Bundan üç yıl önce Hrant, gazetesinden dışarıya çıktığı sırada Ogün Samast’ın silahından çıkan kurşunlarla katledilmişti. O, Türk olmadığını, Türkiyeli bir Ermeni olduğunu söylediği için “Türklüğü aşağılamak” suçlamasıyla yargılanmış ve üstüne bir de ceza almıştı. Bununla da kalmamış, birçok yayın organında hedef haline getirilmiş, ailesiyle birlikte sürekli tehditler alır olmuştu.
Ardından katliama giden sürecin kapıları açılmıştı. “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” başlıklı yazısında, “Bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” diyerek, AİHM’de açtığı karşı dava sonuçlanıncaya dek ülkeyi terk etmemeye karar vermişti. Ama düşündüğü gibi olmadı. Hrant, onun gerçekte ne dediğini bile bilmeyen, “derin” devlet tarafından yönlendirilen ve eline silah verilen, 18 yaşın altında olmasına dikkat edilen Ogün Samast tarafından katledildi. Tarih 19 Ocak 2007’yi gösteriyordu.
Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden üç yıl geçti. Katledilişinin üçüncü yılında AGOS gazetesi önünde bir anma töreni düzenlendi. Hrant’ın, “Bu topraklara yakışan, birbirlerinin dillerini bilen ve konuşan farklılıkların bir aradalığıdır” sözü, AGOS’un penceresinden kitleye doğru bakıyordu. Burada ilk kez konuşma yapan Hrant’ın oğlu Arat, üç yıl boyunca biriken haklı öfkesini konuşmasına yansıttı. Babasının ölümünden önce neler yaşadıklarını, nasıl tehditler aldıklarını, babasının katliamdan kısa bir süre önce Valilikte nasıl hizaya getirilmek istendiğini hatırlattı. AGOS’un önünde toplanan kalabalığın, umudunu taze tutmasına yardımcı olduğunu söyledi, balkondan yaptığı konuşmasının sonunda.
Hrant’ın dostları, iş arkadaşları, demokratik kitle örgütleri, sosyalistler, demokratlar, AGOS önündeydi. Binlerce kişi sloganlarla haykırdılar gerçek katilin kim olduğunu, “Katil Devlet Hesap Verecek” diyerek. Halkların kardeşliğini, Hrant’ın katledilmesinin hesabının sorulacağını vurgulayan sloganlar bütün Şişli’de yankılandı. AGOS’un bulunduğu binanın hemen karşısında bulunan CHP Şişli İlçe Başkanlığını dolduran CHP’liler de, protestolardan paylarına düşeni “Faşist CHP” sloganı ile aldılar. 19 Ocakta yapılan anmada, havanın soğuk ve karlı olması, etrafı çevreleyen polisin gözüne kestirdiği insanlara kimlik sorması, alanın dolmasına engel olamadı. Yapılan konuşmalar ve atılan sloganların ardından anma sona erdi.
Gerçek katilin kim olduğunu artık bütün “güvercinler” biliyor. Asker-sivil onlarca kişinin adının geçtiği davada, subayların, polislerin, katille aynı karede Türk bayrağıyla nasıl poz verdiklerine tanık olduk. Artık kesin olarak biliniyor ki, Hrant’ın katledilmesi çok önceden planlanmıştı ve bu bilinmesine rağmen önlem alınmadı. Trabzon Alay Komutanlığı, Trabzon Emniyeti, İstanbul polisi ve diğer devlet birimleri önce Hrant’ın katledilmesine göz yumdular, sonra da katili “kahraman” ilan edip fotoğraf çektirdiler. Bugün yargılananlar basit faşist piyonlardan başka bir şey değildirler, esas katillerse devletin önemli noktalarında görev yapmaya devam ediyorlar.
Hrant’ın katillerinden hesap sorulması mücadelesi, aynı zamanda bugüne değin işlenen tüm cinayetlerin de hesabının sorulması mücadelesinin bir parçasıdır. Devletin tüm gizli arşivleri açılmalı, kozmik odalardaki katliam belgeleri teşhir edilmeli, faili meçhul cinayetlerin ve toplu katliamların hesabı sorulmalıdır.
link: Marksist Tutum, Hrant Dink Üç Yıl Önce Katledildi!, 19 Ocak 2010, https://en.marksist.net/node/2355
On Binler Ankara’da Tekel İşçisinin Yanında
Sermayenin 2010 Bütçesi