Burjuvazinin tüm dünyada saldırıları o boyutta ki, işçi sınıfının 200 yıllık mücadele tarihinin tüm kazanımları birer birer elinden alınıyor. Ekonomik kriz, yoksullaşma, açlık, işsizlik, yüz milyonları bulan göçmenler, ekolojik kriz ve aslında bu sorunlarla doğrudan bağlantılı olan 3. Dünya Savaşı, içinden geçtiğimiz dönemin kısa bir özeti. Egemenler Ukrayna’da alevlenen cepheyle beraber savaşın şiddetini arttırarak işçilerin, emekçilerin zihinlerine saldırıyor ve kitleleri savaşa hazırlıyor. Tıpkı 1. ve 2. Dünya Savaşlarında yaptıkları gibi. Savaş yoluyla kendi yarattıkları krizi aşmak istiyorlar ve kitleleri de bu savaşa ikna etmeye çalışıyorlar. Yalanlarına kanmayan, ikna olmayan, emperyalist savaşa karşı çıkan, demokratik ve ekonomik hakları için mücadele eden, bunun için örgütlenen işçiler olduğundaysa burjuva diktatörlüğün üzerindeki demokrasi şalı kalkıyor. Egemenler hak arayan işçilere sopa göstermekten geri durmuyor.
Artık insanlık için hiçbir olumlu gelecek vaat etmeyen kapitalist sistemin efendileri işçi sınıfının en ufak bir talebine dahi tahammül edemiyorlar. Bu da işçilerin siyasete ilgisini arttırıyor ama işçiler örgütsüz olduklarında yolları yine burjuvazinin oyunlarıyla kesiliyor. Fakat örgütlü olduklarında işin renginin değiştiğinin epeyce örneği var tarihimizde. Mesela bu sene 136. yıldönümünü kutlayacağımız şanlı 1 Mayıs’ımız. 8 saatlik işgünü talebi etrafında bir araya gelmiş işçilerin yıllar süren, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya yayılan mücadelesi kazanımla sonuçlanmakla kalmadı. Yıllar içinde tüm dünya işçileri tarafından sahiplenilen ve her yıl kutlanılan bir mücadele günü ortaya çıktı. 1 Mayıs geleneği bize işçi sınıfının tüm dünyada çıkarları ve talepleri ortak, enternasyonal bir sınıf olduğunu ve doğru örgütlenme ile başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını gösteriyor.
Bugün Yunanistan ve İtalya’da gördüğümüz üzere limanlarda gemilere silah yüklemeyi reddeden işçiler, emperyalistlerin savaşına ortak olmayacaklarını ilan ediyorlar. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun diğer emekçilerin ölümüne yol açacak, hayatlarını karartacak silahları yüklemeyi reddediyorlar. Hangi milletten olursa olsun, saçının, gözünün rengine, inancına bakmadan göçmen emekçilere kucaklarını açanlar yine emekçilerdir. İşte bu tutum 1 Mayıs ruhunun devamı, bir parçasıdır.
Dün 1 Mayıs alanlarında çakılan kıvılcımın bugün tüm dünyada kapitalist sistemi kökünden yıkacak bir yangına dönüştürülmesi için en uygun zamanlardan birindeyiz. Bize bu umudu veren tek başına nesnel koşulların olgunluğu değildir. Aynı zamanda işçi sınıfının enternasyonalist devrimci örgütünü yaratma çabasını büyütmemizdir. Ne mutlu ki dünya işçi sınıfının kutup yıldızı enternasyonalist mücadelenin içerisinde yeni bir dünyayı kuracağımıza olan inancımızı büyütüyoruz. Ne mutlu ki nice kutup yıldızları bu mücadelenin içinde ışıyor ve ışımaya devam edecek.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Enternasyonal Mücadelesi!
link: Ankara’dan MT okurları, Dünyaya Barış İşçilerle Gelecek, 20 Nisan 2022, https://en.marksist.net/node/7624
Dayanışma Ruhuyla 1 Mayıs Alanlarına!
Marksist Tutum Bizlere Güven ve Umut Aşılıyor