Dünyanın birçok ülkesinde işçilerin yaşamı yoksulluk, düşük ücretler ve artan pahalılık nedeniyle çekilmez hale geliyor. Geçinemeyen işçiler ücretlerini arttırmak için çeşitli grevler örgütlüyorlar. Avrupa’dan Asya’ya yükselen bu grev mücadelesini ezmek isteyen kapitalistler, baskı ve grev yasaklarını devreye sokarak protestoları durdurmaya çalışıyorlar. Asya-Pasifik bölgesinde en hızlı büyüyen ülkelerden Bangladeş’te 23 Ekimde başlayan tekstil grevinin etkileri tüm ülkeye, bölge ülkelerine ve hatta dünyaya yayılıyor. Dünyada hazır giyim üretimi en çok Çin, Hindistan, Kamboçya, Vietnam ve Bangladeş’te gerçekleşiyor. Güney Asya’da ortalama ücretlerin aylık 200 dolar olduğu işkolunda, en düşük ücret Bangladeş’te ödeniyor.
Bangladeş 1971’de kurulduğundan bu yana emekçiler askeri darbeler ve baskıcı rejimler altında yaşadı. Halkın çoğunluğu tarım ile uğraşıyor ve köylerde yaşıyor. Fakat kentlerde işçi sınıfının sayısal çoğunluğu artmaya devam ediyor. Ülkedeki nüfusun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Baskıcı yönetimler yüzünden sınıf örgütleri de toplumsal muhalefet de son derece zayıf durumda. İşçi sınıfının mücadele geleneği çok zorlu yollardan geçerek ilerliyor. İşçilerin gerçekleştirdiği eylem ve grevlere ordu ve polis mütemadiyen baskı uyguluyor. Polis şu anda yaşanan tekstil grevinin etkisini kırmak ve işçileri yıldırmak amacıyla da saldırılarını sürdürüyor, işçi mahallelerini abluka altına alıyor, grevci işçileri katletmekten geri durmuyor.
Bangladeş’te üç dönemdir iktidarda olan Şeyh Hasina koalisyon hükümeti ile IMF arasında, grevden hemen önce, 19 Ekimde yapılan görüşmede ülkenin ekonomik ve finans politikaları konuşulmuştu. IMF hükümete açtığı kredi paketi karşılığında “yapısal reformların” ilerletilmesini istiyor. Bu bağlamda IMF yetkilileri “ticareti genişletmek, daha fazla yabancı yatırımcı çekmek, yatırım ortamını iyileştirmek” gerektiğini belirterek özellikle “kadınların ekonomiye katılımının arttırılmasının büyümeyi sağlamak için çok önemli bir potansiyel” olduğunu vurguluyor. IMF yapısal reformlar adı altında daha sert kemer sıkma politikalarını dayatırken, kadın işçiler üzerinden gerçekleştirilen emek sömürüsünü de iyice arttırmak istiyor.
Bangladeş’teki grevin göbeğinde kadın tekstil işçileri var. Dünya piyasalarında en çok satış yapan tekstil devlerine üretim yapan işçilerin yarıdan fazlası kadın işçilerden oluşuyor. Tekstil işçilerinin aylık kazancı son üç yıldır 75 dolar civarında. Hükümet işçilerin grevdeki kararlılığını kıramayınca ücretleri 110 dolara çıkarmayı teklif etti. Fakat işçiler hükümetin önerisini reddederek, aylık ücretlerinin en az 208 dolar seviyesine çekilmesini talep ettiler, baskılara rağmen grevlerini sürdürerek kararlı olduklarını gösterdiler.
Küresel ekonomik kriz ve derinden derine ilerleyen Üçüncü Dünya Savaşının etkileri Asya-Pasifik bölgesinde kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Bangladeş’te enflasyon ve özellikle gıda fiyatları giderek artıyor. Ücretler artan enflasyon karşısında en temel ihtiyaçları bile karşılamaya yetmiyor. Ülkeyi yönetenler kamu bütçesini silahlanmaya, yandaşlarına, bu yandaşları daha da zengin edecek kârlı yatırım alanlarına harcıyor. Tüm ülkelerde kapitalist egemenler işçi sınıfının haklarını geriletmek, kazanımlarını ellerinden almak için aynı yol ve yöntemleri uyguluyor: Aşırı çalıştırma, düşük ücretler, grev yasakları, siyasi baskılar ve otoriterleşme!
4 milyon tekstil işçisinin dev tekellere üretim yaptığı Bangladeş, dünyanın en büyük ikinci hazır giyim ihracatçısı. 164 milyonluk ülkede yan sanayi ile birlikte 15 milyon işçi hazır giyim sektöründe çalışıyor. Çalışma saatleri günde ortalama 14-15 saati buluyor. IndustriAll Genel Sekreteri Atle Høie, “Şubat ayında Bangladeş’i ziyaret ettiğimde, 5 bin giyim fabrikasından ancak 40-50 kadarında sendika olduğunu öğrendim. Baskı, tehdit ve tescil sorunları nedeniyle, işgücünün yüzde 1’inden azı sendikalı” diyerek Bangladeş işçi sınıfının ne denli örgütsüz olduğunu dile getiriyor. Fabrikalarda çocuk işçilik, sendikasız çalıştırma yaygın ve iş güvenliği önlemleri uygulanmıyor. Şehirlerde yaşam maliyetinden şikâyet eden işçiler, ücretlerinin arttırılması için mücadelede kararlı olduklarını belirtiyorlar. Bangladeş hükümeti ve tekstil patronları Bangladeşli kadın tekstil işçilerini ucuz işgücü olarak pazarlamaktan çekinmiyor. Bangladeş hükümetinin hedefinde, tekstil sektöründeki dünya ikinciliğini birinciliğe taşımak var. Milletvekillerinin neredeyse üçte birinin konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında hisseleri var. Hükümet ve patronlar arasında işçilere karşı tam bir işbirliği var. Bunun için hükümet gözü kara bir biçimde işçilerin ücretlerini düşük tutuyor, sendikalaşma mücadelesini engelliyor.
Bangladeş’te hazır giyim sektöründe çalışan işçiler süresiz genel grev ilan ettiler. Başkent Dakka ve tekstil bölgesi Gazipur’da polis işçilerin yürüyüşüne saldırdı. 28 yaşındaki iki çocuk annesi konfeksiyon işçisi Anjuara Hatun, Gazipur’daki grevcilere ateş açan polis tarafından vurularak öldürüldü. 26 yaşındaki Rasel Hawlader yine polis tarafından yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldü. Bu işçilerin öldürülmesinin tek nedeni ücretlerin arttırılmasını istemek, çevredeki fabrikaları düzenledikleri yürüyüşe davet etmekti. Her seçim döneminde işçileri vaatlerle oyalayan hükümet, grevi bastırmak için polis ve orduyu devreye sokuyor. Sanayi bölgeleri ve işçi mahalleleri polis ablukasında tutuluyor. Tanklar ve polis panzerleri gösterileri yasaklamak için mevzilenmiş durumda. Tüm zorluklara ve baskılara rağmen grevdeki işçiler, ordunun uyguladığı şiddetin kendilerine geri adım attıramayacağını gösterdiler. Patronlar grevi kırmak için yeni bir taktik uygulayarak işçileri işbaşı yapmaya çağırdı. Ücretleri arttırma sözü veren patronlar işçilerin yaşadıkları ekonomik sıkışmışlıktan faydalanmayı umuyorlardı. Fakat işçilerin büyük çoğunluğu patronların rüşvetine kanmadı, geri adım atmadı ve grevde kararlı olduklarını gösterdi. 500 fabrika sahibi işçileri korkutmak amacıyla lokavt ilan etti. Fakat işçilerin kararlı olması nedeniyle iki hafta sonra bu karar geri alındı.
Bangladeş’te işçiler hükümetin ve sermayenin verdiği sözlere güvenmemekte, greve çıkarak mücadele etmekte son derece haklılar. 2013 yılında 3 bin tekstil işçisinin çalıştığı Rana Plaza çökmüş, binanın enkazında 1130 işçi hayatını kaybetmişti. Bu katliam işçiler arasında büyük öfkeye neden olmuştu. İşçiler hâlâ çökme tehlikesi olan işyerlerinde çalışıyor, çıkan yangınlarda, iş “kaza”larında hayatını kaybediyor. Hükümet, Rana Plaza’nın çökmesi sonrasında oluşan tepkiyi dindirmek için yeni bir yasa çıkararak binaları gözden geçirme sözü vermişti. Ancak verdiği sözü tutmadı. Suçlular cezalandırılmadan, işçileri koruyan yasalar çıkartılmadan verilen sözlerin bir anlamı olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Aradan geçen yıllarda patronların işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almaması, devletin denetlememesi nedeniyle işçiler ölmeye devam etti. Şeyh Hasina koalisyon hükümeti maliyetleri gerekçe gösteren patronlara, binalardaki eksiklikleri gidermeleri için sürekli ek süre tanıyor. Tekstil grevinin kırılmasında patronlara arka çıkan hükümet, on binden fazla işçi hakkında soruşturma açtığını duyurdu. Sermayeye bol bol zaman tanıyan hükümet, sıra işçilere geldiğinde binlerce işçiye soruşturma açmakta vakit kaybetmiyor. Fakat işçiler hakları için mücadele etmekten vazgeçmiyorlar. Dünyanın dört bir yanında kapitalist sömürü düzenine karşı öfke büyüyor. İşçiler sömürüye, emperyalist savaşa, patronların dayatmalarına boyun eğmeyi reddediyor. Bu durum dünya ve insanlık için umudun işçi sınıfında olduğunu bir kez daha gösteriyor.
link: Adil Aksu, Bangladeş’te Tekstil İşçilerinin Grevi Sürüyor, 28 Kasım 2023, https://en.marksist.net/node/8133
Rejimin Nafaka Tartıştırmaları!
Faşizm Arjantin’de de Mevzi Kazandı