Başlığın ilk bölümündeki ifadeler Portekizli diktatör Salazar’a ait. Salazar’ın Portekiz’i 41 yıl boyunca 3F ile yönettiği söylenir: Futbol, fado, fiesta. Sömürücü düzenin efendileri, ezip sömürdükleri emekçilerin beynine bugün de ta beşikteyken sokarlar futbolu. Fado Portekizli balıkçıların denize açıldıktan sonra bir daha geri dönemedikleri zaman eşlerinin yaktığı ağıttır. Bizim burada madencinin fıtratında nasıl ölüm olduğu söyleniyorsa, orada da aynı şey denizciler için söylenmiştir egemenler tarafından. Fiestanın anlamı ise şenlik, bayram, yortu… Faşist diktatör Salazar’ın izin verdiği sınırlar içerisinde şenlik, bayram ve yortu kutlayabilirdi Portekizli yoksullar. Türkiye’de de bugün işçi sınıfının duygu birliği hedef alınarak konserler yasaklayan rejimin şefi, gerçekleştirdiği mitinglerde, açılışlarda, “inşallah, maşallah, biraz daha sabır” diyor ve kitlelerin gazını almaya çalışıyor. Diyeceğim o ki Salazar’ın 3F’si bugün de hüküm sürüyor.
Şimdi gelelim yazının başlığının ikinci kısmına... Geçtiğimiz günlerde AKP vekilliği de yapmış Ankaragücü Spor Kulübünün Başkanı Faruk Koca; “Marx’ın dediği gibi altyapı olmadan üstyapı tamamlanmaz” diye bir açıklama yaptı. Devamındaki ifadelerden, bacası tütmeyen fabrika MKE Ankaragücü’nün kasasına akçe akması için çeşitli çağrılar yaptığını anlıyoruz. Taraftarlar protesto gösterileri gerçekleştirirken “futbola siyaset karıştırmayın” diyenler, kendi çıkarları için bal gibi siyaset yaptıkları gibi Marx’ı da referans göstererek buna alet ediyorlar. Ne diyelim, bu kadar hinlik ancak burjuvazide olur!
Futbol kapitalizme dek özellikle askerler için spor, oyun ve sosyalleşme işlevi olarak rol oynamış. Futbolun bacası tütmeyen bir fabrika işlevi taşıması ise 1850’li yıllarda kapitalist sistemin beşiği olan İngiltere’de başlar. Egemenler hem buradan ciddi paralar kazanır hem de futbolla işçi sınıfını pasif bir seyirci ve birbirleriyle kör dövüşü içinde olan taraftarlar haline getirir. O tarihlerden bugüne dünyanın her yerine yayılan futbol bugün aynı işlevleri görür.
Yaşadığımız topraklarda elimize bir kamera ve mikrofon alsak ve ülkenin dört bir yanındaki yoksullara şimdilerde Türkiye’deki futbol takımlarını sorsak, belki de tamamını sayarlar. Hangi futbol takımının hangi yabancı futbolcuyu, kaç milyon dolara satın aldığını anlatan da çoktur. Ama aynı işçiler Marx’ı tanımazlar ya da yanlış tanırlar. İşçi sınıfının kurtuluş öğretisinin yani sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız ve gerçek anlamda özgür bir dünya demek olan sosyalizmin bilimsel temellerini Marx’ın attığını bilmezler. Marx’ın attığı temelin üzerine sapasağlam tuğlalar örülmeye devam edildi. Güneş gibi parlayan Marksizmin ışığı var ellerimizde. Bizlerin en önemli rolü örgütsüz işçi kardeşlerimizi de bize o çelik bakışıyla bakan Marx’la tanıştırmaktır. İşte o zaman örgütlü işçi sınıfının kapitalist düzeni yıkıp tarihin çöplüğüne atacağına hiç şüphemiz yok.
link: İzmir’den bir MT okuru, 3F: Futbol, Fado, Fiesta ve “Marx’ın Dediği Gibi!”, 1 Eylül 2022, https://en.marksist.net/node/7738
Birleşelim
Kapitalizm Emekçilerin Barış Özlemini Boğarak Soluk Alıyor