“Neden köpek kuyruğunu sallar? Çünkü köpek kuyruktan daha akıllıdır. Eğer kuyruk köpekten daha akıllı olsaydı kuyruk köpeği sallardı.” (Başkanın Adamları filminden)
Düşüncelerimizin ve bakış açımızın tek bir yöne çevrilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü dönemde burjuva medyanın manipülasyonları da olağanüstü boyutlarda. Şu anda burjuva medya aracılığıyla çekilen “Korona” filmi, tüm dünya tarafından ilgiyle takip ediliyor. Kitlelerin gerçeklik algıları ters yüz ediliyor. Orijinal ismi “Wag the Dog” olan “Başkanın Adamları” filmi tam da içinden geçtiğimiz sürece uygun biçimde, burjuva medyanın manipülasyon gücünü anlatan bir film. Bir deyim olarak kullanılan “wag the dog”, “ayakların baş olması”, “daha küçük, daha önemsiz parçanın, daha büyük olan parçayı kontrol etmesi, onu etkisi altına alması” anlamlarına geliyor. Filmde anlatılan burjuva medyanın algı yönetimi, tam da bu dönemde yakinen şahit olduğumuz üzere bizlere hiç de yabancı gelmiyor. Filmde ABD başkanlık seçim sürecinde toplumun fikirlerine sinema ve reklam filmleriyle nasıl yön verildiği, sahte bir savaş senaryosuyla yeni bir gündem yaratıldığı, kısacası toplumun nasıl manipüle edildiği işleniyor. Biz de bu deyimden ve filmden yola çıkarak içinde bulunduğumuz salgın dönemini değerlendirmek istedik.
Kapitalist egemenler, ellerindeki tüm olanakları kullanarak kendi çıkarlarını ifade eden fikirleri üretip bizlere yani yoksul işçi ve emekçilere empoze etmeye çalışırlar. Bugün kitlelerin belki de her zamankinden daha fazla manipüle edildiği bir dönemden geçiyoruz. Egemenler ellerindeki tüm imkânları, teknolojiyi, sosyal medyayı, sinemayı vs. kullanarak toplumsal bir korku atmosferi yaratmaya çalışıyorlar. Algılarımızla oynayarak bizleri panik ve korku batağına çekmeye çalışıyorlar. Hayatımızın merkezine yerleştirdikleri virüsle, sınıfsal sorunlarımızı geri plana atmamızı, saldırılara kayıtsız kalmamızı sağlamaya çalışıyorlar. Kapitalizmin bizi sürüklediği işsizlik, yoksulluk ve geleceksizlik açıkça ortadayken yaratılan virüs paniği burjuva medya eliyle toplumun tek sorunu haline getirildi. Ekonomik krizin giderek daha yakıcı hissedildiği bu dönemde salgın, kapitalistlerin arkasına sığınmaya çalıştıkları bir duvar oldu. Böylelikle dayatmalarını, baskılarını, hak gasplarını meşrulaştırdılar. Ekonomik paketlerle krizden kurtuluş yollarına başvurdular, tüm kaynakları kendilerine akıtmaya devam ettiler. On milyonlarca işçi ise salgın bahanesiyle işsiz kaldı ya da ücretsiz izinlere mahkûm edildi. Örneğin Fransa’da şimdilik işten atılanların sayısı 3,5 milyon iken ABD’de 22 milyona ulaşmıştır. Diğer yandan işsiz kalmamak için en kötü koşullara boyun eğmek zorunda kalan işçiler de seslerini çıkartamıyorlar. Çünkü kirasını ödemek zorunda oldukları bir evleri ve karınlarını doyurmak zorunda oldukları çocukları var. Fakat tüm bunlar egemenlerin asla umurunda değildir. Onların tek amacı her koşulda işçinin sırtından kâr sağlamak ya da yarattıkları sorunların, yıkımın üstünü kapatmaktır.
Algılarımızla nasıl oynanıyor?
Bu sorunun cevabını çeşitli örneklerle açıklayabiliriz. Toplumun sık sık televizyonlarda takip ettiği haber kanalları burjuva medyanın en güçlü silahlarından biridir. Her akşam televizyon kanallarında felâket senaryoları yayınlanıyor. “Evde kal” çağrıları ve her gün üstüne yenisi eklenen yasaklarla toplum baskı altına alınıyor. İşçi sınıfının karşı karşıya kaldığı problemler, bu koşullarda medya aracılığıyla unutturuluyor. Öte yandan sosyal medyada salgınla ilgi abartılı videolar ve paylaşımlar, tam bir çöplük oluşturarak insanların zihnini bulandırıyor. Yaratılan senaryolar, algılarımızı tersyüz ediyor ve burjuvazi için bir manipülasyon aracı haline geliyor. Örneğin, “Wag the Dog” filminde yaratılan savaş senaryosu sürecin nasıl işlediğini bizlere açıkça gösteriyor. Tam da seçim sürecinde başkanın adı bir taciz skandalına karışıyor. Halkın odağını tacizden aslında var olmayan bir savaşa kaydırarak seçim süreci başarıyla atlatılmaya çalışılıyor. Hollywood film yapımcısının, sanat yönetmeninin, reklam yapımcısının, müzisyenlerin ve teknolojik imkânların seferber edildiği ve bu şekilde adım adım planlanan bir algı operasyonundan bahsediyoruz.
Kapitalizm her zaman elindeki manipülasyon araçlarını kendi çıkarları doğrultusunda kitleler üzerinde kullanmıştır ve günümüzde de kullanmaya devam ediyor. Bizler işçi sınıfının gençleri olarak yaratılan abartılı salgın gündemiyle egemenlerin asıl amaçlarının farkındayız. Bu sahte gündemle birlikte haklarımızın gasp edildiğini ve egemenlerin tutumlarının işçi sınıfının iyiliği için olmadığını biliyoruz. Güzel bir dünya için örgütlü mücadelenin gerekliliğine inanıyor ve işçi sınıfının gençleri olarak örgütleniyoruz, bilinçleniyoruz. Yaşasın işçi sınıfının örgütlü mücadelesi!
link: İstanbul’dan MT okuru öğrenciler, Algılarımızla Oynuyorlar!, 27 Nisan 2020, https://en.marksist.net/node/6903
1915 Glasgow Kira Grevleri ve Mücadeleci Kadınlar
Virüs Emekçiler İçin Çile, Kapitalistler İçin Nimet