Bu yıl da asgari ücretin tespiti için komisyon çalışmaları başladı ve tüm yıl boyunca unutulan asgari ücretli birkaç günlüğüne de olsa hatırlanır oldu. Yapılan her açıklama, asgari ücret alabilmek için gece gündüz çalışmak zorunda kalan ve kölece çalışma koşullarına boyun eğerek kazandığı bu sefalet ücretiyle geçinmeye uğraşan işçiler tarafından dikkatle izleniyor. Yürütülen tartışmalarsa, koltuklarını koruma derdiyle işçilerin hayatlarını sermayeye satan sendika bürokratlarının ihanetlerini gözler önüne seriyor.
Burjuvazi yasalarında asgari ücreti, işçilere normal çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret biçiminde tanımlamış. Şu anki asgari ücretle işçilerin nasıl geçinemediklerini buraya yazmak anlamsız olacak. Çünkü bu satırları okuyan işçiler her gün satırlara sığmayacak kadar zor koşullarla boğuşuyorlar, belki de sadece konut ve gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için! Giyimi, sağlığı, ulaşımı, eğitimi, hele kültür ihtiyaçlarını hiç saymaya bile gerek yok.
Ulusal düzeyde uygulanacak asgari ücret, her yıl sonunda Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nca belirleniyor. Komisyonda, hükümet yetkilileri, işverenleri temsilen TİSK yetkilileri ve işçileri temsilen en büyük sendikal konfederasyon olma özelliği nedeniyle TÜRK-İŞ yetkilileri bulunuyor. Yerleşik uygulama gereği her yıl Kasım-Aralık aylarında toplanmaya başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, toplam 15 kişiden oluşuyor ve en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluk sağladığı kabul ediliyor. Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tespit ediyor.
Görüldüğü gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu sınıfları uzlaştırmayı amaçlıyor ve uzlaştırıcı olarak hükümeti öne çıkarıyor ve işçilerin bilinçlerini bulandırıyor. Yani “işçilerin sorunlarını hükümet olarak bizler ve sendikanız olarak Türk-İş çözer, siz hiç bir şey yapmadan bekleyin” mesajı veriliyor. Her yıl kamuoyunda hükümet güya sermaye ve emek temsilcilerini uzlaştırmaya çalışıyor. Oysa ortada bir kavga yok ki, neyi uzlaştırıyorsunuz?!
Bu yıl da Türk-İş cafcaflı açıklamalar yapıyor ve sözüm ona doğruları savunmakla övünüp eleştirileri savuşturmaya çalışıyor. Örneğin asgari ücretin net 680 YTL olmasını ve vergiden muaf tutulmasını savunuyor. Ama açıkladığı hiçbir şeyi hiçbir zaman ısrarla savunmuyor ve temsiline soyunduğu sınıfı mücadeleye sevk etmek adına kılını bile kıpırdatmıyor. Sınıfın mücadelesinin düşük düzeyde seyrettiği bu dönemde aklınca “biz üstümüze düşeni yapıyoruz ama işçiler eyleme bile gelmiyor” diyerek zeytinyağı gibi üste çıkmayı amaçlıyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun bu yılki ilk toplantısından sonra Türk-İş’e bağlı bazı şubelerin de önerisiyle ülke genelinde “insanca yaşanacak asgari ücret” talebiyle imza kampanyası başlatıldı ve basın açıklaması kararı alındı. Toplanan imzalar basın açıklamasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na postalanacak. Sonra Asgari Ücret Tespit Komisyonu yine toplanacak ve işçi temsilcilerine gerek bile kalmadan 5 işveren, 5 hükümet yani 10 sermaye sınıfı temsilcisinin kararıyla 2007 yılı asgari ücreti sefalet ücreti olarak tespit edilecek. Kendisine utanmadan işçi temsilcisi diyenler, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yine iddialı sözlerle komisyon kararına şerh koyacak ve yine asgari ücret tespitinde kan emici patronların dediği olacak. Sonra hep beraber kameraların karşısında timsah gözyaşları dökecekler: “Daha fazlasını isterdik ama memleketin durumu elvermiyor!”
2005 yılı sonunda, komisyondaki “işçi” temsilcileri rapora şöyle bir şerh koymuşlardı: “İşçi kesimi temsilcileri olarak Komisyon çalışmalarında asgari ücretin; işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir düzeyde; belirlenen tutarın işçinin eline net geçecek biçimde; ulusal düzeyde, sanayi/tarım ve yaş, cinsiyet ayırımı yapılmadan; işçinin satın alma gücünün ileriye dönük olarak korunabilmesi için gerekli bir iyileştirmenin ayrıca ilave edilerek; adil gelir dağılımını sağlamaya yönelik olarak refahtan pay içerecek biçimde hesaplanması gereğini savunduk, savunmaya devam ediyoruz. Savunduğumuz bu görüşlerin büyük bir bölümü Komisyon çalışmalarında dikkate alınmamıştır. Bunun sonucu, belirlenen asgari ücret düzeyi yetersiz ve ülkenin bugünkü koşullarında «insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi» sağlamaktan uzak kalmıştır. Asgari ücretin belirlenmesi çalışmalarında Komisyon iradesi belirleyici olmamıştır. Bir başka ifadeyle, hükümet tarafından önceden belirlenmiş asgari ücret düzeyi ilan edilmiştir. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun işveren-hükümet kesimi temsilcilerinin oy çoğunluğuyla belirlenen asgari ücrete, gerek miktar ve gerek belirleme yöntemi açısından katılmadığımızdan, işçi kesimi olarak muhalif kalıyoruz.”
Bu şerhin ardından ise ortak bir basın açıklaması yapılmış ve Türk-İş temsilcisi hükümete serzenişte bulunup asgari ücretlileri “Allah yardımcıları olsun” diyerek Allaha emanet etmişti. Böylece, alınan karardan hiç de “mücadele” edecek kadar rahatsız olmadıklarını kanıtlamıştı. O günden bu yana bir yıldır asgari ücretle ilgili hiçbir çalışma yapılmadı.
Milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücretin tespiti süresince yaşananlar, sınıf uzlaşmacı sendikal anlayışa en güzel örnektir. Şundan eminiz ki sınıf mücadelesi yükselmeye başladığında ve işçiler alanlarda yumrukları sıkılı bir şekilde yerlerini aldıklarında, bu bürokratlar koltuklarına sarılacak ve onu kaybetmemek için sermaye sınıfıyla işbirliğini arttırarak hareketi bastırmak için çaba sarf edeceklerdir.
İşçiler kendilerini ilgilendiren böylesi yakıcı sorunlar karşısında sendika bürokratlarından, hükümetten ve patron temsilcilerinden medet ummak yerine mücadeleye atılmalıdır. İşyerlerinden başlayan ve yükselen militan bir sınıf mücadelesi örgütlenmeksizin asgari ücret tespitinde hiçbir zaman tablo değişmeyecektir. Asgari ücretle ilgili beklentiler, örgütlülük ve mücadeleyle bütünleşmeden asla hayata geçemeyecektir.
Kahrolsun sınıf uzlaşmacı sendikacılık! Yaşasın militan sınıf sendikacılığı!
link: Aslı Ceren, Sendika Bürokratları Asgari Ücretliyi Yine Allaha Emanet Edecek!, 15 Aralık 2006, https://en.marksist.net/node/1266
Komploculuk ve Komplolar
Mikro Kredi ve Makro Yalanlar