Geçenlerde bir arkadaşım da bahsetmişti kamyonette taşındıklarından. İstanbul’un göbeğinde hatırı sayılır bir tekstil firması da işçilerini kapalı kamyonette taşıyormuş. Fakat işçiler işyerinde o kadar kötü koşularda çalışıyorlar ki kapalı kamyonette taşınmaya hem alışmışlar hem de şu an öncelikli sorunları bu değil. Neden diye soruyorum kendime; biz işçilerin ürettiğimiz patatesten, pamuktan, penyeden bir farkı olmalı! Biz bunun ayrımına ne zaman varacağız?
Kapitalistler bizim kötü koşullarda çalışmaya, baskılara boyun eğmemizi, hakkımızı aramamamızı sağlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Yani bizleri patatesten, penyeden bir farkımız olmadığına alıştırıyorlar ve bu koşulları kanıksamamız için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Sadece işten eve giderken değil, dolmuşlara, otobüslere balık istifi gibi yığılanlar da yine biz işçileriz.
Oysa biz hayatı yaratıyoruz. Biz olmazsak lüks içinde yaşayamazsınız, biz olmazsak kâr elde edemezsiniz, biz olmazsak beslenemezsiniz… Biz olmazsak klimalı arabalarınızda, özel uçaklarınızda, lüks otobüslerinizde seyahat edemezsiniz. Biz olmazsak tankınız topunuz olmaz. Bir gün bu gerçekleri sınıfımızın bütünü kavrayacak ve sizin fikirlerinizin esaretinden sınıf olarak kurtulacağız. İşte o zaman insan, insan olacak! Ve bunu sosyalizmle başaracağız!
link: Maltepe'den MT okuru bir işçi, Can pazarında yaşam, 15 Eylül 2005, https://en.marksist.net/node/391
1 Eylül Yaklaşırken: Barış Hayalleri ve Solun Unuttukları
Sermayenin gözü asgari ücrette