“…Dünyanın emperyalist egemenleri yıkıcılıkta, zalimlikte ve kitleleri aldatmaya yönelik hilekârlık ve entrikacılıkta ne denli yol almaya çalışırlarsa çalışsınlar kapitalist sistemin büyük bunalım dönemlerini atlatabilmek üzere başvurduğu mekanizmalar artık aşınmıştır.”
Elif Çağlı’nın, Kapitalizm Çıkmazda yazısında belirttiği gibi kapitalizm tarihsel çıkmaz içinde debelenirken son derece planlı bir dezenformasyona girişiyor. İçinden geçtiğimiz dönemde yaşanan afetler, salgınlar, savaş, göç ve kitlesel işsizlik gibi olgulardaki olağanüstü artışı ve bunlar karşısında atılan adımları düşündüğümüzde bu gerçeklik yeterince yalın. Yeni koronavirüs salgınına ve yaratılan şok ve dehşet ortamına bu pencereden bakmak mücadelemizin ne yönde olması gerektiğini de belirliyor. Nitekim ekonominin kötüye gidişinin sebebinin salgın olduğunu söyleyen hükümetler, daha şimdiden sözde önlemler kapsamında kurtarma paketleriyle adeta sermayenin imdadına yetiştiler. Burjuva hükümetler bir kez daha krizin yükünü işçi sınıfına yükleme hazırlığındalar. Medya aracılığıyla toplumun bütün ilgisi salgına odaklanırken, perde arkasında çok daha kapsamlı saldırı hazırlıkları yapılıyor. Örneğin salgın önlemleri kapsamında sağlık hizmetini herkesin eşit olanaklarla ulaşabileceği hale getirmek mümkünken, egemenler bundan özellikle kaçınıyorlar. Bunun yerine halk sağlığıyla ve salgının önlenmesiyle hiç ilgisi olmayan, kendi sınıf çıkarlarını gözeten ekonomik önlemler alıyorlar. Yine korona testleri ulaşılabilir olmaktan uzak, çok kısıtlı sayıda test yapılıyor ama zenginler bu testlere kolaylıkla ulaşıyor. Madem salgın var, o zaman testleri hemen yapıp durumu netleştirin. Ama egemenler böyle yapmak yerine korku salıyorlar topluma. Modern tıp ve sağlık hizmeti herkes için değil sadece zenginler için ulaşılabilir. Yani egemenler her zaman olduğu gibi bu kez de halk sağlığını değil, yanılsamalar yaratarak kendi sınıf çıkarlarını koruyorlar.
Diğer taraftan salgın, çöken sağlık sistemini iyice açığa çıkarmıştır. Bu saldırının ilk kurbanı da sağlık işçileridir. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü koşullarında, özellikle sağlık çalışanlarının paniği körüklenerek korku atmosferi içine sürüklenmeleri sağlanmıştır. Bütün bunlar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli donanımın yeterli ve zamanında temininde sıkıntılarla birleşince panik katlanarak artmıştır. Çalışanların ruh sağlığı tehlikeye atılmıştır. Sözde salgın nedeniyle açıklanan ekonomin paketlere baktığımızda neredeyse salgınla bağlantılı tek bir madde bile yok! Ev alımında ödenecek kredi oranının %90’a çekilmesi sanki emekçi halk için çok büyük adımlar atılmış gibi sunuluyor ve resmen aklımızla dalga geçiliyor. Bir yandan “salgınla mücadele edilmeli, kişisel önlemler alınmalı” diye vaveyla koparırken, diğer yandan ev alımlarından, patronların kredi borçlarının ötelenmesinden bahsediyorlar. Üstelik de birbirlerine “neşen yerinde” diyerek şakalaşma yüzsüzlüğünü gösteriyorlar. Salgına karşı önlemlerin tartışıldığını iddia ettikleri görüşmelere sağlık meslek örgütleri ve sağlık işçilerinin sendikalarının, mesela TTB ve SES gibi örgütlerin davet edilmemesi, alınacak önlemler kapsamında sağlık işçilerinin adının dahi anılmaması da gerçek niyeti belli ediyor. Sanki tüm gerekli önlemlerin kişisel olarak alınması mümkünmüş gibi, hem sorumluluğu üzerlerinden atıyorlar, hem de “insanlar önlemlerini almazlarsa daha sert önlemler alabiliriz” diyerek ileriki süreçlerde gündeme gelebilecek anti-demokratik uygulamaların sinyalini veriyorlar. Buna örnek olarak Fransa’da salgın bahanesiyle sokağa çıkma yasağı getirilmesini, aylardır devam eden eylemlerin önüne geçilmeye çalışılmasını verebiliriz.
Kapitalizm bir taraftan milyarlarca insana gün ortasında karanlığı yaşatırken diğer taraftan yarattığı illüzyonların yığınlar üzerindeki etkisinin giderek aşındığını görüyor. Bu yüzden saldırının dozunu giderek arttırıyor ama nafile! Kapitalizm artık daha fazla insan tarafından sorgulanıyor. Kapitalizm belasını dünya üzerinden söküp atmadan, egemenlerin türlü yalanlarını yüzlerine vurup hakkımızı almadan işçi sınıfına gün yüzü yok. Korona salgını bir taraftan da milyarlarca insanın dünya üzerinde kaderinin ortak olduğunu göstermedi mi?
link: Küçükçekmece’den bir sağlık işçisi, Egemenlerin Gör Dediğine Gözlerini Kapat!, 30 Mart 2020, https://en.marksist.net/node/6870
Sağlıkta Kapitalizm Virüsü
Covid-19: “Dünya Büyük Bir Felâketle Karşı Karşıya” mı?