm kusmaya devam ediyor.
“Evde kal” ikiyüzlü çağrılarına rağmen işçilerin işyerlerinde hiçbir ciddi önlem alınmaksızın çalıştırılmaya devam edilmelerine seyirci kalınan korona salgını da sermayenin ve onların siyasi temsilcilerinin tıynetini çarpıcı biçimde ortaya sermiştir. Karantina günlerinde Zonguldak’ın büyükşehirlere eklenen tek kent olmasıysa madenlerin ve maden işçilerinin durumunu fazla söze gerek kalmadan göstermektedir. Grizu patlamalarından ve göçüklerden sağ kurtulabilen işçiler ne yazık ki kronik akciğer hastalıklarından kaçamamakta, bu da onları son örneği Covid-19’da görüldüğü gibi, hafif geçirebilecekleri virütik hastalıklarda bile yüksek ölüm oranı riskiyle baş başa bırakabilmektedir.
Türkiye’de her yıl onlarca maden işçisinin aralarında bulunduğu 2000’e yakın işçi iş cinayetlerine kurban gitmekte, katlarca fazlası ise yaralanıp sakatlanmaktadır. Kârdan başka bir şey düşünmeyen patronların en ufak bir önlemi bile maliyet olarak görüp almamaları yüzünden meslek hastalıkları da binlerce işçinin canını almaktadır.
İşçi sınıfı ancak örgütlü olursa bu vampirlere dur diyebilir. Örgütlülük işçi sınıfının bağışıklık sistemi olan tarihsel hafızası ve bilinci için de vazgeçilmez koşuldur. Bu yüzden diyoruz ki, Soma katliamını unutmamanın, unutturmamanın ve yeni Somaların yaşanmamasının yolu örgütlü mücadeleden geçiyor.
link: Marksist Tutum, Soma Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!, 13 Mayıs 2020, https://en.marksist.net/node/6938
Kadınım Ben
Kim Kimin Ekmek Kapısı?