Dünya işçi sınıfının bağrındaki 1 Mayıs ateşi 116 yıldır bir kor gibi yanıyor. Sınıf mücadelesinin bittiğini ilân etmek için tüm dünyanın burjuvaları neler yapmadılar ki. Ama işçiler bu 1 Mayısta da, dünyanın dört bir köşesinde kendi sınıflarının tarihsel mirasına sahip çıkarak alanları dolduruyorlar. İşçi sınıfı her yenilgiden sonra, Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğuyor. Burjuvaların korkusu bundan. Onların çığlıkları kendi korkularını bastırmak için karanlıkta ıslık çalanları andırıyor. Gelecek biz işçi sınıfınındır kardeşler, buna hiç kuşku yok!
Tüm dünyada milyonlarca işçiyi bir ve aynı günde eyleme sevk eden ortak güç, hiç şüphe yok ki, ait olduğumuz işçi sınıfının ortak tarihsel mirası, ortak sorunlarımız ve sömürünün, baskının olmadığı bir dünyaya duyduğumuz ortak özlemdir.
Tarihsel mirasımız bir, çünkü işçi sınıfı yüz elli yılı aşkın bir süredir ve dünyanın her köşesinde kapitalist vampirlere karşı mücadele veriyor. Bu mücadelede sayısız şehitler verdik. 1 Mayıs 1886'da Chicago'da öldürülen işçiler de, 1 Mayıs 1977'de İstanbul Taksim "1 Mayıs Alanında" öldürülen işçiler de aynı düşmanın, kapitalizmin öldürdüğü, sınıfımızın ortak şehitleriydiler. Yendik, yenildik. Dersler çıkardık, çıkardığımız dersleri unuttuk. Yeniden hatırlamaya başladık... Bunlar hep ortak mirasımız oldu.
Sorunlarımız bir, çünkü aynı bataklıktan ürüyorlar: Kapitalizm. Yeryüzünün her yerinde işçileri sömüren, işsiz, evsiz, aç bilaç bırakan, sefalete mahkum eden, başını kaldırdığında ezen, işkence eden, öldüren o aynı kapitalizm değil mi? Kültürsüzleştiren, cehalete mahkum eden, düşkünleştiren, yozlaştıran, uyuşturan, alıklaştıran o değil mi? İşçi sınıfının yaşamını dünya üzerinde at koşturan kapitalistlerin çılgın kâr hırsına mahkum eden o değil mi? Bir gecede milyonları yıkımın kıyısına getiren o değil mi?
Bugün dünya kapitalizmi 1930'lu yıllardan bu yana ilk yine aynı anda senkronize bir bunalım döneminin içine yuvarlanıyor. Büyük emperyalist güçlerin bu bunalımdan duydukları korku, kapitalizmin bir toplumsal devrimle karşı karşıya kalmasından duydukları korkudur. Bugün Arjantin'deki devrimci patlama burjuvazinin bu korkusunun hiç de yersiz olmadığının en açık göstergesidir. Bugün emperyalist ülkelerin hemen tamamında faşist harekelerin ve partilerin hortlayarak yükselişe geçmesi tesadüf değildir.
Türkiye'deki kriz de bu bütünsel dünya krizinin bir parçasıdır. Bu krizle birlikte milyonlar yarı yarıya yoksullaştı, milyonlarca işçi sokağa atıldı ve saldırı yükselerek devam ediyor: kitlesel işten atmalar, sıfır ücret zamları, kısılan sosyal harcamalar, sürekli yükseltilen vergiler…..
Türkiye kapitalizmi dünya kapitalizminin bir parçası, Türkiye burjuvazisi de dünya burjuvazisinin bir parçasıdır. Bunlar hep birlikte el ele, Türkü, Kürdü, Amerikalısı, Almanı, İngilizi, Yunanı, Ermenisi, Arabı, Latin Amerikalısı, Japonu, Korelisi, Afrikalısı demeden tüm dünya işçi sınıfını sömürerek varolurlar. Elbette bu kan emiciler sürüsü ganimeti bölüşmek için kendi arasında kıyasıya kapışır.
Daralan bir dünya ekonomisi içerisinde kendi payını korumak ve arttırmak mücadelesi, artık barışçıl yolları geride bırakmış görünüyor. Yeni bir döneme giriyoruz ve bu dönem hiçbir şekilde bir barış dönemi olmayacak.
Bugün ABD'nin Afganistan'da yürüttüğü savaş, ABD destekli zalim İsrail burjuvazisinin Filistin halkına karşı yürüttüğü katliam, önümüzde uzanan süreçte emperyalist güçlerin kendi aralarında hegemonya çekişmesi nedeniyle kışkırtacakları yeni emperyalist savaşların bir ön hazırlığıdır. İşçi sınıfı bir kez daha çok ciddi bir sınavla karşı karşıyadır. İşçi sınıfının bilmesi gereken en temel gerçek şu ki, kapitalist sistem yerle bir edilinceye de, insanlık barış yüzü görmeyecek. Dün olduğu gibi bugün de barış sorunu proleter devrim sorunudur.
Kardeşler!
Kapitalizm bugün insanlığa bir cehennemi yaşatıyor. Oysa sömürüsüz, zulümsüz bir dünyayı yaratmak bizim ellerimizde. Bugün böyle bir dünyanın kurulması için nesnel koşullar fazlasıyla mevcut. İnsanlığın binlerce yıllık göz kamaştırıcı tarihsel gelişmesinin yarattığı imkânlar bir yeryüzü cenneti kurmak için çoktan olgunlaşmış durumda. Sorun bu potansiyelin bir avuç kapitalistin sultasından kurtarılıp, tüm insanlığın emrine sokulmasıdır. Kapitalizm bu imkânları tahrip etmektedir ve artık onu layık olduğu yere, yani mezara gömmenin zamanı gelmiştir. Bunu yapabilecek olan yegane güç ise işçi sınıfıdır.
İşçi kardeşler, bugün işçi sınıfının herşeyden önce kapitalizme karşı dünya ölçeğinde mücadele bilincini geliştirecek enternasyonalist bir örgütlenmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfı geçmiş mücadelelerinde çok daha zor koşullar altında bu tür örgütlülükleri oluşturdu. Ve bu örgütleri sayesinde büyük başarılar elde etti. Ancak daha sonra çeşitli nedenlerle bu örgütlerini yitirdi. Bugün bilince çıkarılması gereken en önemli ders budur. Bu nedenle işçi sınıfının enternasyonalist bilincini ve örgütlülüğünü geliştirmek üzere 1 Mayıs'ta dünya işçilerinin uluslararası birlik ve mücadele bayrağını yükseltelim.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Krizin Faturasını Patronlara Ödetelim!
Tensikatlara Karşı Birleş, Diren, Örgütlen!
Sendikana Üye Ol, Sahip Çık, Denetle!
Örgütlüysek Herşeyiz, Örgütsüzsek Hiçbirşey!
SSK İşçi Yönetimine!
Parasız Eğitim, Parasız Sağlık!
Bütün İşsizlere İş, İşgünü Kısaltılsın!
Ne Özel, Ne Devlet Mülkiyeti! Çözüm İşçi İktidarında!
Yaşasın Kürt, Türk ve Dünya İşçilerinin Birliği!
Emperyalist Savaşa Karşı Sınıf Savaşını Yükselt!
Filistin'e Özgürlük İşçilerle Gelecek!
Kapitalistlerin Avrupa Birliği Değil
İşçilerin Sosyalist Avrupa Federasyonu!
Özgürlük İşçiler Savaşırsa Gelecek!
Kapitalist Sömürüye Karşı
Sosyalist Mücadele Bayrağını Yükselt!
Yaşasın Sosyalizm!
link: Marksist Tutum, 1 Mayıs'ta Alanlara!, 21 Nisan 2003, https://en.marksist.net/node/1356
Fransa: 12 Nisan Eylemi
Doğu Sorunu Üzerine Tezler