Fransız Devrimi özünde bir burjuva devrimiydi ve yoksul halk kitlelerinin desteğini alarak devlete egemen olan aristokrasiye karşı yapılmıştı. Marx bu burjuva devriminden çıkarımlar yaparak değerlendirmelerde bulundu ve gelecekte de iktidarın işçi sınıfının elinde olacağını öngördü. Bu görüş tarihte Büyük Ekim Devrimiyle somutlandı ve işçi sınıfı mücadelesinin zaferi iktidar anlamında tezahürünü gösterdi. Ancak yaşanan onca yıl aradan sonra Ekim Devrimi yerini kapitalizmin vahşi kurallarına bıraktı. Bu tarihsel süreçte işçi sınıfı mücadelesinin çok büyük oranda yara aldığı önemli bir gerçeklik olarak hâlâ güncelliğini kaybetmemiştir.
Türkiye işçi sınıfı 12 Eylül askeri faşist darbesiyle bir sindirme ve apolitizasyona uğramıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte ise dünya işçi sınıfının yanı sıra Türkiye işçi sınıfı da büyük bir darbe yemiştir. Aynı zamanda bu süreç, kitlelerin çok büyük bir kısmını da sosyalist düşünceden uzaklaştırmış, umutsuzluğa sürüklemiş ve sosyalizmin pratikte uygulanışının mümkün olmadığı düşüncesine itmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki işçi sınıfı gene aynı işçi sınıfı, kapitalizm de gene aynı kapitalizmdir. Ne tarihin sonu gibi zırvalıkların gerçekliği vardır ne de yeni dünya düzeni gibi demagojilerin. Sanayi ötesi toplum, bilgi toplumu gibi ifadelerin mantıksızlığına değinmeye ise hiç gerek yok.
Peki bizler bunca yenilgilerden, uğranılan ağır kayıplardan sonra karşı-devrimci unsurların zaferini kabullenip mücadeleden vaz mı geçmeliyiz? Bu kokuşmuş, köhne düzenin devamına dur demekten vaz mı geçmeliyiz? Marksizmi benimsemeyip her kimle bu konuda konuşursam bana umutsuz ifadelerde bulunup lafı döndürüp dolaştırıp sistemin yıkılmasının nerdeyse imkânsızlığına getiriyorlar. Peki soruyorum: Gerçekten bu sistemin yıkılmasının imkansızlığı mı doğru olan? Yoksa gerçekten er geç bu kapitalist sistem yıkılmaya mahkûm mudur? Bu sorunun cevabı çok açık dostlar. Eğer bu sistemin yıkılmasının zor olduğunu düşünenler örgütsüzlerse, dağınıklarsa ve devrimci pratikten uzaklarsa evet bu sistem böyle devam eder ve hiçbir zaman da yıkılmaz. Yaşanan onca tarihsel deneyim, eğrisiyle doğrusuyla sınıf mücadelesi, bizlere neler yapmamız ve yapmamamız gerektiğinin cevabını da veriyor aslında. Yapmamız gereken çok açık ve basit: BİRLEŞMEK! Hiç kimse tek başına bir şey yapamaz. Fakat aynı düşüncede olmakla da bir şeyler yapılamaz. Önemli olan aynı fikirsel zeminde devrimci Marksist düşüncenin aydınlığıyla aydınlanıp bunu pratikte de sergilemektir. Eğer biz bugün Marksizmin koşullarını ve gerekliliklerini içselleştirirsek, er geç bu mücadele ağına insanlar yığınlarla katılacak ve bu köhnemiş sistem elbette yıkılacaktır. Mücadeleyi yükseltelim.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadelesi!
link: Marmara Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, Bu Köhnemiş Sistem Elbette Yıkılacaktır, 18 Nisan 2009, https://en.marksist.net/node/2090
Kapitalist Kriz Derinleşiyor
Ümraniye’de Belediye Yoksullara Savaş Açtı