Hrant Dink Vakfı geçtiğimiz günlerde 2019 yılına ait “Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem” adlı raporunu yayımladı. Bu kapsamda taranan ulusal ve yerel gazetelerde, ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 4364 köşe yazısı ve haber metni yayımlanmış. Bu metinlerde 80 farklı grup hakkında 5515 adet nefret söylemi içeriği tespit edilmiş. Nefret söyleminde hedef alınan ilk dört grubun sıralaması pek değişmiyor fakat liste günün ihtiyaçlarına göre uzayabiliyor. Ermeniler, Suriyeliler, Yunanlar, Yahudiler, Rumlar, Hıristiyanlar, İngilizler her daim bu listenin başında yer alanlardan.
“Acımasız Yahudi katiller”, “Ermeni gibi konuştular”, “Yahudi kudurdu”, “Rum ağzıyla rapor”, “Rumlardan Türklere linç girişimi”, “Suriyeliler emeklinin sırtından beslendi”, “Besle kargayı oysun gözünü”, “Sana ne oluyor ey Ermeni” benzeri haber başlıkları atılarak doğrudan kimlikler hedef gösteriliyor. Olayın nasıl oluştuğuyla hiç ilgilenmeksizin, hiç ilgisi olmamasına rağmen bilinçli bir şekilde kimlik ön plana çıkarılıyor. Böylece okurların aktarılan kimlikleri üretilen nefret söylemiyle hatırlaması, bütünleştirmesi ve yayması hedefleniyor. Bir başka gazete manşeti ise “Rum dostu CHP’ye yavuz darbe”. Haberde Rum kimliği büyük bir tehditmiş gibi sunuluyor ve CHP’yle birlikte ikisi de düşman ilan edilip düşmanlık körükleniyor. Benzer söylemlere görsel basında da sıkça denk geliyoruz. Bir suç, istenmeyen bir olay kimlikle özdeşleştirerek ve elbette abartılarak yayınlanıyor.
Egemenlerin elindeki yazılı ve görsel basın kendi çıkarları için nefret ve ayrımcı dili olabildiğince kullanmaya devam ediyor. Son günlerde Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmalarla birlikte bu dilin daha da ileriye taşındığına şahit oluyoruz. Emekçilerin zihnini bulandırmak için sınıf kimliği yerine daha da bilenen milliyetçiliği, dayanışmanın yerine ırkçılığı koymaya çalışıyorlar. Sorunların esas kaynağını görmeyelim, birbirimizle didişelim istiyorlar. Böylece egemenler de istedikleri gibi at oynatabilirler... Yaratılan ve büyütülmeye çalışılan nefret söylemini boşa çıkarmak, üretenlerin birliğini oluşturmak için ne mutlu ki bizlerin elinde de araçlar var. İşçilerin mücadele geleneğine sahip çıkan, işçileri birlik olmaya çağıran bu araçlarımız, bizlere mücadele deneyimlerini aktarıyor, bu anlamıyla sesimize ses oluyor. Onların nefretine karşı bizler işçilerin, emekçilerin birliğini oluşturmaya, kardeşliğini pekiştirmeye devam edeceğiz.
link: Gebze’den bir işçi, Nefret Dili ve Ayrımcı Söyleme Karşı İşçi Dayanışması, 18 Ekim 2020, https://en.marksist.net/node/7051
Pandemide Eğitim: Eşitsizlik ve Çelişkiler Derinleşiyor
Burjuvazinin “Yeni” Safsatası: Z Kuşağı