Dünyada ve Türkiye’de baskıların hüküm sürdüğü karanlık bir dönemden geçiyoruz. Bu karanlık dönemi aydınlık yarınlara ulaştırabilmek, dönüştürebilmek için mücadele etmekten başka çaremiz olmadığının bilincindeyiz. Biz eğitim işçileri olarak dünyada haksız savaşların, sömürünün, baskıların, haksızlığın olmadığı bir dünya hayal ediyoruz.
Bizler “insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” diyen Ayşe öğretmenin sesiyiz. Bizler yıllarca atanamayan, çıkışsızlığa sürüklenip intihar eden Merve öğretmenin sesiyiz. Tıpkı daha önce yaşamının baharında aramızdan ayrılan diğer öğretmen arkadaşlarımızın sesi olduğumuz gibi. Bizler temel lise ve dershane köşelerinde kölece çalıştırılan öğretmenlerin sesiyiz. Devlet okullarında çalışan, asgari ücrete bile layık görülmeyen ücretli öğretmelerin sesiyiz. Bizler öğretmenleri puan avcısı durumuna düşüren, performans denetimi ve sınav uygulamasına karşı duranların sesiyiz. Bizler öğretmenleri hedef haline getiren, itibarsızlaştıran, işyerinde dayanışmayı değil rekabeti körükleyen bu sisteme karşı mücadele edenlerin sesiyiz. Ve elbette KHK’larla haksız yere işten atılan meslektaşlarımızın “işimizi geri istiyoruz” çığlığıyız! Bizler ABD’de haklarını alabilmek için greve çıkarak taleplerini dile getiren öğretmenlerin sesiyiz. Arjantin’de ücretlerin yükseltilmesi için mücadele eden öğretmenlerin sesiyiz. Bizler İran’da sendikal faaliyetleri nedeniyle tutuklanan, işkenceye maruz kalan, sürgüne gönderilen öğretmenlerin sesiyiz. Ve nice seslerle dünyanın her yerindeyiz!
Bizler yaşamı var eden, dünyayı değerli kılan işçi sınıfının bir parçasıyız. 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününde, bizler de alanlarda yerimizi alacak ve tüm seslerimizle haykıracağız: Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birliği!
link: Sefaköy’den bir eğitim işçisi, Nice Seslerle Alanlara!, 27 Nisan 2018, https://en.marksist.net/node/6312
Rejimin Dayatmalarına Karşı Tek Çare Mücadele
Nazizmin İktidara Gelişi ve Sol