16 Mart İstanbul Beyazıt Meydanında bizzat devlet koruması altındaki faşistler tarafından bizim gibi gencecik 7 sosyalist öğrencinin katledildiği, 50’den fazlasının da yaralandığı katliamın 42. yıldönümüydü…
1960’lı ve 70’li yıllar Türkiye’de işçi sınıfı hareketinin kitlesel olarak yükseldiği, destansı mücadelelerin verildiği yıllardı. O yıllarda gençler başka bir dünya yaratabilme umudunu kuşanmış ve kapitalizmden kurtuluşun mutlak olması gerektiğine inanmıştı. Egemenler yükselen sınıf hareketini boğmak, işçilerin mücadele saflarında yerini alan gençleri sindirmek ve onlara gözdağı vermek istiyor, askeri faşist darbeye zemin hazırlıyorlardı. Burjuvazinin bekçi köpekliğini yapan faşist çeteler grevlere, direnişlere ve ayağa kalkan devrimci üniversite öğrencilerine saldırıyorlardı. Kana buluyorlardı grev-direniş alanlarını, okulları, meydanları, sokakları… Ülkücü faşistler, devlet tarafından korunup destekleniyordu. Hatta bizzat devlet eliyle üniversitelere silah ve bomba sokuluyordu. Taksim’i, Maraş’ı, Çorum’u kana bulayan egemenler, Beyazıt Meydanında da iş başındaydılar! 16 Mart 1978’de okullarına toplu giriş yapmak üzere yürüyen İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin üzerine ateş açıldı, bombalar atıldı.
Katliamın üzerinden onlarca yıl geçti, açılan dava zaman aşımına uğratılarak devletin pis, tozlu raflarına kalktı. Bugün hâlâ bu katliamı yapanlar korunuyor, onların bayrağını taşıyan faşistler ise okullarda gövde gösterisi yapmaktan geri durmuyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Yıldız Teknik Üniversitesinde, İstanbul Üniversitesinde ve daha birçok üniversitede otağı kurup demir dövdüler, naralar attılar. Tüm bunları yaparken 1978’de olduğu gibi özel güvenlik ve polis korumasından da eksik kalmadılar!
Yapılan tüm saldırılar, sınıfımızın mücadelesini geriletme girişimleri işçi sınıfını bugün için mücadeleden geri düşürmüş olsa da bizler biliyoruz ki bu böyle gitmeyecek! Burjuvazi ve işçi sınıfı arasındaki sınıf savaşında nice kavgalar verildi bugüne dek, nice kavgalar verilecek! İnsanlığın kurtuluşu kavgasında kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle nice insanlar can verdi. Nice yiğit yere düştü, daha güzel bir dünya uğruna… Burjuvazi bu yaptıklarını unutturmaya, tarihten silmeye ve biz gençleri mücadeleden uzak tutmaya çalışıyor. Ama bizim tarih defterimizde bu dava hâlâ görülüyor ve hesabını işçi sınıfı sorana dek görülmeye de devam edecek. Bugünün sosyalist gençleri olarak bizler, tarihimizi UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ! Faşizmin türlü kanlı faaliyetlerine cesaretle karşılık veren devrimci kuşaklar, bugünün genç mücadele neferleri olarak bizlere yol gösteriyor. Burjuvazinin ve onun eli kanlı tetikçilerinin aklının erişemeyeceği bir dünya kurma arzusu var yüreklerimizde ve bilincimizde. Bu arzu öldürülemez!
Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
(Adnan Yücel)
link: İstanbul’dan MT okuru üniversite öğrencileri, Bir Şeyler Var Değiştirmemiz Gereken!, 21 Mart 2020, https://en.marksist.net/node/6865
Mültecileri Silah Olarak Kullanmayı Bırakın!
Ana