– “İsminiz?”
– “David. Polonya Yahudisiyim. 65 yaşındayım. Smalla'da bir manav dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum tel Aviv’de bir çiçek serasında çalışıyorlar...”
– “Sizi her gün burada, ağlama duvarında, dua ederken görüyorum.”
– “Evet, her sabah dükkânımı açmadan önce buraya gelir, dünya barışı ve ulusların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde yine gelir, bu kez yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum. Akşam da eve dönmeden önce yine uğrar; bu kez iyi ve dürüst insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günlerimin tamamını da burada geçiririm, aynı şeyler için dua ederek...”
– “Çok güzel. Ne kadardır sürüyor bu?”
– “İsrail kurulup da buraya göç ettiğimden bu yana. Yani 40 yıldan fazla oldu...”
– “40 yıldır burada dua ediyorsunuz... Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde? Nasıl hissediyorsunuz?”
Yaşlı Musevi; ümitsiz, bitkin ve üzgün bir ifadeyle duvara bakar ve kırgın bir ifadeyle cevap verir: “Bilmiyorum. Sanki, duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu var içimde!”
Din, bir kurtuluş olarak kabullenildiği sürece, öbür dünya vaatleriyle işçi sınıfını ve tüm ezilenleri sınıf mücadelesinden alıkoymaya devam edecek. Fakat dinin bir “kurtuluş kapısı” olarak görülmesinin sebebi kitlelere yoksulluk ve sefaleti reva gören kapitalizmdir. Örgütlü bir mücadelenin parçası olmayan insanlar kapitalizmin yarattığı tehlikeler altında kendilerini yapayalnız ve savunmasız hissederler. Bu nedenle, gücü her şeye muktedir olan bir tanrı inancıyla örgütsüz yanlarını doldurmaya çalışırlar ve burjuvazinin koyun sürüsüne dahil olurlar. Karl Marx’ın dediği gibi “din baskı altında ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir. Tıpkı ruhsuz bir durumun ruhu olduğu gibi. Din halkın afyonudur.”
Yoldaşlarım kurtuluş dualarda değil. Dünyayı bu ölümlerden kurtaracak olan tek yöntem işçi sınıfının Marksist örgütlenmesidir. Yarınları vaat eden bizleriz. Bugün üretim araçlarının özel mülkiyetini ve egemenliği elinde tutan burjuvazinin diktatörlüğü devam ediyor ve insanların içinde hâlâ hep iyi şeyler, güzel şeyler elde edilebileceği yanılgısı var. Bu kapitalist toplumu, bazılarının harika dediği bu sistemi yok etmek zorundayız. Ve bu ancak dünya işçi sınıfının devrimci örgütlenmesiyle mümkündür.
link: MT okuru bir öğrenci, Kurtuluş Dualarda Değil, 8 Ekim 2006, https://en.marksist.net/node/1017
TC’nin Ortadoğu Politikaları
Fındık Sorunu