Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletine bağlı Petropolis kentinde 16 Şubatta meydana gelen heyelan ve sel felâketinde en az 171 kişi hayatını kaybetti, 120’den fazla kişinin ise kayıp olduğu belirtiliyor. Rio de Janeiro Valisinin yaklaşık 400 kişinin evsiz kaldığını açıkladığı felâkette, 1600’e yakın aile bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Sivil Savunma yetkililerince yapılan açıklamada da şiddetli yağışın oluşturduğu sel nedeniyle iki barajın patladığı ve bunun sonucunda tahmini olarak 62 bin 800 kişinin yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalabileceği söyleniyor. Evlerinden, yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda olan ve her gittikleri yerde bin bir türlü zorlukla karşılaşanlar her zaman olduğu gibi yine yoksullar. Şiddetli yağışlar nedeniyle Sao Paulo eyaletinde ve Brezilya’nın birçok yerinde sel ve toprak kaymaları meydana geldi ve ülkenin orta bölgesindeki tarım alanları olumsuz etkilendi. Petropolis yerel yönetimi 16 Şubatta şehirde 3 günlük yas ilan edildiğini duyurdu. Fakat aynı saatlerde evleri ve mahalleleri yok olan insanlar, yanlarında devlet yetkililerinden kimsenin olmadığını, yardıma gelenlerin yine kendileri gibi emekçiler olduğunu söylüyorlardı.
Dünyanın birçok yerinde yaşanan felâketler sonrası yetkililerin yaptığı kopyala yapıştır benzeri açıklamaları Brezilyalı yetkililer de yaptı. Petropolis Belediye Başkanı, durumun çok ciddi olduğunu, tüm olanakların seferber edildiğini söyledi. Bu sırada sel mağduru bölge halkı ise çok zor durumda olduklarını söylüyor ve yetkililerin şimdi değilse ne zaman yanlarında olacaklarını soruyordu. Yaşanan felâket sırasında Rusya’da ziyarette bulunan Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro da “belediye başkanına elimizden gelen her desteği vereceğimizi söyledik” dedi ve “Tanrı kurbanların ailelerine teselli versin” şeklinde bir tweet attı. Yaşanan felâketin asıl sorumlusu olanlar, bu felâketlere zemin hazırlayanlar onlar değillermiş gibi açıklamalarda bulunabiliyorlar.
Felâket sonrasında açıklama yapan meteorolog Estael Jias’ın “felâketler patlak verdiğinde kentlerin kontrolsüzce büyümesinin etkileri en sert şekilde yoksulları vuruyor” demesi, Rio de Janeiro Valisi Castro’nun ise “tarihi trajedi”nin, şehir planlaması ve konut altyapısındaki “açıklar” nedeniyle daha da kötüleştiğini söylemesi, şiddetli yağışların felâkete dönüşmesinin sorumlusunun egemenler olduğunun itirafıdır.
Bir taraftan kendi suçlarını itiraf eden Castro, diğer taraftan bölgenin 1932’den bu yana en şiddetli yağışa maruz kaldığını söyleyerek sorumluluğu doğaya yıkmayı da ihmal etmiyor. Brezilya devletinin çevre politikaları yaşanan felâketlerin en büyük nedeni olduğu halde devlet yetkililerince sorumlunun “doğa” olarak gösterilmesi tam bir ikiyüzlülüktür. Brezilya son üç aydır şiddetli yağmurlarla sarsılıyor. Bilim insanları iklim değişikliği nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini söylüyorlar. Petropolis, Rio de Janeiro’nun daha fakir bölgelerinden göç alan bir kent. Ormansızlaştırma nedeniyle yağışların etkilerine daha açık olan bölgede, bir de dağların içine doğru uzanan gelişigüzel yapılaşmayı eklediğimizde felâketin aslında sürpriz olmadığı, adeta davet edildiği görünüyor. Ocak 2011’de aynı bölgede yaşanan sel ve toprak kaymasında 900’den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Geçen 11 yıllık süre zarfında heyelan riskini azaltma planının ilerlememesi, hatta rafa kaldırılması yeni bir felâketi beraberinde getirdi.
Hatırlayacak olursak 2019 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında Brezilya’nın Amazon Ormanları yanmış, binlerce insan ve canlı aylarca felâketin ortasında kalmıştı. İktidara gelmeden önce ormanlar ve çevre hakkındaki fikirlerini çekinmeden paylaşan Bolsonaro, önceliğinin madencilik ve biyoyakıt tarlaları olacağını söylemişti. Amazon Ormanlarının korunmasının ülkesine ekonomik külfet getirdiğini ve ilerlemeye engel olduğunu da eklemekten çekinmemişti.
Son yıllarda yağışların alışılmışın dışında ve yoğun olmasının sebeplerinin başında yine kapitalist üretim biçiminin sebep olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliğinin olması sadece sorunun kaynağını değil çözümün de nereden geçtiğini anlatıyor. Kapitalistlerin kâr hırsı nedeniyle dünyamız felâketler alanına dönüştü. Bu yok edici hırs engellenmediği takdirde felâketler artarak devam edecek. Son olarak 18 Şubat akşamı Avrupa kıtası genelinde etkisini gösteren ve şiddetini giderek arttıran Eunice Kasırgası buna örnektir. “Gelişmiş” Avrupa’da kasırganın yıkıcılığına karşı bir önlem alınmadı ve binlerce insan bu durumdan etkilendi. Almanya’da Zeynep olarak adlandırılan kasırga nedeniyle en az 9, Hollanda’da da en az 4 kişi hayatını kaybetti. Şiddetli rüzgâr ve devrilen ağaçlar nedeniyle demir ve havayolu ulaşımlarında aksamalar meydana geldi. Elektrik şebekeleri ciddi derecede zarar gördü. Fransa’nın kuzeyinde 130 bin haneye elektrik verilemedi.
Dünyanın birçok yerinde çevre, iklim ve dünyanın geleceği üzerine zirveler, toplantı üstüne toplantılar yapılıyor. Yeri geldiğinde tüm dünya için evrensel olan ortak değerler ve kaynaklara vurgu yapılarak herkese sorumlulukları hatırlatılıyor, gözleri doların yeşilinden başkasına aşina olmayanların “vicdanlarına ve yardım severliklerine” çağrı yapılıyor. Aslında kapitalistlerin ve devlet yöneticilerinin açgözlülüğüne terk ediliyor insanlık ve doğa. Fakat emekçi sınıflar bu yaşananlar sonunda bedeller öderken, gerçeklerle de yüzleşmeye ve çözümün kimlerden beklenmeyeceğini görmeye başlıyorlar. Ekonomik krizler ve felâketler sonrasında yaşananlar emekçi sınıflara kapitalistlerin gerçek yüzünü ve dayanışmanın önemini gösteriyor.
link: Ankara’dan bir MT okuru , Brezilya’daki Sel Felâketinin Gösterdikleri, 27 Şubat 2022, https://en.marksist.net/node/7582
Ukrayna’da Emperyalist Savaşa Hayır!
Ukrayna’da Emperyalist Savaş ve Büyük Rus Şovenizmi