Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) ile birlikte yetkileri genişletilen polis, hakları için mücadele eden işçilere, devrimcilere ve sokaktan geçen veya parkta oturan sıradan kimselere karşı sınırsız şiddet uygulayabiliyor, ölümlere yol açacak şekilde silah kullanabiliyor.
PVSK’nın kaldırılması, polisin neden olduğu ölümlerin hesabının sorulması amacıyla İHD İstanbul Şubesinde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Avukat Ceren Uysal, bir BDSP temsilcisi ve Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun’un konuşmacı olduğu toplantıya, EHP, UİD-DER, Sosyalist Parti, Hak-Par, 20 Aralık 2009’da Avcılar’da polis tarafından katledilen Osman Aslı’nın babası İsmet Aslı ve 2008’de Hrant Dink anmasında polis kurşunuyla yaralanan Cemalettin Rıdvan Yanık katılarak destek verdi.
BDSP temsilcisi, yaptığı konuşmada, polis terörüne karşı başlattıkları kampanya çerçevesinde bugüne kadar yapılan eylemlerden söz etti. Kanunla yetkileri genişletilen polisin keyfi uygulamaları nedeniyle kimsenin can güvenliğinin kalmadığını ve PVSK’nın kaldırılması gerektiğini belirtti.
Baran Tursun Polis Mağdurları Vakfı (BARANSAN) Başkanı Mehmet Tursun, PVSK nedeniyle son iki yılda 79 kişinin polis tarafından öldürüldüğünü ifade etti. Öldürülen insanların “terörist” olarak lanse edildiğine, fakat katledilen 79 kişiden sadece 6’sının siyasi olduğuna değindi. Tursun, toplumda parlamentoyu silkeleyecek bir sivil toplum muhalefeti olmadığına dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Baran Tursun davası şu anda Yargıtay’dadır. Biz ilk kez polise suçüstü yaptık. Mahkeme kayıtları bizi doğruluyor. Polisin ifadesi silahının yere düşerek, bilmeden ateş aldığı yönündeydi. Bu ifade mahkeme kayıtları ile yalanlandı. Polis 2 yıl ceza aldı. Emniyet Müdüründen Başbakanına kadar herkesle görüştüm. Bir insanı öldürmenin karşılığı 2 yıl mıdır diye sordum. Meclise giderek milletvekillerinin kafasına vurmak gerekiyor. Bu PVSK yasasını siz çıkardınız diye teşhir etmek gerekiyor. Mahkemeler suçluları aklıyor, amirler koruyor, devlet sahip çıkıyor, sivil toplumsa suskun kalıyor.”
Avukat Ceren Uysal ise polis mağduru olan tüm ailelere ulaşmaya çalıştıklarını ifade ederek, “PVSK’da yapılan değişikliklerle polise olağanüstü yetkiler tanındı. Her polis kendi yetkisine dayanarak, ateş eder halde. Çoğunlukla dur ihtarına uymadı diye insanlar öldürülüyor. Artık sokaklarda can güvenliğimiz kalmadı. Biz yasanın ilgili maddelerinin iptalini istiyoruz. Cinayetleri önlemek için toplumsal bir duvar örmeliyiz. Ancak yüz binler sokağa çıktığında polis terörüne dur diyebiliriz” dedi. Uysal, Alaattin Karadağ’ın katledilmesiyle ilgili olan kamera kayıtlarının savcılık yerine Terörle Mücadele Şubesine gönderildiğini, olaya tanık olanların bölge esnafı olduğu halde bulunup tanık olarak mahkemeye getirilmediğini ifade etti.
Basın toplantısından sonra, “Katil Devlet Hesap Verecek”, “Siyasi Cinayetler Aydınlatılsın” sloganlarıyla Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüyüş yapıldı. Burada yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Dizginsiz polis şiddetini, yargısız infazları, keyfi gözaltıları, faşist baskı ve terörü önlemek için tüm duyarlı kamuoyunu göreve çağırıyoruz. Osman Aslı cinayetinin, Alaattin Karadağ cinayetinin, Baran Tursun cinayetinin ve kolluk güçlerinin bugüne kadar işlediği tüm cinayetlerin aydınlatılmasını ve sorumlularının yargılanmasını ve hesap vermesini istiyoruz.”
link: Marksist Tutum, Polis Terörüne Son!, 23 Ocak 2010, https://en.marksist.net/node/2358
Sermayenin 2010 Bütçesi
Kopenhag İklim Zirvesi Fiyaskosu