Çeşitli ülkelerin emekçileri İsrail’in Filistin halkına uyguladığı devlet terörünü kınadı, yürüyüşler ve mitingler düzenledi. Türkiye’de sendikalar, emek örgütleri ve emekçiler yaptıkları basın açıklamalarıyla bu terörü defalarca lanetledi. Ülkeyi yönetenler de kürsülerde, paylaşım sitelerinde ve medyada sözde üzüntülerini, öfkelerini dile getirdiler. Dışişleri Bakanlığı, İsrail silahlı güçlerinin Mescid-i Aksa’da ibadet eden Filistinlilere yönelik gerçekleştirdiği saldırıları şiddetle kınadı. İsrail markalı ürünler teşhir edilerek, boykot çağrısı yapıldı. Ama ülkeyi yönetenlerin bu üzüntüsü her zaman olduğu gibi yine lafta kaldı.
Döktüklerinin timsah gözyaşı olduğuna ve ne kadar samimiyetsiz olduklarına birkaç örnek verelim. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisinin açıkladığı listede İsrail’le yapılan ihracat, bu yılın Nisan ayında geçen yılın Nisan ayına göre %109 artmış. Devletin ve patronların kasasına toplam 18,8 milyar dolar girmiş. Tüm zamanların en yüksek cirolu ve kazançlı ayı olmuş! Sadece çelik sektöründe, Ocakta 1 milyar 55 milyon dolar, Şubatta 1 milyar 211 milyon dolar, Martta 1 milyar 543 milyon dolar ve Nisanda 1 milyar 658 milyon dolarlık ihracat yapılmış ve geçen yılın ilk 4 ayında yakalanan 4 milyar 10 milyon dolarlık ihracat seviyesi çoktan aşılmış. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36,3 artışla 5 milyar 466 milyon dolar olmuş. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılında Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi 6,2 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. İki ülke arasında bir yandan ticaret hacmi, bir yandan da karşılıklı doğrudan yatırımlar artıyor.
Geçtiğimiz yıllarda yaşanan Mavi Marmara krizi 10 kişinin ölümü, 60 kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştı. Gemi yola çıkmadan AKP’li vekillerin de bu yolculukta olacağı gündeme gelmiş, yapılacak insani yardıma Cumhurbaşkanı tam destek vermişti. İsrail’le yapılan anlaşmadan sonra Cumhurbaşkanı çark etmiş, gelen tepkiler üzerine “Türkiye’den böyle bir yardım götürmek için o gün bana mı sordunuz?” diye cevap vermişti. Mavi Marmara saldırısının ardından siyasi ilişkilerin asgari seviyeye indirildiği 2011 yılında, bir önceki yıla göre Türkiye’nin İsrail’den ithalatı %51’lik artışla 2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, dış ticaret hacmi ise 4,5 milyar dolar civarında seyretmişti.
Meşhur “one minute” çıkışını hatırlayalım. Ülkede savaş kahramanı olarak karşılanmıştı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Davos’tan döndükten sonra Türkiye’de İsrail mallarının ve şirketlerinin boykot edilmesi çağrıları yoğun destek bulmuştu. Fakat Bakan Hüseyin Çelik 13 Şubat 2009’da okullara yeni bir genelge göndererek Türkiye’nin bir ekonomik kriz içinde olduğunu ve yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyduğunu belirterek İsrail mallarının boykot edilmemesini istemişti. Hava savunma, tıp, elektronik, elektrik, çimento, tekstil gibi sektörleri içeren onlarca anlaşma var. İki ülke arasında bir yandan ticaret hacmi, bir yandan da karşılıklı doğrudan yatırımlar artıyor. Türkiye ile İsrail arasında son 10 yılda yaşanan siyasi ve diplomatik krizlere rağmen sorunlar iki ülke arasındaki ticarete yansımıyor! Görünen köy kılavuz istemez, patronlar, egemenler kasalarını doldurmaktan başka bir şeyi dert etmiyorlar.
Kardeşler, ezilen tüm halklar gibi Filistin halkının da topraklarına kavuşup özgürce yaşaması, işçi sınıfının yürüteceği uluslararası mücadele ile gerçekleşecektir. Ortadoğu’da yürüyen emperyalist savaş ve akan kan, ancak sınıf mücadelesi ile durdurulabilir. İtalyan liman işçileri, İsrail’e gidecek silah gemisinin yüklemesini yapmayı reddetti. İşçilerin örgütlü olduğu sendika, Filistin’de İsrail’in yürüttüğü katliama ortak olmayacaklarını açıkladı. İtalya’daki liman işçilerinin bu tutumu, neden mücadelenin uluslararası olması gerektiğine güzel bir örnek. Bugün o silahları üreten de işçiler, bunları taşıyan da işçiler. Savaş tellallarının pis siyasetlerine ortak olmayalım. Onların ellerindeki kan kardeşlerimizin kanı! Bu kanı emekçi ellerimize bulaştırmayalım. Mücadelemizi ortaklaştıralım, suni düşmanlıklara, önyargılara kapılmayalım. Dünyanın ve insanlığın kurtuluşu bizim ellerimizde.
TÜM EZİLEN HALKLARA ÖZGÜRLÜK!
link: Esenyurt’tan bir emekçi, Siyasi Kriz Bahane, Ticaret Şahane, 3 Haziran 2021, https://en.marksist.net/node/7370
Pandemi, Bir Avuç Hışır ve Yoksul Milyarlar
Kolombiyalı Emekçiler: “Artık Kaybedecek Bir Şeyimiz Yok!”