Hoş geldin, işçi sınıfının uluslar arası birlik, mücadele günü. Hoş geldin, şanlı, umutlu, kızıl gün! Hoş geldin 1 Mayıs!
İşçi sınıfının tarihi şanlı mücadelelerle doludur. Şu an işçi sınıfı olarak sahip olduğumuz hakların hepsini, 8 Martlarda, 1 Mayıslarda, 15-16 Haziranlarda, kapitalist sınıfa karşı mücadele bayrağını yükseltmiş olan işçi kardeşlerimize borçluyuz. İşçi kardeşlerimizin canları uğruna kazandıkları bu haklara, işçi sınıfının birer üyesi olarak sahip çıkmazsak, burjuvazi gün be gün haklarımızı gasp ederek birer birer elimizden alacaktır, alıyor da.
1 Mayıs, umutlarımızın yeniden coştuğu, ruhumuzun devrimci derinliklerinin yeşerdiği, sınıfların ayrıştığı, netleştiği bir mücadele günüdür. İşçi sınıfının devrimci yönünü ortaya çıkaran, bir kez sınıf olarak doğrulduğunda neler kazanabileceğini ortaya koyan şanlı bir mücadele günüdür. Burjuva medya, mücadele tarihimize ne kadar dil uzatmış olsa da, işçi sınıfı olarak bize armağan edilmiş 1 Mayıslarımızın, 8 Martlarımızın enternasyonalist bir gün olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz, bilmeliyiz de. Enternasyonalist bir gün, çünkü işçi sınıfının vatanı yoktur. İşçi sınıfının vatanı bütün dünyadır. Bu yüzden işçi sınıfının kazanımları, dünya işçi sınıfının kazanımlarıdır. İşçi sınıfına bu kazanımlar altın tepside sunulmadı, yılların mücadele geleneğinin, deneyimlerinin gölgesinde canıyla, kızıl kanıyla kazandı.
Burjuva akademisyenlerin, 1 Mayıs’ın tarihi hakkında yapmış olduğu bilinç çarpıtmalarına karşı uyanık olmalıyız. Bu yüzden işçi olarak tarihimizi bütün yönleriyle bilmek, burjuvazinin neden olduğu akıl tutulmasına izin vermemek zorundayız. Bilincimizi, burjuva ideolojisinin fırlattığı kurşunlara karşı korumalı, işçi sınıfının bilimi olan devrimci Marksizm hamuruyla yoğrulup, kurşun geçirmez hale getirebilmeliyiz. İşçi sınıfına yutturulan bahar bayramı safsatasına karşı, 1 Mayıs’ları adına yakışır devrimci bir disiplinle kutlamak boynumuzun borcu olmalıdır. Kapitalist sistem, işçi sınıfının mücadele günlerini, yıllarını öz anlamından uzaklaştırma konusunda uzmanlaşmış durumda. Dünyaya egemen olan sınıf hangisiyse, tarihi de kendi çerçevesinde oluşturur.
Günümüzde de coşkuyla kutladığımız, umutla beklediğimiz, 1 Mayıslar, 8 Martlar, 15-16 Haziranlar, işçi sınıfının geleceğine, mücadele rotasına yön vermelidir. Kapitalist sistemin doğa ve insanlık üzerinde yapmış olduğu tahrifatlar rayından çıkmış durumda. İşçi sınıfına sunulanlar, açlık, işsizlik, umutsuzluk, güvensizlik, bilinç bulanıklığı, daha birçok fiziksel ve duygusal yıkıntılardır. Artık tüm bunlara dur deme zamanı geldi. Bunun için işçi sınıfının, sürekli olarak bilincini, küçük-burjuva ve burjuva bilinçten uzak tutması gerekir. İşçi sınıfının tarihine, kazanımlarına, devrimci ruhuna sahip çıkmak, bu devrimci öfkeyi kapitalist sisteme karşı gün be gün büyütmek; saldırıları doğru yöntem, doğru zaman ve doğru tarzda püskürtmek gerekir. Ancak bu şekilde kapitalist sisteme karşı devrimci mücadele anlamlıdır. İşçi sınıfının teorisinin ve devrimci pratiğinin yaşatıcısı büyük önder Lenin’in de dile getirdiği gibi “1 Mayıs, uluslararası işçi hareketinin tarihiyle, bu hareketin barış ve sosyalizmin idealiyle ilişkili bir dilekler ve umutlar bayramıdır.”
YAŞASIN, DÜNYA İŞÇİ SINIFININ MÜCADELE GÜNÜ!
YAŞASIN, ÖRGÜTLÜ 1 MAYIS MÜCADELEMİZ!
link: Bir MT okuru, Nice Mücadele Dolu 1 Mayıslara!, 25 Nisan 2006, https://en.marksist.net/node/999
Madrid Kitap Fuarı Düzenleme Komitesine
Diyarbakır Aynasında Liberalizmin Acizliği