Türkiye’de tek adam rejimi 14 Mayıs seçimleri öncesi kaybetme korkusu içerisinde. Toplumdaki değişim isteğinin farkında olan siyasi iktidar, tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da algı oyunlarını sürdürüyor. Deprem sonrasında kendisini aklamaya, sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışan çürümüş rejimin ilk müdahale ettiği kurumlardan birisi de üniversiteler oldu. Depremin hemen ardından, 11 Şubatta uzaktan eğitim kararı alan, dolayısıyla üniversiteleri kapatan YÖK, Nisan ayı başında ise isteyen öğrencilerin yüz yüze eğitim alabileceğini duyurdu. Peki, bu kararlarla gerçekte neyi amaçladılar?
Öncelikle uzaktan eğitim kararını depremden etkilenenlerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi bahanesiyle alan Erdoğan rejimi, yurtların sadece yüzde 18’ini insanlara açtı! Yurtlarda kalan öğrenciler ise apar topar çıkarıldılar. Çıkmayı reddedenlerin dolap kilitleri değiştirildi, eşyaları çöp poşetlerine konularak odaları zorla boşaltıldı!
Çevrimiçi eğitime yeterli hazırlık yapılmadan, hibrit (aynı anda hem yüz yüze hem de çevrimiçi) eğitime altyapı hazırlığı yapılmadan geçilmesiyle öğrenci ve eğitimciler büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Hibrit eğitimle verilen derslerde akademisyenler hem çevrimiçi hem de yüz yüze eğitimi aynı anda vermek zorundalar. Üniversite emekçilerinin her biri alınan yeni kararlarla ek iş yükü ve belirsiz çalışma şartlarına itiliyor. Öğrenciler ise zaten eşit sunulmayan, nitelikli olmayan eğitimden bu gibi kararlar sebebiyle daha da kopuyorlar.
Bizler üniversitede çalışan eğitim emekçileri olarak tek adam rejiminin her kararında olduğu gibi bu kararının altında da toplumsal muhalefeti bastırmak ve gerçeklerin üzerini örtmek olduğunu biliyoruz. Tıpkı statlardaki “Hükümet istifa” sloganlarını bastırmak için seyirci yasakları getirmeleri gibi, tıpkı ekonomik gerçekleri sekiz kelimelik bir çıkartma ile ortaya koyan Mahir Akkoyun’un gözaltına alınması gibi. Adres değişikliği için son bildirim tarihi olan 2 Nisandan tam da bir gün sonra 3 Nisanda üniversitelerin yüz yüze eğitim verebileceği duyuruluyor. Öğrenciler oy kullanacakları şehirlerden uzak bölgelerde olsunlar, seçim günü dersi, sınavı olan öğrenciler ikilemde kalsın, oy kullanamasın derdindeler. Depremin sonuçları üniversitelerde protestolara dönüşmesin diye üniversiteleri kapatanlar, şimdi de tepkili gençler oy kullanamasın diye üniversiteleri açıyorlar! İşte alınan kararların ardındaki gerçek tam da budur!
Toplum ve emek düşmanı bu siyasi iktidarın tüm çabaları nafiledir. Değişim isteğinin sandığa yansımasından korkan bu iktidarın korktuğu başına gelecektir. Depremden sonra tüm çıplaklığıyla ortaya serilen yağma ve enkaz düzenine karşı tepkiler dinmeyecek, fabrikalarda, sokaklarda, üniversitelerde sınıfsal öfke büyüyecektir. Üniversite emekçilerinin ve öğrenci gençliğin bir araya gelip politikleşmesini de, toplumun tüm kesimlerini saran değişim arzusunu da bastıramayacaklar! Bu yağma ve enkaz düzenini yerle bir edecek olan işte bu değişim arzusudur!
link: İstanbul’dan üniversite emekçileri, YÖK Kararlarının Altında Yatan Gerçekler, 19 Nisan 2023, https://en.marksist.net/node/7966
Geçmişin Kötülüklerinden Mayalanmış Bu Yağma Düzenine Artık Yeter!
Varşova Gettosu Ayaklanması