Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine uygulanan rejim baskısı ve polis şiddeti devam ediyor. Kayyum rektör Naci İnci’yi protesto etmek isteyen öğrencilerden ikisinin tutuklanmasıyla arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep eden 14 öğrenci de gözaltına alındı. Gözaltılar başlamadan önce Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü abluka altına alınarak öğrencilere gözdağı verilmek istendi. Tutuklamaları protesto eden ve haklı talepleri için direnen öğrencilerin mücadelesi gençlere örnek oluyor.
Boğaziçi’nde demokratik uygulamalardan uzak bir rektör ataması yapılmış ve rektörlük makamına hükümetin bir piyonu yerleştirilmişti. Hepimizin bildiği gibi Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri günlerce direnerek kayyum rektör Melih Bulu’nun görevden alınmasını sağlamışlardı. Yeni rektör ataması sürecinde ise akademisyenler tarafından yapılan güven oylamasında yüzde 95 ret oyu alan Naci İnci yeni rektör olarak Boğaziçi’ne tepeden indirildi. Rektör İnci’nin aynı yöntemlerle, hukuksuz bir şekilde göreve getirilmesi kuşkusuz tesadüf değildir. Akademisyenlerin ve öğrencilerin iradesinin tanınmaması, kayyum rektör uygulamasının hâlâ sürüyor oluşu hükümetin bilinçli politikasıdır. İlk piyon Melih Bulu tutunamamış, sıradaki piyon Naci İnci oyuna alınmıştır.
Rektör İnci’nin göreve atanmasıyla birlikte Boğaziçili öğrencilerin tepkileri gün geçtikçe yükselmeye başladı. Haksız disiplin suçlamalarıyla öğrencileri baskı altına almaya çalışan yeni rektörün kaderi de Melih Bulu’dan farklı olacağa benzemiyor. “Kayyum rektör istemiyoruz!” diyerek bu kez de yeni rektöre karşı direnen öğrencilerden 10’u gözaltına alınmıştı. 3 öğrenci serbest bırakılmış, 5 öğrenci adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış ve 2 öğrenci için de tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bu durum üzerine Boğaziçililer, arkadaşlarının tutuklanmasını protesto etmek için üniversitenin Güney Kapısında toplandı ve 14 kişi yine polis tarafından gözaltına alındı. Protesto sırasında görüntü almak isteyen gazeteciler de engellendi. Tıpkı Boğaziçi eylemlerinde olduğu gibi “Barınamıyoruz Hareketi”ne yönelik olarak da çeşitli kentlerde gözaltılar yapıldı, yapılıyor. Kısa süre önce üniversite öğrencileri ülkenin çeşitli kentlerinde ev kiralarının ve yurt ücretlerinin fahiş şekilde artmasını, devlet yurtlarının ise son derece yetersiz olmasını protesto etmeye başladılar. Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de eylem yapan öğrencilerden de 50’den fazlası gözaltına alındı.
Son günlerde üniversite gençliği üzerindeki rejim baskısı artıyor. Gerek üniversitelerini korumak isteyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri gerekse barınma sorunlarını dile getiren üniversiteliler, koşullar ne olursa olsun öfkelerini haykırmaktan geri durmuyorlar. Gün geçtikçe biriken öfke, hayatın her alanında karşılaşılan adaletsizliğe karşı büyüyor. Gençliğin bu direngenliği, toplumda yaprak kıpırdamasın isteyen rejimi öfkelendiriyor. Bu nedenle gençleri karalamaya, sindirmeye çalışıyorlar. Her seferinde biraz daha ileri giderek, tıpkı Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi “terörist” damgası vurup biz gençlere hapishaneleri gösteriyorlar. Fakat şu çok açıktır ki sindirmeye çalıştıkları gençlikte bir değişim arzusu var ve “terörist” diyerek bizi susturamazlar.
Biz gençler için artık bardak çoktan doldu ve taşmak üzere. Gerici hükümetin baskıları ve geleceksizlik her birimizde ayrı ayrı öfke uyandırıyor. Toplumun çeşitli kesimlerinde büyüyen tepki, ülkenin çeşitli kentlerinde artan işçi direnişleri ve öğrenci eylemleri şunu gösteriyor: Rejim tüm çabasına rağmen toplumu sindiremedi, sindiremiyor.
link: İstanbul’dan bir üniversite öğrencisi, Gençliğin Öfkesi Büyüyor!, 14 Ekim 2021, https://en.marksist.net/node/7484
SSCB’nin Yıkılışından Küba’da Kapitalist Restorasyona
Gençliğin Çıkış Yolu Var