2015 Temmuzunda, çoğu SGDF’li gençlerden oluşan yaklaşık 300 sosyalist, IŞİD çetelerinin ağır kuşatması altında harabeye dönen Kobanê’nin yeniden inşası için çeşitli kentlerden yola çıkmışlardı. Yürüttükleri kampanyalar sonucunda topladıkları kitapları, oyuncakları, gıda maddelerini Kobanê’nin çocuklarına ulaştırmak, bu kenti yeniden ayağa kaldırmaktı amaçları. Fakat “hiçbir düş yarım kalmayacak!” diye yola çıkan bu gençler, sınırın hemen öte yanındaki Kobanê’ye geçmeden önce 20 Temmuzda Suruç’taki Amara Kültür Merkezi önünde düzenledikleri basın açıklaması sırasında bombalı saldırıya uğradılar. Bu korkunç saldırıda 33’ü can verdi, 100’den fazlası yaralandı.
Bomba patladıktan hemen sonra devlet güçleri yaralılara yardım ulaştırılmasını sağlamak yerine bölgeye TOMA’ları yığdılar. Trafiğin kapanması nedeniyle ambulanslar gecikti. Yaralılar ve onlara yardım etmek isteyenlere tazyikli su ve biber gazı sıkıldı. Devletin bu refleksi, o zamandan bugüne adalet arayan kayıp yakınlarına karşı devam etti. Katliamın ardından ilk duruşmaya kadar soruşturma gizlilik kararıyla 18 ay sürdü. Soruşturma bittiğinde ise doğru düzgün delil toplanmadığı, kamera görüntülerinin silindiği ortaya çıktı. Bu arada sadece üç sanık hakkında dava açıldı ve bunlardan Yakup Şahin dışındakiler tutuksuz yargılandı. Yakup Şahin ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Bu süreçte, saldırıyı yapanların iki yıldır polisin fiziki ve teknik takibi altında olduğu ve neredeyse her adımlarının bilindiği de ortaya çıktı. Aynı yıl 10 Ekimde, Ankara’da sendikaların ve emek örgütlerinin düzenlediği barış mitingine yapılan ve 100’den fazla emekçinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının faili Yunus Emre Alagöz’ün Suruç bombacılarından Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi olduğu da tespit edildi. Fakat takip edilmelerine rağmen saldırganların engellenmesi için hiçbir çaba sarf edilmedi.
Tüm örtbas taktiklerine rağmen avukatlardan oluşan “Suruç İçin Adalet Platformu” ve “Suruç Aileleri İnisiyatifi”, yaralılar ve tanıklar adalet arayışını sürdürüyor. Suruç’un hesabı yalnızca mahkeme kapılarında değil sokaklarda, meydanlarda sorulmaya devam ediyor. Bu sene de katliamda yaşamını yitirenler pek çok kentte çeşitli eylemlerle anılıyor. Fakat basın açıklamaları, anma çağrıları ve eylemler yine polis saldırısıyla engellenmeye çalışılıyor. İstanbul’da Suruç anması için çağrı yapıp bildiri dağıtan bir grup üniversiteli genç de gözaltına alındı ve bunlardan 6’sı tutuklandı.
Suruç Davası avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, “Suruç İçin Adalet” mücadelesinin katliamın sekizinci yılında da tüm zorluklara rağmen sürdüğünü belirterek şöyle diyor:
“Bugüne kadar Suruç katliamında yakınlarını kaybeden ve Suruç katliamında yaralanan pek çok kişi gözaltına alındı, tutuklandı, haklarında çok sayıda dava açıldı. Yine Suruç davasını takip eden avukatlar da geride kalan sekiz yıl içerisinde gözaltına alındılar ve tutuklandılar. Dava avukatları farklı aralıklarla tutuklandı ve dosyanın savunma boyutu de hedef alındı. Son olarak mesleki faaliyetlerinden dolayı dosya avukatı Gülhan Kaya halen tutukludur. Bu tür baskılarla adalet mücadelesinin ve talebinin sona ermeyeceğinin de bilinmesini isteriz. İnsanlığa karşı işlenen bir suç olan Suruç Katliamı davası toplumsal anlamda adalet beklentisinin büyük olduğu bir dava. Tüm sorumluların tespit edilip yargı önünde hesap vermesini sağlayana kadar dosya ve ailelerin avukatları olarak mücadelemiz devam edecektir.”[*]
Katliamın zeminini hazırlayanlar, göz göre göre gelen katliamı engellemeyenler, katliam perdesini aralamak isteyenlere baskılarla, yasaklarla, gizlilik kararlarıyla engel olanlar bugün de mücadele bayrağını taşıyanlara, inatla hesap soranlara saldırarak Suruç katliamının esas faillerinin kim olduğunu gösteriyor. Suruç katliamının ve diğer katliamların hesabını sormanın, yeni katliamların yaşanmasına izin vermemenin yolu örgütlü mücadeleyi büyütmekten geçiyor.
link: Marksist Tutum, Barış Karanfilleri Suruç Katliamının 8. Yılında Anılıyorlar, 20 Temmuz 2023, https://en.marksist.net/node/8021
Gençlerin Sorunları Katmerlenerek Büyüyor
Filistin Sorunu Neden Çözülemiyor? /3