Üniversitelerin yüz yüze eğitime başlamasıyla birlikte, daha önce karşılaştığımız çeşitli problemler katlanarak artmaya devam ediyor. Üniversiteye bu sene başlayacak ya da devam eden öğrenciler olarak ev ve yurt sorunuyla karşı karşıyayız. Dudak uçuklatacak fiyatlarla kiraya verilen evler ve özel yurtlar üniversite gençliğini çaresizliğe sürüklüyor. Özellikle büyük şehirlerde kalacak yer bulamayan öğrenciler sokaklarda, üniversite önlerinde ve parklarda yatmaya başladılar. KYK yurtlarının yetersizliğinden ve kira fiyatlarının aşırı yükselmesinden dolayı çok sayıda öğrenci okulu bırakma noktasına geldiğini ifade ediyor. Bunun sonucunda Türkiye’nin çeşitli kentlerinde öğrenci arkadaşlarımız “Barınamıyoruz” hareketini başlattılar ve tepkilerini dile getiriyorlar.
Öğrencilerin büyük bir kısmı KYK yurtlarına yerleşemeyip yedek sırasına alınıyor ve o sıra asla gelmiyor! KYK yurtları nicelik ve nitelik olarak yetersizliğiyle çıkıyor biz öğrencilerin karşısına. Şu anda ön lisans ve lisans düzeyinde örgün olarak öğrenim gören toplam 3 milyon 800 bin öğrenci bulunuyor. Fakat bu öğrencilerin sadece 700 bini KYK yurtlarında kalabiliyor. Yurtların hem niteliğini hem de niceliğini arttırmak varken siyasi iktidar bunu tercih etmiyor ve öğrencileri mağdur ediyor. Üstelik Isparta, Sivas gibi kentlerde fazla kapasiteli, ancak hiçbir zaman tam olarak dolmayan yurtlar bulunuyor. Yurdu yapan özel şirketler devletten, sanki yurdun tamamı doluymuş gibi öğrenci başına yatak parasını eksiksiz alıyorlar.
Siyasi iktidar yıllarca “kindar ve dindar” bir gençlik yaratma politikası izledi. Gençliğin sorunları umurunda bile olmadı. Her ile bir üniversite açıp gençlerin işsizlik duvarına çarpmasını birkaç yıl daha ötelerken, bu gençleri okudukları illerde tarikat ve cemaat yurtlarına mahkûm etti. Hesapta hem “kindar ve dindar” gençlik yaratacak hem de kamu kaynaklarını aktararak tarikat ve cemaatleri ihya edecekti. Rejim istediği “kindar ve dindar” gençliği yaratamasa da bina ve arazi tahsisiyle, bakım ve onarım masraflarını karşılayarak cemaat ve tarikat yurtlarının sayısını arttırdı. Buna karşılık KYK yurtlarında anlamlı bir artış olmadığı gibi yurtların niteliği de düştü.
KYK yurtlarında kalamayan yaklaşık 3 milyon öğrenci özel yurtlarda ya da tuttukları evlerde kalmak zorunda kalıyor. Kira fiyatlarında artış ise astronomik düzeyde! 1+1 olarak ilana verilen penceresiz, rutubetli evlerin fiyatı 1500 liradan başlıyor. Yaşanabilir bir yer olsun dersek bu fiyat iki veya üç katına kadar çıkıyor. Bu fiyatlar 650 lira olan KYK bursunun neredeyse 3-4 katı! Özel yurtların ise ev kiralarından farkı yok. Tek kişilik, 10 m² büyüklüğünde, içinde sadece bir yatağı bulunan odaların fiyatları yine 1500 liradan başlıyor. Kimi odalarda pencereyi bir kenara bıraktık havalandırma bile yok! Derinleşen ekonomik krizle birlikte emekçi kitlelerin alım gücü gittikçe düşüyor. Bizler emekçi sınıfın çocukları olarak krizi iliklerimize kadar hissediyoruz. Üç kuruş KYK kredisiyle ailelerimizden destek görmeden yaşayabilmemiz mümkün değilken bir de yatacak yer bulamaz hale düşüyoruz.
Gençlerin İstanbul başta olmak üzere çeşitli kentlerde seslerini duyurmak için başlattıkları “Barınamıyoruz” hareketine Erdoğan ve Gençlik ve Spor Bakanından yorum gecikmedi. “Abartılacak bir sorun yok” yorumunda bulunan Erdoğan şöyle devam etti: “Göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı. Ya elinize dilinize dursun ya. Şu anda 650 liraya çıktık. Nereden nereye geldik.” 2002 yılında bir öğrenci “45 liracık” burs ile yaklaşık 1,5 çeyrek altın alabiliyordu. Fakat 2021 yılında 650 lira olan bursla bir çeyrek altın bile alamıyor. Sadece bu karşılaştırmayla bile alım gücünün ne denli düştüğünün, krizin ne boyutlara ulaştığının farkında olmak mümkün.
Çocuk kandırmaya çalıştıklarını düşünenlerin söylemleri bununla da bitmiyor. Gençlik ve Spor Bakanı, “Algıyla milletimizi kandırmaya çalışıyorlar. Biz öğrencilerimizin her zaman yanındayız” diyerek tüm bu sorunların dile getirilmesini iftira ve yalan olarak niteledi. Tıpkı Boğaziçi eylemlerinde olduğu gibi bu haklı çığlığa da tahammül edemeyen rejim, gençleri “öğrenci olmayıp, gösteri yapanlar” olarak adlandırıyor. Erdoğan, “barınamıyoruz” diyerek parklarda sabahlayan öğrencileri, “bunlar sözde öğrenci, bunlar Gezi Parkının bir başka versiyonu” diyerek hedef gösteriyor. Emri alan polis öğrencilere saldırıyor, kelepçeleyip gözaltına alıyor. Polis saldırılarıyla gençler yıldırılmaya, korkutulmaya çalışılıyor. “Yatacak yerim yok!” diyen gence nezarethane gösteriliyor!
“Barınamıyoruz” hareketi devam ediyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli’de başlayan hareket Afyon, Antalya ve Gaziantep gibi kentlere de yayılmış durumda. Gençler sosyal medya üzerinden taleplerini ifade ediyor, aynı zamanda farklı şehirlerden birbirlerine dayanışma mesajları da gönderiyorlar. Sosyal medya hesaplarından öğrencilere destek yorumları geliyor. Biz Marksist Tutumcu gençler olarak tüm bu sorunların kaynağını biliyoruz. Bizleri, evsiz ve yurtsuz bırakan, KYK tefeciliği yapan, baskılarla ve gelecek kaygısıyla intiharlara sürükleyen, geleceğimizi ve umutlarımızı çalan bu rejim ve bu sömürü düzenidir. Geleceğimizi, dünyamızı, doğayı, insanlığın tüm kaynaklarını sömüren yine bu düzendir. Biz gençler için çözüm aslında çok açıktır. Gerçek durumun farkında olmalı ve bunun için kendi sınıfımızın saflarında birlik ve dayanışma içinde mücadele vermeliyiz.
link: İstanbul’dan Marksist Tutumcu öğrenciler , Kapitalizmde Barınamıyoruz!, 28 Eylül 2021, https://en.marksist.net/node/7470
HDP’den “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı” Deklarasyonu
Bir Umut Türküsü Çal