Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, 4 Martta, çeşitli kentlerde, 8 Mart Kadın Platformlarının organize ettiği mitingler düzenlendi. Bazı yerlerde OHAL gerekçe gösterilerek eylemlere izin verilmedi ve kadınlar Ankara’da olduğu gibi polis saldırısına uğradılar. Çankaya Belediyesi önünde yapılacak mitinge gelen kadınlara polis biber gazıyla saldırdı ve çok sayıda kadını yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Bu saldırının ardından Ankara Kadın Platformu, Eğitim-Sen binasında basın açıklaması gerçekleştirerek saldırıyı protesto etti. Bu basın açıklamasına destek veren HDP milletvekili Meral Danış Beştaş, “Bugün AKP İktidarı, Ankara Valiliği ve Ankara Emniyeti tarafını açıkça belli etmiştir. Kendileri şiddet, taciz, tecavüz edenden yana tutum almıştır. Çünkü kadınların isyanı, ısrarı tam da bu noktadaydı” diyerek, yapılan bu saldırının kabul edilemeyeceğini vurguladı. Günün ilerleyen saatlerinde, gözaltına alınan kadınlar, “Kabahatler Kanununa aykırı davranmak”tan para cezası kesilerek serbest bırakıldılar.
Çorlu’da da emekçi kadınlar aynı muameleyle karşılaştılar. Kaymakamlık mitinge izin verilmeyeceğini duyururken, Çorlu Kadın Platformu yaptığı açıklamayla bu yasaktan geri dönülmesi çağrısında bulundu: “Her gün bir kadının öldürüldüğü, saat başı bir kadına tecavüz edildiği çocuklarının taciz ve tecavüze uğrama riskini 3 yaşa indiği emekçi kadınların iki kat sömürüldüğü bir dönemde kadınların etkinliğinin yasaklanması, çığlıkların bastırılması anlamına gelmektedir. Biz kadınlar olarak bu kadar utanca sessiz kalmak istemiyoruz ve Kaymakamlık Makamının da bu konuda tavrını değiştireceğini düşünüyoruz. Etkinliğimizin gerçekleştirilmesi için yapılan hatadan geri dönülmesini talep ediyoruz.” Ancak Kaymakamlık geri adım atmadı ve yasağı protesto etmek isteyen çok sayıda kadın polis tarafından darp edilip gözaltına alındı.
İstanbul’da ise miting, duyurusu yapıldığı gibi Bakırköy’de gerçekleştirildi. “Savaşa, OHAL’e, Cinsiyetçiliğe karşı emeğimiz, kimliğimiz ve özgürlüğümüz için direniyoruz” pankartı altında bir araya gelen binlerce kadın, yağmura rağmen Bakırköy Özgürlük Meydanına yürüyerek, savaşa, ayrımcılığa, tacize, tecavüze karşı sloganlarını haykırdılar ve “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” dediler. Kadın işçilerin, emekçilerin sorunlarını ve taleplerini dile getiren çok sayıda döviz ve sloganın da yer bulduğu mitinge, HDP Eş başkanı Pervin Buldan’ın yanı sıra, HDP milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Hüda Kaya ve HDP PM Üyesi Serpil Kemalbay da katıldı.
Kürsüye ilk olarak, görevinden ihraç edilen eğitimci Sema Uçar çıkarak bir konuşma yaptı. İşten atılan KESK’li kadınların aylardır sokaklarda direndiğini belirtti. “Evde, işte okulda özgürlük mücadelesi veren tüm kadınlar adına vardık, varız, var olacağız” diyen Uçar, “savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği adına yapılan konuşmanın ardından 8 Mart Kadın Platformunun ortak açıklama metni Türkçe ve Kürtçe olarak okundu. Metinde özetle şunlar dile getirildi:
“Erkek egemenliğine dayanan bu sistemin her bir parçasına kimliğimize, bedenimize, emeğimize ve bizleri sömüren bu çarkın her bir parçasına karşı 161 yıldır her 8 Mart’ta olduğumuz yerde, evde, işte, okulda, sokakta direniyoruz! Bugün yine bir kişi daha eksilmeyeceğiz diyerek, Latin Amerika’dan İran’a, Edirne’den Hakkari’ye kadar kadın dayanışmasını ve örgütlülüğünü büyüterek özgür ve eşit bir yaşam için mücadele ediyoruz!”
“Bir buçuk yılı aşkın süredir OHAL ve KHK hukuksuzlukları ile devleti yönetenler, ülkedeki şiddeti günden güne perçinliyor. Bu şiddet ortamı savaşın bir alanı olarak görülen kadınların bedenleri üzerinden kendini devam ettiriyor. Nerede olursa olsun savaş öncelikle kadınların ve çocukların hayatlarını ellerinden alıyor. Son olarak Afrin’e savaş ilan eden ve sınır ötesi operasyona girişen hükümet, aynı savaşı içerideki muhaliflere yöneltmekten geri durmuyor, barış talebini terörize ediyor” denilen açıklamada, bu politikaların kabul edilmeyeceği ve barış ve özgürlük için mücadeleye devam edileceği vurgulandı.
Çocuk istismarını önlemeye yönelik hiçbir politika üretmeyen hükümetin, attığı adımlarla çocukları hem istismara, hem de her türlü cinsel saldırı ve işkenceye açık hale getirdiği vurgulandı. Halkın tepkisini fırsata çevirerek zina, hadım ve idam tartışmalarının gündeme getirildiği belirtilirken, “bizler ne idamın ne hadımın çözüm olmayacağını biliyoruz” denildi ve şöyle devam edildi:
“Bulunduğumuz her yerde erkek şiddetine uğrama tehlikesiyle, patronların tehditlerinin gölgesinde çalışan mevsimlik tarım işçisi kadınlardan, Suriyeli göçmen ve mülteci kadın ve kız çocuklarına, performans düşüklüğü gibi gerekçelerle işten çıkarılan, KHKlerle işlerinden edilen, OHAL bahanesiyle grev hakkı engellenen bütün kadınlar olarak emeğimizin özgürlüğü için mücadele ediyoruz! Taşerona karşı, güvencesizliğe karşı, emeğimizin gasp edilmesine karşı HT SOLAR direnişinde olduğu gibi, KESK’li kadınların direnişinde olduğu gibi, gibi mücadelenin en önünde olmaya devam edeceğiz!”
Basın açıklaması, “Bu sistemin her türden saldırı ve gerici politikalarına karşı sessizliği değil çığlığı, biat etmeyi değil direnişi seçiyoruz. Ve bir kez daha hatırlatıyoruz ki bu topluma hayat veriyoruz, karşılığının ölüm, yok sayılma, şiddet, sömürü olmasına izin vermeyeceğiz!” sözleriyle devam etti. “Kadınlara karşı taciz, tecavüz, cinayet suçlarını işleyenlere iyi hal ve tahrik indirimlerine son verilmesi ve şiddete karşı öz savunma hakkını kullandığı için tutuklanan tüm kadınların serbest bırakılması” talebi yükseltildi.
Son olarak, 8 Martın resmi tatil olması ve tüm tutuklu kadınların serbest bırakılması taleplerinin dile getirildiği basın açıklamasının ardından, kadın mahpuslar adına Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’in gönderdiği ortak mektup okundu. “Bizler de bütün heyecanımızla yanınızda, omuz başlarındayız” denilen ve “Bütün kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz. Özlemle ve kadınların yeni yaşam şenliklerinde kavuşma umuduyla kucaklıyoruz” sözleriyle sona eren bu mektubun ardından ise HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan söz aldı.
“Biz bu ülkede en fazla mağdur olan en fazla acı çeken en fazla gözyaşı dökenleriz. Tahakküm ve baskı zihniyeti kadınların birliğiyle yıkılacak. Bizler bu ülkede gencecik fidanlarımızı toprağın altına koymak istemiyoruz. Bizler çocuklarımızın geleceği, kadın eşitliği için mücadelemizi sürdüreceğiz” diyen Buldan, kadınların iradesinin savaş politikalarını yeneceğini belirterek şunları söyledi:
“Özgürlük ve eşitlik mücadelesi verdiğimiz bugün de Figen Yüksekdağ özgürleşene kadar, 70 yaşındaki Sise ana özgürlüğüne kavuşana kadar Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak bu alana gelene kadar bu mücadele devam edecek. Bizim mücadelemiz başta cezaevleri olmak üzere bu ülkeyi özgürlüğüne kavuşturacak. Kadın özgür olmadan Türkiye özgür olmaz. Türkiye özgür olmadan Ortadoğu özgür olmaz. Özgürlük mücadelesi haklarımızı kazanana kadar devam edecek. Bizim özgürlük mücadelemiz bu ülkede tek bir insanın burnu kanamayana kadar devam edecek.”
Miting müzik dinletisi ve halaylarla sona erdi.
link: Marksist Tutum, 8 Mart: Kadınlar Savaşa, OHAL’e ve Cinsiyetçiliğe Karşı Alanlarda!, 5 Mart 2018, https://en.marksist.net/node/6241
2. Dünya Savaşından Kanlı Bir Sayfa: Babi Yar Katliamı
Emeğin Bolluğu ve Olmayan Ekmek