YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararını açıklamasının ardından Demokrasi İçin Birlik (DİB) bu karara ve tekrarlanacak seçime yönelik bir basın toplantısı düzenledi. 23 Mayısta İstanbul’da Mimarlar Odasında yapılan toplantıya bileşen temsilcileri ve sanatçılar katıldı. Çeşitli bileşen temsilcilerinin söz alıp düşüncelerini dile getirdikleri toplantıda, “Demokrasi Seferberliğine Çağrı – İstanbul, Halkınındır!” başlıklı basın metnini sanatçı Orhan Alkaya okudu.
Açıklamada İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini yenileme kararının tek adam rejiminin YSK eliyle halkın iradesini gasp ederek aldığı bir karar olduğu belirtildi. Bunun yalnız İstanbul’un seçimi değil Türkiye’nin seçimi olduğu dile getirildi ve “İstanbul yeniden kazanılacaksa hep birlikte kazanılacak” denildi. Öte yandan, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaratılan kaos ortamı hatırlatılarak, içinden geçilen süreçte umutlu olmak kadar kaygılı olmak için de nedenler olduğu vurgulandı.
Alınan kararla seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği söylenirken şunlar dile getirildi:
“Yine de kayıpları büyük. Hep beraber görüldü ki, 31 Mart seçimlerinde güçlerini birleştiren toplum kesimleri, demokratik ilkeler etrafında beraberliklerini sürdürür ve güçlendirirlerse tek adam rejimi ayakta kalamayacak! İşte YSK eliyle yapılan hukuk dışı operasyonun ardında bu büyük korku yatıyor… Bu koşullarda, demokrasi güçlerinin tek adam rejiminin bu güç ortaklığını dağıtmayı amaçlayan demokrasi ve hukuk dışı hamlelerine, provokasyonlara karşı uyanık olması hayati önemde.”
İktidarın gizlemeye çalıştığı ekonomik çöküşün, enflasyonun ve işsizliğin toplumun çoğunluğunu oluşturan yoksulların ve dargelirlilerin hayatını yaşanmaz hale getirdiğinin belirtildiği açıklamada, yaşanan açlık grevlerine de dikkat çekildi. Hapishanelerde tecride karşı ve yasaların uygulanması talebiyle başlatılan açlık grevlerine binlerce mahpusun katıldığı ve bunların ölüm sınırına yaklaştıkları vurgulandı. Bu duruma sessiz kalınmasının insanlık dışı olduğu kadar hak-hukuk-adalet çağrılarını da boşa düşürdüğü söylendi.
Yeni bir seçime hazırlanan toplumsal muhalefetin karşısında “iktidarın bütün olanaklarını hukuk tanımadan fütursuzca kullanan, kaybetmemek için bütün gayrimeşru yolları denemeye kararlı tek adam rejimi var” denerek, aynı oyunların bir daha yenilenmeyeceğinin hiçbir garantisi olmadığı belirtildi.
“Gasp edilen İmamoğlu’nun belediye başkanlığı değil, halkın bütün baskılara ve iktidarın tüm gücünü kullanmasına rağmen ortaya koyduğu iradedir. Bu davranışa İstanbul halkı ortak yanıtını verecektir” diyen açıklama, mücadele, hukuk dışı müdahalelere direniş ve demokrasi seferberliği çağrısıyla sona erdi:
“Her şey güzel olacaksa, umutla, akılla, mücadeleyle olacak. … Yalnız oy vererek değil, yalnız sandık güvenliğini koruyarak değil, demokratik bir toplumun öznesi yurttaşlar olarak seçim sürecine ve sonrasına müdahil olunarak, sahip çıkarak kazanılacak. Demokrasi İçin Birlik olarak demokrasiden yana bütün kişi ve kurumları, siyasi partileri, demokratik toplum örgütlerini, 31 Marttaki ortak başarının verdiği güç ve moralle demokrasi seferberliğine davet ediyoruz. İktidarın gerçekleştireceği hukuk dışı müdahalelere, halkın iradesini tanımaması tehlikesine karşı birlikte direnirsek kazanacağız.”
link: Marksist Tutum, Demokrasi İçin Birlik’ten Çağrı, 23 Mayıs 2019, https://en.marksist.net/node/6667
Adalet Göçük Altında mı Yoksa Sermayenin Arkasında mı?
Kapitalizmin Kutsadığı “Bireysel” Özgürlük