Bazı filmler yalnızca kurgu ve görsellikten ibaret değildir. Aynı zamanda toplumsal atmosferi, siyasi yapıyı, sınıfsal çatışmaları da yansıtırlar. İsrailli yönetmen Eran Riklis’in Limon Ağacı (Lemon Tree) filmi de onyıllardır devam eden İsrail-Filistin sorununu ele alarak bu filmler arasında yerini alıyor.
Limon Ağacı, İsrail ile Batı Şeria arasındaki “yeşil hat” denen sınır bölgesinde, babasından kendisine miras kalan limon bahçesini korumak için İsrail Savunma Bakanı ve İsrail devletine karşı mücadele vermek zorunda kalan Salma Zidane’nin öyküsünü anlatıyor. Filmde İsrail Savunma Bakanı, Salma Zidane’ye komşu oluyor. Salma Zidane’nin limon ağaçlarıyla dolu bahçesinden, bakanın evine bir “terör saldırısının” gerçekleşmesi ihtimaline karşı önlem almak gerekçesiyle bahçedeki tüm limon ağaçlarının kesilmesi isteniyor. “Cömert” İsrail devleti, ağaçların hepsine bir fiyat biçerek Salma Zidane’ye tazminat ödeyeceklerini bildiren bir mahkeme kararı da gönderiyor! Salma Zidane ise meselenin sadece ağaç olmadığını, tüm yaşamı, geçmişi, emekleri ve onca hatırası olduğunu, ağaçların da tıpkı insanlar gibi olduğunu söyleyerek mücadele etmeye karar veriyor.
Burada Salma karakteri, herhangi bir filmdeki herhangi bir kahraman gibi ön planda değil aslında. Salma Zidane, Filistin’in ta kendisi olarak çıkıyor karşımıza. İsrail Savunma Bakanı da İsrail devleti olarak tabii. Filistin, güçlü ve zalim İsrail devleti karşısında yalnız, çaresiz bir dul kadın olarak resmedilmiş filmde. Kuşkusuz bunun bir arka planı olduğu için bu böyledir. Çünkü Filistin sorunu olarak uzun yıllardır karşımıza çıkan her şey, tek başına Filistin’i ilgilendirmenin ötesindedir. Batılı emperyalist güçlerin ağızlarından salyalar akıttığı, İsrail devletinin her türlü zulmüne karşı kıllarını bile kıpırdatmadıkları Filistin, aynı zamanda Ortadoğu’nun da kanayan yarası durumunda hâlâ. Aradan geçen uzun yıllara rağmen, kendi topraklarında adeta azınlık durumuna düşürülmüş Filistin’in ezilen işçi ve emekçi halkı, çok bedel ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Bu yalnızca bir toprak paylaşımı ya da sınırların çizilmesi meselesi değildir. Aynı zamanda o topraklarda yaşayan halkların kaderinin de çizilmesi meselesidir. Ne yazık ki bu da açgözlü hayallerini gerçekleştirmek için halkları birbirine boğazlatan emperyalist güçlerin istekleri doğrultusunda şekillenmektedir.
Filistinli işçi ve emekçilerin asıl düşmanı İsrailli işçi ve emekçiler değil, İsrail burjuvazisi ve onunla hareket eden emperyalist güçlerdir elbette. Ama ne yazık ki, her iki ülke emekçileri de bunu değiştirecek örgütlülükten uzaktalar. Tablo her ne kadar karamsar görünse de yaşamın olduğu her yerde mutlaka umudun da var olacağına inanmalı insan. Filmin son sahneleri bunun iyi bir örneğini yansıtıyor. Bu filmde alışılmış Hollywood tarzı mutlak mutlu bir son yok. Salma’nın yürüttüğü mücadele uluslararası alanda destek görüyor ve sesini duyurabiliyor. İsrail devleti ise kararında değişikliğe gitmek zorunda kalıyor. Bahçesindeki budanmış limon ağaçlarına dokunan Salma, başını İsrail Savunma Bakanının evine çeviriyor. Metrelerce yükseklikte, betondan duvarlarla çevrilmiş ve gökyüzünün neredeyse görünmediği evde yalnız başına oturan Savunma Bakanının evine…
Kapitalist sistem yıkılıp gitmeden, yarattığı tahribatın yok olmasını bekleyemeyiz. Bunun için de kapitalist efendilerin yüzyıllardır söylediği yalanlara karşı gözümüzü, kulağımızı açmak zorundayız. Dünya halklarının birbirleriyle bir sorunu yoktur, olamaz da. Bunun anlaşılması da elbette ki zaman ve emek isteyen bir devrimci mücadele ile mümkündür. Sınıfının tarihini bilen, bu tarihten süzdüğü deneyimlerle pratik alanda yol kat eden, bunu da devrimci Marksizmin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak gerçekleştiren sınıf devrimcilerine çok iş düşüyor. Bu bilinçle hareket edenler bilir ki, kuracağımız sosyalist dünyada emekçi halkların kanlı göz yaşlarıyla çizilen sınırlara yer olmayacaktır.
link: Kocaeli/Gebze’den bir kadın metal işçisi, “Limon Ağacı”: Filistin Sorununda Çözümsüzlüğün Bir Yansıması, 11 Mart 2022, https://en.marksist.net/node/7593
Yoksulluk, Emekçi Kadınlar ve Mücadele
Durmak Yok, Talana Devam!