Kızıl gezegen Mars’tan yeni haberler var. NASA’nın Mars’ı incelemek üzere fırlattığı keşif aracı Perseverance (Azim), 18 Şubatta yumuşak iniş yaptığı Mars’ın Jezero kraterinden yüksek çözünürlüklü görüntüler ve veriler göndermeye devam ediyor. Perseverance’ın 7 aylık uzay yolculuğunun ardından Mars’ın yüzeyine yaptığı bu kusursuz iniş teknolojik zaferin ilanı gibiydi. NASA TV tarafından yayınlanan iniş görüntüleri tüm dünya tarafından seyredilmiş, nefes kesici bu görüntüler Mars’taki yaşam izi arayışına yeni bir soluk getirmişti. Mars’a gönderilen ilk uzay aracı Perseverance değildi elbette. Ama şimdiye kadar gönderilen araçlar içinde en gelişmiş teknolojik özelliklere sahip olan o. Kimyasal analizörü, 20 kamerası, bir çift mikrofonu, örnek toplamak için kaya matkabı, robotik bir eli ve mini bir helikopteri olan bir ton ağırlığındaki bu uzay aracı, bilimsel ekipmanlarına herhangi bir hasar vermeden Mars yüzeyine başarılı bir iniş yaptı.
Yüzeyi keşfetmesi için 2 yıl kalması planlanan Perseverance’ın kızıl gezegenden dünyaya getireceği materyallerle uzay ve Mars hakkındaki asırlık merakın giderilebileceğini söyleyen bilim insanları bu inişle yeni bir uzay araştırmaları çağının başladığına dikkat çekiyorlar, ancak başka dikkat çekilecek noktalar da var. Örneğin, yakın tarihlerde Birleşik Arap Emirlikleri ve Çin tarafından da uzay aracı gönderilen Mars, belli ki emperyalist nüfuz mücadelesinin yeni cephesi haline gelen uzayda teknolojik üstünlük yarışlarının çokça sahneleneceği bir arena olacak. Diğer dikkat çekilmesi gereken nokta ise, uzayda teknolojik zaferlerin ilan edildiği günlerde yeryüzü arenasında sahnelenen yeni kapitalist felâketler. Dünyanın NASA TV’yi izlediği o büyülü anlarda, ABD toprakları bir felâkete daha ev sahipliği yapıyordu. İnsanlık aynı zaman diliminde bir yandan uzay yolculuğuna çıkarken öte yandan sanayi öncesi karanlık çağı yaşıyordu.
Uzayda zafer, dünyada iflas
ABD’nin en büyük ikinci eyaleti Texas’ı boydan boya saran kar fırtınası, milyonlarca Texaslının hayatını felç etti. Günlerce süren kar fırtınasına bağlı gelişen felâketler zinciri, insanlığa en uç noktaları yaşatan kapitalist çelişkileri bir kez daha gözler önüne serdi. Felâketin esas sebebi kar fırtınası değildi. Felâketi çağıran, ağır kış koşulları karşısında aciz kalan neo-liberal politikalar, kaynakları toplum ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde akılcı ve örgütlü kullanmak yerine kârlarına kâr katarak işleten Texas kapitalistlerinin açgözlülüğüydü.
Perseverance’dan ilk haberler gelmeye başlarken ABD topraklarında son 30 yılın en soğuk günleri yaşanıyordu. Texas eyaletinde gerçekleşen benzeri görülmemiş kış fırtınası ortasında milyonlarca insan günlerce yaşam mücadelesi verdi. Vahşi Batı filmlerine konu olan o çöl görünümlü Texas’ta su boruları dondu, elektrik ve doğalgaz şebekeleri, internet ve telefon sistemi çöktü, su kesintileri yüzünden milyonlarca insan içilebilir sudan mahrum kaldı. Elektrik kesintisi nedeniyle sıcaklığın ölümcül seviyelere düştüğü evlerde oluşan yapısal hasarlar, donmalar, patlamalar, yangınlar krizi zirveye çıkardı. Kış fırtınası uyarısı nedeniyle okullar ve işyerleri kapandı, evlere hapsolan Texaslılar ısınmak için gaz sobaları, arabalar, jeneratörler gibi tehlikeli çözümlere yöneldi. Bazı ailelerse çocuklarını ısıtmak için eşyalarını yaktı. İçme suyu için kar kaynatmak zorunda kalanlar, ellerinde tüp gaz ve su bidonlarıyla dondurucu soğukta uzun kuyruklar oluşturanlar… İşte Texas’tan insan manzaraları…
Tüm bu süreçte 70’in üzerinde can kaybı yaşandı. Texas Eyalet Sağlık Hizmetleri Departmanının yayınladığı son verilere göre 11 Şubat ile 5 Mart arasında gerçekleşen ölümlerin çoğunluğunun hipotermiden, geri kalanı ise karbon monoksit zehirlenmesinden, ev yangınlarından, motorlu araç enkazlarından vb. kaynaklandığı belirtiliyor. Onlarca insan sokakta ya da evlerinde ölürken, milyonlarca insan yiyeceksiz, elektriksiz ya da içme suyundan mahrum kaldı. Tıbbi cihazlar çalışmadığı için hastaneler kapandı. Binlerce kişi toplum merkezleri ya da spor salonu gibi güç kaynağı olan birkaç yere sığınmak zorunda kaldı. Günlük vaka sayısının iki binlerin üzerinde seyrettiği pandemi koşullarında Texaslı emekçilere adeta ölümlerden ölüm beğendirildi. Yetersiz kalan sağlık sistemi ve alınmayan önlemler yüzünden Covid-19 salgınında on binlerce insan can vermişken Texaslı emekçiler şimdi de bu felâketin doğurduğu ölümcül sonuçlarla yüz yüze bırakılmıştı. Büyük bir göçmen nüfusu olan ve sokaklarında on binlerce evsizin yaşadığı Texas’ta felâket eşitsiz yayılıyor, işçi ve emekçiler bu “beklenmedik” afet karşısında çaresizce fırtınanın dinmesini, güneşin yeniden doğmasını bekliyordu.
Ölüm ve kaosun kol gezdiği felâket günlerinde Texaslılar hapsolduğu karanlık ve soğuk evlerinde sadece yorgun ve çaresiz değillerdi, akıllara gelen sorular soruldukça öfke de artıyordu. Öyle ya, dünyanın süper gücü ABD’nin en önemli eyaletlerinden birinde elektrik kesintileri neden giderilemiyor, neden kesintiler bu kadar uzun sürüyordu? İşin tuhaf tarafı Texas, enerji üzerine inşa edilen bir eyaletti. Zengin petrol yataklarına sahip Texas aynı zamanda dünyanın en büyük 9. ekonomisine de sahip. Yalnızca petrolle yıllık kazancı milyar dolarları bulan Texas, tek başına ABD’nin petrol ihtiyacının %40’ını sağlıyor. ABD’nin en büyük enerji kaynağı olan bu eyalette insanların bu kadar uzun süre enerjiden yoksun kalması şaşırtıcı değil miydi? Böylesi bir kriz öngörülemez miydi? Texas yönetimi neden hazırlıksızdı?
Özelleştirmelerden neo-liberalizmin afetlerine
Texas, nam-ı diğer Yalnız Yıldız (Lone Star), burjuvazinin kutsadığı kişisel özgürlüklerin, liberal bireyciliğin simgesi haline gelmiş bir eyalet. Kuşaklar boyu Cumhuriyetçilerin kalesi olan Texas’ta felâketin tohumları, federal denetim ve düzenlemelerden uzak kalma arzusu, özelleştirme, kuralsızlaştırma ve dizginsiz serbest piyasacılıkla çoktan atılmıştı. İklim değişikliği nedeniyle ekstrem hava olaylarının artış gösterdiği son yıllarda afetlerin trajik boyutlara taşınmasının altında kapitalist iklim politikalarıyla birlikte bütünüyle özelleştirilip pazarın ellerine bırakılan enerji sistemi yatıyor.
ABD’de enerji üretiminin bir numarası olan bu eyalette enerji sistemi, federal yönetimin düzenleme ve denetimlerinden kaçınmak için kendi kendine yetecek şekilde tasarlandı. “Yalnız Yıldız”, ABD eyaletleri arasında bağımsız elektrik şebekesine sahip tek eyalet. Diğer eyaletler ülkenin doğu ve batı yarısına hizmet eden iki ana güç şebekesinin parçası iken Texas’ın elektrik şebekesi komşu eyaletlerden izole edilmiş durumda. Bu, Texas’ın ihtiyaç duyduğu anda komşu eyaletlerden enerji tedarik edemeyeceği anlamına geliyor. Aynı zamanda Texas’ın, eyaletler arası elektrik iletimini denetleyen kurum olan Federal Enerji Düzenleme Komisyonu (FERC) tarafından denetlenmediği anlamına da geliyor. Bunun yerine eyaletin elektrik şebekesini ERCOT olarak bilinen Texas Elektrik Güvenilirlik Konseyi isimli bir kuruluş yönetiyor. Texas, ERCOT’un CEO’su Bill Magness’ın tanımladığı gibi “Amerika Birleşik Devletleri’nde bir elektrik adası”dır. Ancak Cumhuriyetçi eyalet yetkilileri, bireyciliği yüceltip bağımsızlıklarıyla övünürken enerji altyapısının %90’ına zarar veren bir kar fırtınası Texaslı egemenlerin enerji politikalarını altüst etti.
Texas’ın enerji üretim ve dağıtım sektörü, federal düzenlemelerden bağımsız hale geldikçe denetimsiz serbest piyasanın insafına bırakıldı. Bu düzensiz ve denetimsiz sistem aracılığıyla Texas büyük enerji şirketlerinin yararı doğrultusunda izole edilmiş oldu. Özelleştirilen ve kuralsızlaştırılan enerji sektörü, rekabet ortamını da beraberinde getirdi. 1999’da alınan denetimsizleştirmeye yönelik kararlarla birlikte elektrik üretim ve dağıtım şirketleri arasında dibe doğru bir yarış başladı. Dönemin Texas valisi George W. Bush deregülasyon kararını imzalarken “elektrik endüstrisindeki rekabet, aylık fiyatları düşürerek ve tüketicilere kullandıkları enerji hakkında daha fazla seçenek sunarak Texaslılara fayda sağlayacaktır” demişti. Bu kararla birlikte eyaletin tüm elektrik üretim dağıtım sisteminin kontrolü ve altyapıyı bu tür olaylara hazırlayıp hazırlamama kararı şirket yöneticilerine bırakıldı. Ani talep artışlarına karşı rezerv kapasite tutma zorunluluğu da artık yoktu. Diğer eyaletlerde en az %15 oranında ek kapasite tutma zorunluluğu uygulanırken Texas’ta kış fırtınasıyla birlikte tüketicilerin ani talep artışlarını karşılayacak böylesi bir rezerv yoktu. Gerçekleşen son krizde de ısınmaya çalışan Texas sakinlerinin yüksek enerji talebi, eyaletin izole elektrik şebekesinin dayanamayacağı kadar fazlaydı. Ani talep artışıyla birlikte çöküşün ve yaygın elektrik kesintilerinin yaşanmasının ana sebebi buydu. Kâr güdüleriyle hareket eden şirket yöneticileri serbest piyasanın kendilerine verdiği lütufla, elbette enerji yatırımlarını düşük maliyetli yollara başvurarak yapacaklardı. Bu, daha güvenilir bir altyapı inşa etmek yerine üretimi en düşük maliyetle gerçekleştirmeye odaklanan şirketlerin kârlarını arttırmasıyla sonuçlandı. Hava koşullarına uygun yatırımlar, orta-uzun dönemli planlar, ekstrem sıcaklıklara hazırlıklar ve rutin bakımlar ise arka planda kaldı. Texas’ın köhnemiş enerji altyapısı, gerçekleşmesi öngörülen bir felâketi bağıra bağıra çağırıyordu.
Texas’ta bu enerji krizi ilk kez yaşanmamıştı. Texaslı yöneticiler en az 30 yıldan beri hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılar alıyordu. 1989 ve 2011’de şiddetli kış fırtınaları sonucunda elektrik kesintileri yaşanmış, her iki olayın ardından hükümet düzenleyicileri eyaletteki enerji santrallerinin aşırı soğuğa karşı hazırlanmalarını tavsiye etmişti. Ancak kâr hırsı baskın gelmiş, milyonları sersefil edip onlarca kişinin canını alacak felâkete hazırlık maliyetli görüldüğü için sürekli ertelenmişti. Zaten Texaslı yöneticilere göre krizin sorumlusu kendileri değil güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji politikalarıydı! Texaslı emekçiler soğuk ve karanlık evlerinde titrerken Fox News’e çıkıp konuşan Cumhuriyetçi Partili Texas Valisi Greg Abbott faturayı güneş ve rüzgâr enerjisine kesmeye kalkışmış, “Yaşananlar, Yeşil Yeni Anlaşma zihniyetinin ABD için nasıl bir felâket olacağını sergiledi” şeklinde konuşmuştu. Ancak daha sonra eyaletteki yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının yalnızca %10 olduğunu da kabul etmek zorunda kaldı. Texas’taki güç üretim kaybının %90’dan fazlası doğalgaz üretimindeki sorunlardan kaynaklanıyordu.
Çelişkiler artıyor, kapitalizm öldürüyor!
ABD’nin 2,7 milyar dolar harcayıp Mars’a Perseverance’ı gönderdiği günlerde, milyonlarca insan aşırı soğuklar nedeniyle Texas gibi bir enerji merkezinde elektriksiz ve susuz kalabiliyor, dahası aynı ABD’de bir yılda 500 binden fazla insan gerekli önlemler alınmadığı için Covid-19 sebebiyle hayatını kaybedebiliyor. Dünya ölçeğinde bu sayının 3 milyona yaklaştığı günlerde Mars’a insan göndermeye hazırlanan süper güçler, patentsiz ve ücretsiz aşı üretim ve dağıtımını gerçekleştirerek virüsün önünü almaktan uzak duruyorlar. Bilim gelişiyor, uzayın derinliklerinde fethe çıkılıyor ama yaşadığımız gezegende insanlar açlıktan, susuzluktan, soğuktan, kuraklıktan, hastalıktan, virüsten ölmeye devam ediyor. Uzay ve felâketler çağını aynı anda yaşatan kapitalizm öldürüyor! Kapitalist sistemin çelişkileri dünyaya sığmıyor, uzaya da sığmayacak gibi görünüyor.
Dünyanın her yanında giderek artan sınıfsal çelişkiler Texas’ın felâket günlerinde zirveye oturdu. Krizden herkes aynı oranda etkilenmediği gibi, her krizde olduğu üzere bu krizde de fatura emekçilere yansımıştı. Covid döneminde zaten gelir kaybına uğramış işçi ve emekçiler, felâketin şokunu atlatamadan yüksek elektrik faturalarıyla bir şok daha yaşadılar. Texas’ın kuralsız enerji pazarı, kilowatt-saat başına birkaç sent olan fiyatları 9 dolara çıkararak fırsatçılıkta sınır tanımadığını göstermiş oldu. Enerji krizinin yaşandığı günlerde Dallas, Houston, San Antonio gibi şehirlerde elektrik ilk ve yaygın olarak yoksul mahallelerde kesildi. Örneğin zengin bir bölge olan Dallas’ın Highland gibi mahallelerindeki iyi yalıtılmış evler aydınlanmaya devam ediyordu. Texas’ın en büyük şehri Houston’da yoksul emekçiler karanlıkta donarken şehir merkezinde plazalar ışıl ışıl parlıyordu. Krizin zirveye tırmandığı günlerde 4,5 milyon Texaslının evi ve işletmesi elektriksiz kalırken zengin muhitlerde hayat olduğu gibi devam ediyordu. Mesela Texas Senatörü Ted Cruz, Texas halkı insani bir felâketin içinde kıvranırken hiçbir şey olmamış gibi Meksika’ya ailesiyle birlikte tatil yapmaya gidebiliyordu. Yaşanan kriz sırasında yetkililerin harekete geçmesi çağrısında bulunan Texas halkına Colorado Belediye Başkanı Tim Boyd ise sınıfsal kinini sosyal medyadan şöyle dökmüştü: “Sadaka bekleyen insanlardan bıktım! Kent ve taşra teşkilatları, elektrik dağıtım şirketleri size hiçbir şey borçlu değil! Güçlüler hayatta kalır, zayıflar yok olur!” Bu sözler, burjuva gözü dönmüşlüğünün dibinin olmadığını da gösteriyordu. Ne var ki meydan hepten de boş değildi ve bu sözler üzerine yükselen tepkiler sonucunda bu insan müsveddesi istifa etmek zorunda kaldı.
Küresel ısınmaya bağlı gelişen hava olayları, Sibirya sıcak hava dalgaları, Avustralya ve ABD’de orman yangınları, rekor kıran Atlantik kasırgaları, Asya’nın birçok bölgesinde fırtınalar ve seller… İklim değişikliği hızlandıkça aşırı hava olaylarının Texas’ta ve dünyanın başka yerlerinde ortaya çıkmaya devam edeceği çok açık. Texas krizi, gelecekteki diğer kapitalist krizlerin ve afetlerin de resmini çizerken, ortaya çıkan manzara vadesi dolmuş bu sistemin iflasını gözler önüne seriyor. Her türlü kamu harcamasını “sosyalizm” olarak damgalayıp sosyalizmi karalayan neo-liberal politikalar bir bir çökerken, insanlığın ve dünyanın akılcı biçimde yönetimine, insan ihtiyaçlarının karşılanmasına dayanan bir üretim planına, eşitlik ve özgürlük dolu bir dünyaya yani sosyalizme olan ihtiyaç gittikçe daha elzem hale geliyor. Kapitalizm çelişkileri keskinleştirerek yol alıyor, yol aldıkça kendi sonunu hazırlıyor. Fırtınanın ortasında debelenip duran kapitalizme bahar yok. Ancak dünya işçi sınıfının mücadele edip kazanacağı bir dünya var!
link: Suna Akaltan, Çelişkiler Çağı: Uzayda Yolculuk, Texas’ta Felâket, 25 Mart 2021, https://en.marksist.net/node/7328
İstanbul Sözleşmesi, Kadın Düşmanlığı ve Yalanlar
Cumartesi Anneleri Davası: Zulüm Sökmeyecek!