Son bir ay içersindeki fabrika yangınlarından hepimizin haberi olmuştur. Bir ay içersinde biri Ümraniye’de bulunan çekyat fabrikasında, birisi İkitelli’de bir ambalaj fabrikasında ve diğeri Bursa’da bulunan bir tekstil fabrikasında olmak üzere üç fabrikada yangın çıktı. Çıkan yangında 13 işçi yanarak ya da dumandan zehirlenerek hayatlarını kaybettiler. Bu fabrikalarda çıkan yangınların hepsinin nedeni yetersiz güvenlik önlemleriydi.
Bunlardan Bursa’daki bir tekstil fabrikasında meydana gelen yangında patronların bizlere yaptıkları çirkefliklerin en barizi ortaya çıkıyordu. Fabrikada gece mesaiye kalan ve hayatlarını kaybeden 5 işçiden ikisi işe başladıkları 16 aydan bu yana sigortasız olarak çalışıyorlardı. Kapitalist sistemde geçimlerini sağlamak için sigortasız çalışmaya mecbur kalan iki kız, patron tarafından, öldükten sonra gazetede çıkan fotoğraflarından çekinerek sigorta yaptırıldılar. Burjuva yasası, sigortasız işçi çalıştıran patronlara iki asgari ücret ceza veriyordu. Burjuva patron bu cezadan kurtulmak için iki işçi kızın sigorta girişlerini 2 Aralık 2005 olarak yapıyor, yani yangından 29 gün önce. Ve böylece patron iki işçiyi bir aydır sigortalı göstererek, iki asgari ücret ceza ödemekten de kurtulmuş oluyor. Burjuvazinin yasaları ancak kendi çıkarları için düzenlenir ve burjuvalar en ufak bir olayda da işlerini bu yasaların kılıfına göre ayarlayıp zeytinyağı gibi su yüzüne çıkarlar.
Ayrıca burjuva medya yangın sırasında fabrikaya gelen patron için “işçiler tarafından çok sevilen patron” diye bahsederek, patronun fenalaştığını, aynı zamanda da fabrikanın zararının 10 Milyon YTL. olduğunu söylüyordu. Burada patronun işçilere değil de yanan milyonlarına, kül olan kârlarına fenalaştığı apaçık ortadaydı. Bizler ölmüşüz veya yaralanmışız patronlar için bir şey fark etmez. Eğer bizi düşünmüş olsalardı, bizi korunmasız, güvensiz fabrikalarda gece-gündüz dinlenmeden saatlerce mesaiye bırakarak çalıştırmazlardı. Oysaki SSK ve diğer sosyal haklar zaten sahip olmamız gereken en temel haklardır. Fakat burjuvazi, kârını azalttığı için bu haklarımızı gasp etmektedir.
Burjuvazi bizi yaşarken değil mezarlarımızda sigortalı yapar ancak! Onlar için biz, sadece onların sermayelerine sermaye katan, bu dünyada onların zevk ve sefa içinde yaşamalarını sağlayanlarız. Fakat diğer taraftan açlıkla, yoksullukla, ölümle karşı karşıya bırakılanlar da bizleriz. Onlar için fabrikalar kâr kapısı olurken, bizim için mezar kapısı olmaktadır. Burjuvazi bu dünyada bize yaşanılacak bir hayat bahşetmez. Bunu yaratacak olanlar yine bizleriz. Bunun için çalıştığımız işyerlerimizde örgütlü bir şekilde mücadele ederek, kapitalizmin bizi soktuğu amansız hayat koşullarından kurtuluşa giden yolu açmalıyız. Unutmamamız gerekir ki, biz çalışmazsak ne tren rayında gider, ne tohumlar yeşerir, ne de insanı yutan bir canavara benzeyen makineler çalışır. Bu gücümüzü kapitalizmin can çekişen çürümüş bedenine vurarak onu yok etmeliyiz.
link: MT okuru bir büro işçisi, Burjuvazi Bizi Ancak Mezarda Sigortalı Yapar!, 14 Şubat 2006, https://en.marksist.net/node/938
Modernleşen Despotizmin Sivilleşme Sancısı /5
İşçi Hareketinden: Şubat 2006