Demokrasi İçin Birlik (DİB), başlattığı “OHAL’siz Türkiye” kampanyasını, 21 Aralıkta, Beyoğlu Avrupa Pasajı Aynalı Geçit Etkinlik Merkezinde düzenlenen basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıda ilk konuşmayı DİB adına Rıza Türmen yaptı. Konuşmasında, Meclisi, hukuk sistemini ve tüm demokratik mekanizmaları devre dışı bırakan ve 6. kez uzatılması planlanan OHAL’in tek adam rejiminin sopası haline getirildiğini belirtti. Türmen, Anayasa değişiklikleri yürürlüğe girdikten sonra uygulamaya sokulacak olan cumhurbaşkanlığı rejiminde de Türkiye’nin kararnamelerle yönetileceğini, OHAL rejimi ile cumhurbaşkanlığı rejiminin aslında birbirini tamamlayan rejimler olduğunu dile getirdi.
OHAL döneminde yapılan haksızlıklara, devlet şiddetinin yaygınlaştırıldığına, bütün temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırıldığına dikkat çeken Türmen, 150 binden fazla kişinin mesleklerinden ihraç edildiğini, 2 bin öğretim üyesinin üniversiteden atıldığını, gazetecilerin cezaevinde olduğunu, öğretmenlerin mesleklerinden atıldığını ve milletvekillerinin, eş başkanların cezaevinde olduğunu belirtti. OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerin de hukuka ve anayasaya aykırı olduğunu dile getirdi.
Haksızlığa ve adaletsizliğe karşı “ortak mücadelenin iletişim ağlarını kurmamız gerekiyor” diyen Türmen, “Bu birliktelik, hem gücümüz hem de güvencemizdir. Hukuk devletinin olmadığı bir ülkede birliktelikten başka güvence yoktur” dedi.
Türmen’in konuşmasının ardından DİB Koordinasyon üyeleri İrem Afşin ve Çelik Özdemir “DİB OHAL’siz Türkiye Manifestosu”nu sundu. Manifestoda şunlar dile getiriliyor:
“İktidar güçleri Anayasa Referandumu sonrası, hukukun tamamen ortadan kaldırıldığı, yolsuzlukların hiçbir dönemde olmadığı kadar yaygınlaştırıldığı, Meclis’in fiili olarak işlevsiz hale getirildiği, halk iradesinin tümüyle yok sayıldığı, iktidarı desteklemeyenlerin «milletin parçası» sayılmadığı, yurttaş haklarının keyfi biçimde askıya alındığı fiili tek adam rejimini, OHAL düzeninden yararlanarak yapılacak yeni yasal düzenlemelerle kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Öte yandan toplumsal yaşam alanlarına ve muhalefetin siyasi temsilcilerine yönelik onca baskı, yasak ve keyfi uygulamalara karşın toplumsal direnç ezilmedi, tek adamın başkanlık rejimi halka benimsetilemedi. Türkiye’de siyaset artık Meclis dışındaki kamusal alanlara taşınmıştır. Bu kamusal alanlar arasında etkili bir iletişimle meydana getirilecek mücadele ağı zulme, keyfiliğe, totalitarizme karşı etkili bir halk Muhalafeti oluşturacaktır.”
“DİB, adaletsizliğin, hak gaspının ve tek adam rejiminin dayanağı olan OHAL ve KHK’lara karşı durmak için, hayatın her alanında gerçekleştirilecek demokratik halk muhalefetinin, temel eksen olacağı inancındadır. DİB, 2019’da meşrulaştırılması planlanan tek adam rejimine karşı, ümide ve güvene dayalı gerçek bir iktidar alternatifi oluşmasına katkı sunmaya çalışıyor. Yaygın yurttaş birlikleri ve meclisler, DİB’in temel dayanaklarını oluşturuyor. Yerel örgütlenmeler, demokrasi platformları, halk meclisleri, halk forumları, mahalle meclisleri, adalet ve demokrasi yürüyüşleri, toplantılar, internet üzerinden kurulan dayanışma ağları, hepsi bu ağın temel özneleridir.”
“OHAL’siz Türkiye” iletişim kampanyasını sunan DİB Koordinasyon üyesi Nesteren Davutoğlu ise, ülke genelindeki demokrasi güçlerinin bir araya geleceği geniş bir iletişim ağı kurulması ile tüm etkinliklerin bir araya toplanıp tek ve güçlü bir ses çıkarılmasının hedeflendiğini ifade ederek, sosyal medya etkinlikleri, gerçek hayat hikâyelerinin anlatıldığı “OHAL YARALARI” filmleri, turne halinde farklı illerde toplantılar, yerel halk meclisleri, yazılı ve görsel basın ilanları ile kampanyanın geniş çevrelere yaygınlaştırılmasını sağlayacaklarını söyledi.
Basın toplantısı DİB tarafından hazırlanan, “OHAL Yaraları” filmleri ile sona erdi. Filmlerde hayatı OHAL’den doğrudan etkilenen farklı kesimlerden kişiler, kendi hikâyelerini, yaşadıkları zulmü ve duygularını dile getiriyorlar. Filmlerin önümüzdeki haftalarda sosyal medya üzerinden yayınlanacağı belirtildi.
link: Marksist Tutum, DİB’den “OHAL’siz Türkiye” Kampanyası, 22 Aralık 2017, https://en.marksist.net/node/6127
Bireylerin Benliği
“Kıskandıran” Büyüme Ne Pahasına?