Türkiye’de rejim kendisini topluma onaylatmak ve daha gerici bir sürece geçiş yapmak için toplumun önüne sandık koydu. Her açıdan eşitsiz, adaletsiz ve hukuksuz geçen bu seçim sürecinde, muhalif kesimlere, her türlü hakaret, aşağılama, tehdit, şantaj doruğa çıkarıldı. Bir taraftan sonuna kadar devletin olanakları kullanıldı, diğer taraftan ise vakıflar, cemaatler, tarikatlar ve her türlü gerici kurum devreye sokuldu. Irkçı milliyetçi söylem eşliğinde toplum içinde yapay kutuplaşma yaratıldı. Siyasal ve sendikal anlamda örgütsüz olan işçi sınıfının önemli bir kesimi ne yazık ki gerçeklerden uzaklaştı, işçi sınıfına ve ezilen halklara düşman bu faşist rejimin arkasına yedeklendi. Şüphesiz bu olumsuzlukların içinde olumlu şeyler de var. Toplumun en az yarısı mevcut rejime hayır demiş, her türlü üstünlüğüne rağmen faşist rejim toplumun büyük bir bölümünü ikna edememiştir. İşte bu tablo daha önümüzde çok iş olduğunu bu rejimden kurtulmak isteyenlere bir kez daha gösteriyor.
Faşist rejimler toplumu alabildiğine yıldırmak, sindirmek, moral ve motivasyon olarak çökertmek ister ve tüm propaganda araçlarını bu çerçevede doz arttırarak kullanır. Aslında 28 Mayıs akşamı rejim güçlerinin kitleleri sokağa döküp gövde gösterisi yapmasına böyle bakmak gerekir. Sabah olduğunda kendi gerçekleriyle yüz yüze kalacak olan işçilerin bir bölümü de 28 Mayıs akşamı geç saatlere kadar faşist rejimin zafer sarhoşluğuna ortak oldu. “Biz kazandık” söylemi her ne kadar ön plana çıksa da ortada bir gerçek vardır, kaybeden yine işçi sınıfı olmuştur.
Nâzım sanki bugünü anlatıyor şiirinde: “yalanla besliyorlar sizi, hâlbuki açsınız, etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız”… Zaten faşist rejimin amacı da bu değil mi? Toplumu zapturapt altına almak, işçi sınıfını ağır çalışma koşullarına mahkûm etmek ve toplumu her anlamda örgütsüz kılarak sermayenin önünde dikensiz gül bahçeleri yaratmak... Bir tarafta korkunç bir zenginlik diğer tarafta alabildiğine yoksulluk ve çalışmaktan, boyun bükmekten başka bir şey düşünemeyen bir işçi sınıfı… Tüm çağlarda görülmüştür ki egemen sınıfın ezilen sınıfa verebileceği en önemli şeylerden biri yalandır ve egemen sınıfın en cömert olduğu nokta da burasıdır.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka herşey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Burjuvazi ve egemen rejiminin yarattığı tabloda ağır bir yoksullaşma, çürüme, her alanda vurgun ve talan, aydın, demokrat ve devrimcilere karşı karalama ve sindirme çabaları var. Tarih gerçek anlamda deneyimlerle doludur. Bu deneyimlerden çıkan sonuç ise tarihin hiçbir döneminde, hiçbir ülkede faşist rejimler seçimlerle ve kolayına gitmemiş, tersine toplumun bağrında derin yaralar açmıştır. Baharı karşılamak isteyenler yeni doğumlara ebelik ederek, örgütlü güçlerine dört elle sarılarak en gerici süreçleri bertaraf etmeyi başarmıştır ve yine öyle olacaktır. Bu rejimi def edecek, çocuklarımıza hak ettikleri bir geleceği miras bırakacak olanlar, örgütlü mücadeleye dört elle sarılanlar olacaktır. Gecenin en karanlık vaktinin aslında şafağa gebe olduğunu unutmayacağız. Tarih bilinci yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Adnan Yücel’in de dediği gibi:
Bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
link: İstanbul/Esenyurt’tan bir metal işçisi, Birliğimize Dört Elle Sarılalım!, 2 Haziran 2023, https://en.marksist.net/node/7987
Seçimin Ortaya Koyduğu Temel Gerçekler
Tayland’ın 14 Mayısı