Güney Afrika’da yıllardır ezilen, yoğun sömürü altında yaşamaya çalışan siyah emekçilerin içinde bulunduğu şartlara isyanını gösteren çarpıcı bir video yakın zamanda yayıldı. Tarım işçileri, ücretlerini ödemeyen beyaz patronların elinden kırbaçları kapıyor ve onları kırbaçlıyor! Hayli sembolik bir anlamı olan bu video yalnızca bir kırbacın zulmedenin elinden alınarak ona karşı kullanılmasının değil, ezilenin, hor görülenin, ırkçı ayrımcılıklara maruz kalanın yıllarca biriken öfkesinin taşmasının da sembolüdür.
Güney Afrika’da onyıllardır süren ve şiddeti gittikçe artan yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve baskılar siyah emekçiler başta olmak üzere işçi sınıfını derinden sarsıyor. Kıtanın en sanayileşmiş ülkesinde 2020’nin son çeyreğinde resmi rakamlara göre yüzde 32,5 olan işsizlik bu yılın ilk çeyreğinde daha da arttı. Koronavirüs pandemisi boyunca uyguladığı politikalarla patronların işçi düşmanı uygulamalarına göz yuman, on binlerce emekçinin işini kaybetmesinin önünü açan hükümet, yoksul kitleleri korumaya yönelik yeterli hiçbir önlem almadı. Artan gıda fiyatları, düşük ücretler ve işsizlik sarmalıyla kuşatılan milyonlar açlıkla yüz yüze gelmiş durumda. Nüfusu 60 milyona dayanan ülkede 12 milyon insan açlıkla karşı karşıya. Bırakalım sağlıklı beslenmeyi, temel gıda ürünlerine bile ulaşmakta zorluk çeken yoksul milyonlar aynı zamanda resmi rakamlara göre 70 bine yakın insanın hayatını kaybettiği salgından da haliyle en çok etkilenen toplumsal kesim konumundalar. Yitirilen binlerce canın yanı sıra kısıtlama bahanesiyle kesilen cezalar ve uygulanan işçi düşmanı diğer politikalarla da emekçi kitleler iyice nefessiz bırakıldı.
Ülkedeki yoksul siyah emekçilerin yaşadıklarını anlamak için bugüne bakmamız yeterli olmayabilir. Güney Afrika’da resmi olarak 1948-1994 yılları arasında uygulanan ancak etkileri çok daha geniş bir zamana yayılan apartheid rejimi hüküm sürmüştür. Bugün geçmişten izler taşır; bugünün Güney Afrika’sı da o günlerden izler taşımaktadır.
Irkçı Ulusal Parti hükümeti tarafından uygulanan ve Afrikanca “ayrılık” anlamına gelen apartheid ülkede beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğunu savunan ve bu yönde politikaların geliştirildiği bir rejimdi. Çalıştıkları işyerleri ve yaptıkları işler, aldıkları ücretler, okudukları okullar, bindikleri otobüsler, yürüdükleri merdivenler ve hatta yedikleri ekmekler… Ülkede beyaz azınlık ile siyah çoğunluk adeta bambaşka hayatlar yaşıyordu. Sistematik bir biçimde maruz kaldıkları ırkçılık siyah emekçileri hayatın her alanında ikinci sınıf statüsüne itiyordu. Korkunç bir baskıya maruz kalan siyahlar, apartheid rejiminin kolluk güçleri tarafından kadın, yaşlı, çocuk ayrımı gözetmeksizin sokak ortasında feci biçimde dövülüyor, kaçırılıyor, tecavüz ediliyor, işkencelerden geçiriliyor, infaz ediliyorlardı.
Siyah emekçiler baskılara karşı Nelson Mandela’nın da önderlik ettiği Afrika Ulusal Kongresi (ANC) çatısı altında uzun ve çetin bir kurtuluş mücadelesi yürüttüler. Irkçı rejim komünistlik bahanesiyle ANC dâhil çeşitli mücadele örgütlerini kapattı. Hapislerin, sürgünlerin ve kırbaç dâhil türlü işkence yöntemlerinin isyan eden kitleleri bastırmak için kullanıldığı bir dönem siyahların mücadelesiyle kapandı. Siyahların ilk kez beyazlarla eşit haklara sahip olarak oy kullandıkları 1994 yılı, Güney Afrika Komünist Partisi (SACP) ve Güney Afrika Sendikalar Kongresinin (COSATU) de desteklediği Mandela önderliğindeki ANC hükümetinin başlangıcı, apartheid rejiminin ise sonu olacaktı.
Bankaların, altın madenlerinin ve toprakların devletleştirilmesi, topraksız köylülere toprak dağıtılması, siyah halka serbest ikamet ve dolaşım hakkı, ırk ve milliyet ayrımı olmaksızın parasız ve zorunlu eğitim, asgari ücret belirlenmesi ve çalışma saatlerinin kısaltılması… ANC, burjuvaziyi son derece rahatsız eden bu gibi söylemlerle işbaşına geldi, ulusal sorun çözüldü. Fakat “Mandela ve ANC-SACP, zayıflayıp çökmeye yüz tutmuş burjuva iktidarı işçi ve emekçi sınıfların son bir yumruğuyla yıkmaya yönelmek yerine, ulusal ve uluslararası burjuvaziyle pazarlık masasına oturmayı tercih etmişti. Sonuçta da kapitalist sistemin işleyişine dokunmama sözü verilerek bir anlaşmaya varılmıştı.”[1]
Irkçı bir rejime son vererek ileriye dönük bir adım atılan Güney Afrika’da apartheid rejimi altında kara derililerin kırbaçlanması bitti. Fakat kapitalist işleyişin sürmesi neticesinde Mandela sonrası dönemde işçi ve emekçi kitlelerin sömürülmesi devam etti. “… ulusal sorunun çözülme yoluna girmesiyle birlikte bir siyah burjuvazi de oluşmaya başladı ve bunlar, ırkçı rejimin egemenleri olan beyazlarla uzlaşarak Güney Afrika’yı sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmeye giriştiler. Öyle ki, ırkçı rejimin cesaret edemediği ekonomi politikalarını bile arkalarındaki muazzam kitle desteğinden aldıkları güvenle birer birer hayata geçirdiler.”[2] Böylece siyah emekçiler yıllar geçtikçe artan bir yoksulluğa, işsizliğe ve geleceksizliğe itildiler.
Ülkedeki sömürü çarklarının gittikçe acımasızlaştığı günümüzde işçiler, dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi meydanlara çıkıyorlar. İşyerlerinde ve meydanlarda, artan baskılara karşı mücadele ediyorlar. Güney Afrika’dan yansıyan görüntü, tüm dünyadaki emekçilerin bağrında mayalanan öfkenin işaretidir. İşte videoda kamçıya uzatılan el, bey oğlu beyleri o alandan kaçıran işçinin refleksi; hem kıtanın, hem de ülkenin tüm zenginliğini yaratan işçi sınıfının öfkesinin yansımasıdır. Birikmiş yoksulluğun, artan sınıfsal ayrımcılığın bir sonucudur.
Bir avuç ezen ve milyarlarca ezilen arasında büyük bir mücadelenin hüküm sürdüğü, derin bir ayrımcılığı bağrında taşıyan kapitalizm de bir tür apartheid rejimidir. Güney Afrikalı yoksul milyonlar, nasıl geçmişte apartheid rejimini yıktılarsa, tüm dünyadan ve tüm renklerden sınıf kardeşleriyle birlikte bugün de insanlığın başındaki apartheid rejimini, kapitalizmi yıkacaklar. Kırbaçların olmadığı sınıfsız, sınırsız bir dünya, insanca yaşanacak bir dünya yaratacaklar.
[1] İlkay Meriç, Mandela ve Güney Afrikalı Emekçilerin Mücadelesi, marksist.com
[2] Kerem Dağlı, Güney Afrika: Marikana Katliamının Gösterdiği Gerçekler, marksist.com
link: İstanbul’dan bir MT okuru, Güney Afrika: Sınıfsal “Apartheid” Sistemi de Yıkılacak Elbet!, 10 Ağustos 2021, https://en.marksist.net/node/7427
Orman Yangınlarının Aynasında Rejimin Politikaları
“Yerli ve Milli” Yasaklar ve “Tırşikçi” Kapitalistler