Geçtiğimiz haftalarda İBB Zabıta Daire Başkanının bir işçiyi azarladığı, tokat attığı görüntüler sosyal medyada yayınlandı. Videoda işçi hiç tepki vermiyor, bu süre boyunca kendini sıktığı için olacak birkaç adım yürüdükten sonra bayılıp, düşüyor. Bu olay yaşanırken çevredeki insanlardan hiçbiri müdahale etmiyor, yalnızca izliyorlar. Bu gördüğümüz sadece bir örnek. Maalesef bugün işçilerin azımsanmayacak bir kısmı nasıl bir aşağılanmayla karşı karşıya kalırlarsa kalsınlar susuyorlar çünkü işini kaybetme, aç kalma, çocuklarını aç-açıkta bırakma korkusu dikiliyor önlerine.
Olaydan sonra işçi yaptığı açıklamada “Hukuki yollara başvurup başvurmayacağımı henüz bilmiyorum. Büyüklerimiz ne emrederse onu yapacağım. Görüntüleri herkes gördü. Ötesi gerisi yok. Üstlerimden aldığım talimat doğrultusunda, kamu çalışanı olduğumuz için fazla konuşamayacağım. Büyüklerimiz zaten gereğini yaptı” dedi. Evet, olaydan sonra Daire Başkanı kovuldu. Ancak onu oraya getiren, işçilere bu muameleyi reva gören aynı zihniyet, aynı iktidar değil mi? Hatırlayalım, 2014 yılında 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma’da, Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel acılı bir maden işçisi yakınını yerde tekmelemişti. Kimse bunun üzerine bir açıklama yapmamıştı, hiç yaşanmamış gibi. Çünkü iş cinayetlerinde ölümler de, bu muamele de normaldi! Peki, OHAL’le birlikte işçi hareketine karşı artan baskılar, çıkarılan KHK’larla grevlerin yasaklanması, işçilerin hak arama mücadelelerinin önüne geçilmesi de aynı şeyi göstermiyor mu bize?
Bugün patronlar sınıfı ve temsilcileri işçilere saldırmaktan çekinmiyor. Çünkü işçi sınıfı örgütsüz ve dağınık durumda. Sana bağırılır, çağrılır, dayak atılır, sen sesini çıkaramazsın. Arkadaşın gözünün önünde dayak yer, sen gidip “dur hele” diyemezsin. İnsanlık onurundan ödün verirsin. Çünkü aynı bu işçi gibi işsiz kalmaktan, ekmeğinden olmaktan korkarsın. Çünkü yalnızsın ve neler yapabileceğinden, kudretli ellerinden habersizsin. Ama bu hep böyle gitmeyecek. Bugün sessiz, sinik, mazlum gördükleri bu işçiler örgütlenip bir araya geldiklerinde, kendi güçlerine inandıklarında, o zaman bu zalimler tüm bunların hesabını vermek zorunda kalacaklar. Ancak mücadeleye katılarak emeğimize, insanlığımıza, onurumuza sahip çıkabiliriz.
link: Ankara’dan bir sağlık işçisi, Onuruna Sahip Çıkmak İçin Mücadeleye!, 6 Ocak 2018, https://en.marksist.net/node/6146
Burjuva Düzenin Hizmetindeki Faşizm ve Naziler
Sansür Perdesinde Bir Sevdalı Komünist