Günümüzde insanlık kapitalizmin sistem krizinin yakıcı etkilerini iliklerine kadar hissediyor. Milyonlarca insan açlıkla ve hastalıklarla boğuşuyor. Emperyalist savaşlar emekçilerin yaşadıkları yerleri yok ediyor, canlarını alıyor. Baskıcı rejimler altında insanlık nefes alamıyor. Barınma, beslenme gibi en temel haklar gasp ediliyor. Genç nesiller karanlık bir geleceğin eşiğinde duruyor. Sınıflar arasındaki derin çelişki sistemin tarihsel kriziyle birlikte devasa boyutlara ulaşıyor ve bir tarafta zenginlik dağları yükselirken diğer tarafta sefalet çukuru derinleşip genişliyor. Sermayenin kâr hırsı tüm canlılığın varlığını yavaş yavaş tüketiyor, havayı kirletiyor, ozon tabakasını deliyor, küresel ısınmayı arttırıyor. Dünyamızda bir ekolojik kriz yaşanıyor. Silahlanma yarışı, nükleer savaş tehditleriyle yürüyen Üçüncü Dünya Savaşı genişleyip şiddetleniyor. Göç krizi derinleşiyor. İnsanlık gözyaşı döküyor, kan kaybediyor.
Tüm bunları arka arkaya düşündüğümüzde gözümüzün önünde ne yazık ki bir kıyamet sahnesi beliriyor. Kapitalizm eliyle dünyanın sonunun gelmesi… Burjuva medyada “kıyamet” ya da “kıyamet sonrası” temalı filmler ve diziler son dönemlerde hayli fazla yer alıyor. İnsanların da ilgisini çekiyor doğrusu. Kıyamet temalı içeriklerin bu derece yaygınlaşması tesadüfi veya olağan bir durum değildir. Bilinçli bir şekilde kitleleri bu fikre alıştırmak, bilimsel veya mistik ögelerle destekleyerek hazin sonun “kader” olduğuna inandırmak istiyorlar. Dahası kitleleri pasifize etme amacı doğrultusunda kullandıkları bir araç olan bu gibi dev bütçeli filmlerden ve dizilerden muazzam kârlar kazanıyorlar.
Öte yandan kendileri için kurtuluş yolları da planlıyorlar. Dünyanın sonu gelirse mega zenginler ne yapacaklar? Nasıl kendilerini koruyacaklar? Çeşitli çözüm yollarını devreye sokmaya başladılar bile. Satın alınan özel adalar, izole ve korunaklı alanlar, en ilginci de süper lüks sığınaklar inşa eden şirketler gözümüze çarpıyor. Yeraltında inşa edilen bu tam donanımlı sığınaklarda yok yok! Modern odalar, bowling salonları, sinema salonları, kapalı yüzme havuzları, şarap mahzenleri… Hatta simülasyon tekniğiyle güneş alan bir bahçe bile yaratılıyor.
Lüks sığınaklar inşa eden Rising S Company, 8,3 milyon dolar değerindeki sığınakları müşterilerine sunuyor. Yani mega zenginler dünyanın sonu geldiğinde 150 milyon liradan fazla bir para vererek lüks yaşamlarından ödün vermeden hayatta kalma planları yapıyorlar. İnsanlık acılar içinde boğuşurken, yok olup giderken onlar lüks sığınaklarında bolluk içinde yaşamak istiyorlar. Bu, sermayenin hem acımasızlığının hem de sefahat düşkünlüğünün bir göstergesidir. Bu tablo aynı zamanda sefilcedir. Nedeni açık, mesela bir nükleer savaşı düşünelim. İnsanlık büyük bir trajedi yaşayacak, yüz milyonlar hayatını kaybedecek ve sen o “korunaklı” dört duvarın içinde şarap mı yudumlayacaksın? İklim krizinden kaynaklı milyarlar içecek su bulamadığı bir zamanı yaşarken, o dört duvarın içine koydurduğun televizyondan kült filmleri mi izleyecek, bowling salonunda oyun mu oynayacaksın?
Dünyanın yok olma tehlikesinin burjuvazinin diline bu denli dolanması tesadüf değildir. Kapitalizm derin bir tarihsel sistem krizinin içinde debelenip duruyor. Artık kendini yenileyecek, bir adım daha öteye taşıyacak dinamikleri yok ve dünyayı kıyamete sürüklüyor. Sistem durmaksızın çürüyor, çürüdükçe etrafına pis kokular saçıyor.
Verilen örneklerden yola çıkarak şunun farkına varmak mümkün: Egemenler sonlarının yaklaştığını biliyor ve bu sonu olabildiğince ötelemek için kurtuluş yolları arıyorlar, çünkü korkuyorlar! Bu korkuyla birlikte daha da saldırganlaşıyor, acımasızlaşıyorlar. Fakat bizler biliyoruz ki ne adacıklar ne de lüks sığınaklar burjuvaziyi kurtarmayacak. Artık kapitalizm miadını doldurmuştur ve yıkılıp gitmeye mahkûmdur. Bu bizlerin ve işçi sınıfının elindedir. Bizim tek seçeneğimiz devrimci mücadelemize sıkı sıkıya tutunmak ve sınıfımızın bu sefil ve çürümüş sistemi yıkacağı güne hazırlanmaktır.
link: İstanbul’dan MT okuru bir üniversite öğrencisi, Mega Zenginlerin Kıyamet Sığınakları, 8 Ekim 2022, https://en.marksist.net/node/7766
Gorbaçov’un Ölümünün Anımsattıkları
Yine Bir Soygun Müjdesi, Yine Seçim Hesapları