Aylardır yürütmekte oldukları zorlu ve uzun sendikalaşma mücadelesini başarıyla sonuçlandırarak Teksif Bakırköy Şubesinde örgütlenen Serna/Seral çalışanı tekstil işçileri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutladılar. 20 Martta Kadıköy’de gerçekleştirilen kapalı salon etkiliğine çeşitli sektörlerden 700 işçi aileleriyle birlikte katıldılar.
Serna/Seral işçileri aylarca önce sendikalaşmak amacıyla mücadeleye başlamış ve o günden bu yana yürüttükleri örgütlü çalışmayla patronu dize getirmişlerdi. Süreç içinde her türlü patron saldırısı, ayak oyunu ve taktiğiyle karşılaşan işçiler, ağır şartlar altında sabır, inat ve özveriyle mücadeleyi yılmadan sürdürdüler. İşten atılan arkadaşlarını geri aldırmayı da başardıkları uzun mücadele sonunda hedeflerine ulaştılar. Özellikle bu sektörde yaşanan başarısız sendikalaşma deneylerinin uzun bir liste oluşturduğu ve moral bozukluğu yarattığı günlerde, Serna/Seral işçilerinin uzun soluklu ve azimli mücadelesi anlamlı bir örnek oluşturuyor. Doğru perspektif, doğru mücadele yöntemi ve taktiklerinin izlenmesi halinde en zor şartlarda dahi başarı sağlanabileceğini ve sınıf bilincine ulaşmada sıçramalar kaydedilebileceğini gösteren bu deneyim, örnek karakterini 8 Mart etkinliği vesilesiyle de ortaya koydu.
Organizasyonunu İşçi Öz-eğitim Grupları ve Serna/Seral işçilerinin birlikte gerçekleştirdiği etkinlikte, 8 Mart’ın tarihçesi dünya işçi sınıfının mücadele tarihinin bir parçası olarak ele alındı. Emperyalist savaş temasının özel bir ağırlıkla işlendiği sunum metni, sinevizyon gösterisi ve müzik grubu ile işçilerden oluşan koronun seslendirdiği şarkılar eşliğinde sunuldu. Toplam 3,5 saat süren etkinlik boyunca salondaki izleyiciler şarkı ve sloganlara katılarak günün ruhunu canlı biçimde yansıttılar.
İstanbul’un dört bir yanındaki işçi semtlerinden otobüslerle etkinliği izlemeye gelen yaşlısından gencine bugünün ve geleceğin kadın ve erkek işçileri, daha etkinlik başlamadan, bir yandan salonun içini ve giriş bölümünü donatan pankart ve dövizlerle, diğer yandan gelenleri karşılayan fon müziğiyle ve girişte kadınlara sunulan kızıl karanfillerle, 8 Mart’ın işçi sınıfına ait kızıl havasını solumaya başladılar. Kadın sorununa ilişkin işçi sınıfı perspektifini somutlayan dövizlerin eşlik ettiği, “Kadınlar Mücadeleye Katılmadan İşçi Sınıfı Kurtulamaz” pankartı, etkinliğin ana mesajını oluşturuyordu. Bunun dışında salonda işçi sınıfının genel talep ve şiarlarının dile getirildiği başka birçok pankart ve döviz de dikkat çekti.
Sunum işçi sınıfına dönük dünya çapında yürütülen saldırıların ve emperyalist savaş sürecinin genel bir tasviriyle başladı. Ardından gerçekte işçi sınıfına ait bir mücadele günü olan 8 Mart’ın nasıl Birleşmiş Milletler eliyle burjuvazi tarafından sınıf içeriğinden uzaklaştırılarak bir hediye gününe çevrildiği dile getirildi ve 8 Mart’ın gerçek tarihi ve niteliğinin unutturulmaya çalışıldığı vurgulandı. Bunun sembolik yansıması olarak, günün gerçekte “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şeklindeki adının BM tarafından “Dünya Kadınlar Günü”ne dönüştürüldüğü ve feministlerin de bunu benimsediği hatırlatıldı. Kadın sorununa feminist bakış açısıyla işçi sınıfının bakış açısının bağdaşamayacağı tarihsel mücadele örnekleriyle canlı biçimde ortaya kondu.
Tarihin değişik kesitleri ve ülkelerindeki işçi sınıfı mücadelelerinde kadınların ve kadın sorununun oynadığı rolün, resim, fotoğraf, desen, gravür ve hareketli film kesitleriyle anlatıldığı sunumda, 1850’lerin Amerika’sından 1871 Paris Komününe, 1800’lü yılların son çeyreğinde Almanya’da sosyalist işçi hareketinin mücadelelerine, oradan 1917 Rus Devrimine ve 20. yüzyıl boyunca öne çıkan bazı mücadele örnekleriyle değişik ülkelerde yaşananlara uzanan geniş bir tablo çizildi. Bu mücadelelerde öne çıkan, Jones Ana, Clara Zetkin, Rosa Luxemburg gibi birçok kadın işçi önderinin örnek söz ve eylemleri vurgulandı. İki emperyalist dünya savaşının özellikle üzerinde durularak haksız savaşların kadınlar açısından yol açtığı yıkımlar gözler önüne serildi. Daha sonra Türkiye işçi sınıfı hareketinin tarihine geçilerek, kadın işçilerin sınıf kardeşleriyle birlikte mücadelenin en ön saflarında nasıl yer aldıkları, çeşitli örnekleriyle anlatıldı.
Etkinlik boyunca Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, İngilizce ve İspanyolca şarkı ve türküler söylenerek işçi sınıfı mücadelesinin enternasyonal karakteri olağanüstü bir renklilikle yansıtıldı. Aynı şekilde koro mensubu işçilerin seslendirdiği Nazım, Brecht ve Neruda’nın dizeleri de enternasyonalist mücadele mesajına şiir cephesinden katıldılar. Etkinliğin bitiminde salonda bulunan herkesin tüm gücüyle haykırdığı “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!” ve “Bütün Dünyanın İşçileri Birleşin!” sloganlarıyla coşku seli doruk noktasına ulaştı. Etkinlik kürsüden yapılan 1 Mayıs çağrısıyla son buldu.
link: Marksist Tutum, Serna/Seral İşçilerinin 8 Mart Etkinliği, 22 Mart 2005, https://en.marksist.net/node/367
Fabrikalarda Al Kanımızı İçenlerin Bayrağı!
İsrail Şiddetine Ahlâk ile Cevap Verilmeliymiş!