“KESK eylemlerine devam ediyor. 24 Aralıkta AKP bütçesine ve emeklilik hakkının gaspına karşı kırmızı kart gösterilmişti. 28 Aralıkta ise yürüyüş yapılarak, Başbakanlığa siyah çelenk konuldu ve meclise yüründü.” (Yarınki bir kısım gazetelerden)
28 Aralık saat 12:30’da SES Genel Merkezi önünde KESK'e bağlık sendikaların üyeleri toplandı. KESK Ankara Şubeler Platformu pankartı altında Başbakanlığa doğru sloganlar atılarak yürüyüşe geçildi. 500 metre sonra polisler tarafından yürüyüş durduruldu. Başbakanlık yolun karşısı. Buradan ileriye gidilemezdi! (On binlerce emekçiyle daha önce gitmiştik). Şubeler Platformundan iki görevli Siyah Çelengi Başbakanlık kapısına götürdü. Beklemeye başladık. Şubelerin çoğunun katılmadığı, ya da bir iki temsilciyle katılmış olması nedeniyle katılan azdı. Az demek bir ölçü olmayabilir, onun için 100 katılımcıydık demek daha doğru. Bu biraz moral bozucu oldu. Çelenk bırakan sendika temsilcileri döndükten sonra geriye doğru yürüyüş başladı. Meclise gitmek için bu gerekmiyordu ama polis öyle uygun gördü. Kaldırımdan yürüyerek ve sloganlar atarak devam edildi. O anda oradan geçenler merakla bize bakıyorlardı ama göremiyorlardı. Çünkü etrafımız polisler tarafından ablukaya alınmıştı. Polis memuru önce dolaştırıyoruz diyor gülerek. Katılımcıların tek korkusu kırmızı kart gösteremeden yollarda yürüyerek telef olmaktı.
Sendika bürokratları yine aynı, televizyonlardan, basından tanıdık simalar. Tek eksikleri 3-5 yıl önce meydanlara sığmayan, caddelerden taşan, işyerlerinde direnen, iş bırakan emekçiler arkalarında değil. Zaten umurlarında da değil, kafalarında yaklaşan genel kurulda delege ayarı var, yani kendi gelecekleri.
İşçi sınıfı örgütsüz ve dağınık.
Sosyal güvenlik sisteminin ortadan kaldırılmasına, sağlık ve eğitim hizmetlerinin paralı hale getirilmesine, yeni personel yasasına karşı, sendikasızlaştırma, esnek çalışma, iş güvencesi gibi yapılan saldırılara karşı işçi sınıfı kendi acil eylem planını yaşama geçirmelidir. Sermayenin kuyruğundan giderek mücadele verilemez.
Kamu emekçisi, özel sektör, kamu sektörü çalışanı, sendikalı-sendikasız ayrımı yapmaksızın mücadele örgütlenmeli, işçi sınıfının örgütleri olan sendikalar, sendikal bürokrasinin elinden kurtarılarak mücadele örgütleri haline getirilmelidir.
Militan sınıf sendikacılığının ilkelerinden sapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sendikalarımızı geri istiyoruz ve alacağız.
link: Ankara'dan MT okuru bir sendika uzmanı, Günü Kurtaramayan Sendikal Bürokrasi, 4 Ocak 2005, https://en.marksist.net/node/346
Çalışma Barışı
Martinik