Geçenlerde twitter denen sosyal medya platformunda Yeliz Koray adındaki gazetecinin yaptığı bir flood yani akış dikkatimi çekti. Bu akışta farklı ülkelerden verilen örneklerle birtakım diktatörlerin artık iktidarda kalamayacaklarını anladıklarında ülkelerinden nasıl kaçtıkları yer alıyordu.
Mesela Filipinler’in devrik diktatörü Marcos (kendisi hileli seçimlerle iktidarda 21 yıl kalmış, rakiplerini siyasi cinayetlerle öldürtmüş birisi), girdiği son seçimde artık her şeyin bittiğini anlayınca eşi ve çocuklarıyla birlikte ve tabii yanında 22 sandık dolusu parayla Hawaii’ye kaçıyor. Kongo’nun tek adamı Mobutu da iktidarı kaybedince sandıklar dolusu elmas ve 40 milyon dolar nakit parayla Güney Afrika’ya kaçıyor. Haiti’nin eli kanlı diktatörü Duvalier kaçarken Merkez Bankasından 33 milyon doları yurtdışı hesaplarına transfer ediyor, hatta garanti olsun diye bir o kadarını da farklı bir kanaldan ABD’ye uçuruyor.
Nijerya’nın sabık diktatörü Abacha, aniden kalp krizinden ölünce bu paraları uçurma işini organize etmek eşine kalıyor. Ama belli ki bu hanımefendi pek antrenmanlı olmadığından, 35 bavul dolusu parayla kaçmaya çalışırken yakalanıyor. Ancak yine de önceden 321 milyon doları İsviçre’ye uçurmayı beceriyor. Malûm olduğu üzere sonu pek hazin biten Kaddafi’nin ise paralarını ve mücevherlerini bir yere gömdüğü iddia ediliyor. Henüz yeri bulunamamış. Ama her ihtimale karşı önceden Güney Afrika’nın eski devlet başkanlarından Zuma’nın mahzenine 30 milyon doları zulalamış. Saddam’ın oğlu Kusay ise ABD’nin saldırısı başlamadan hemen önce Merkez Bankasından 1 milyar doları tam iki saatte kamyonlara yüklüyor ve Suriye’ye gönderiyor ama kendisi kaçamayıp öldürülüyor. Şanssız diktatörlerden biri de Panama’nın Noriega’sı imiş. Milyon dolarları evindeki bir dolapta saklayan Noriega’nın paracıkları da ABD işgalinde ele geçirilmiş.
Anlayacağınız dostlar, bu hiç yenilmeyecekmiş, yıkılmayacakmış gibi görünen diktatörler, Allahtan bizde böylesi yok (!), işin sonuna geldiklerini anlayınca pılıyı pırtıyı toplayıp kaçıyorlar ama işte bunların pılı pırtısı dediğimiz de milyon, milyar dolarlar oluyor… Benim bu örneklerden çıkardığım ilk ders şu oldu: Diktatörlüğe soyunuyorsan her şeye hazırlıklı olacaksın! Ölümlü kalımlı dünya. Öyle diktatörlüğüne, gücüne fazla güvenmeyip birkaç kuruşu (artık milyon mu milyar dolar mı olur orasını bilemem, itikadına bağlı) vakit varken uygun yerlere mesela aranın iyi olduğu bir başka diktatör dostunun mahzenine veya ne bileyim İsviçre’de bir bankaya yahut off shore hesaplara filan nakledeceksin.
Ne olur ne olmaz, düşmez kalkmaz bir Allah! Belli mi olur bir bakarsın bu koyun dediğin, çobanlık yapmaya kalktığın halk birden uyanıverir (maazallah), örgütlenir, sokaklara dökülür, hatta pek sevdiğin o sinik muhalefeti de aşıp sen daha uçuvermeden seni alaşağı edip paraları filan da alıverir elinden. Ne olacak o zaman? Onca yılın emeği boşa mı gidecek? Düşünsene yıllarca uğraşmışsın didinmişsin, oradan buradan türlü yolsuzluklarla paraları iç etmişsin, yetmemiş onun bunun malına çökmüşsün, okkanın altına gitmemek için başkalarına da pay vermek zorunda kalmışsın, kara para kirli para dememiş aklamışsın, zimmetine mal mülk geçirmişsin, vatan-millet-Sakarya edebiyatıyla uyutup halkı soyup soğana çevirmişsin vs vs. Kolay mı bu devirde bunları başarmak? Değil, hem de hiç değil. İşte o yüzden diktatörlüğe, tek adamlığa soyunduysan her türlü tedbirini alacaksın. Yoksa günün birinde yenilirsin, hesap sorarlar!
Anadan doğunca kürkün var mıydı
Uryan gelmedin mi börkün var mıydı
Torba torba mecidiyen var mıydı
Tükenmez parayı sana kim verdi?
Dinle Ruhsatî’yi ne deyem sana
Sana bir öğüttür sanma ki çene
Çalışmayla verse verirdi bana
Bu köşkü sarayı sana kim verdi?
link: İstanbul’dan bir MT okuru, Diktatörsen Hazırlıklı Olacaksın Arkadaş!, 16 Temmuz 2021, https://en.marksist.net/node/7405
“Hayırsever” Değil Yağmacı Soyu!
Dünya Kupası: Katar’ın Prestiji Kaç Tabuta Sığar?