Çocuk Esirgeme Kurumlarındaki çocukları düzenli ziyaret etmek, eski adıyla kimsesizler yurdu olan huzurevlerindeki insanlarla vakit geçirmek, bir an için onları sevindirmek elbette küçümsenemeyecek davranışlardır. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma elbette ki önemli değerlerdir. Tam da içinde yaşadığımız kapitalist sistemin bu değerleri “enayilik” olarak gördüğü koşullarda sahip çıkılması daha da önem kazanmaktadır.
Gençliğin hayatını sorguladığı, içinde yaşadığı dünyada olan biteni kavramaya çalıştığı, dolayısıyla haksızlığa karşı sesini kolaylıkla çıkarabildiği dönemlerdir lise ve üniversite yılları. Bu yaşlarda gençlerin bir kısmı kapitalizme karşı mücadele yolunu seçmektedir. Burjuvazi de gençliğin enerjisi ve azminin farkında olduğu için onu durdurabilmenin, yönünü saptırmanın yolları üzerinde çalışmaktadır. Kimisine kariyerizmi aşılayarak sınıf atlama hayalleri peşinden sürüklemekte, kimisine ise başka türlü yaklaşmaktadır. Haksızlığa karşı sesini çıkarmak isteyen gençliğe, “sosyal sorumluluk” projeleriyle yanıt veren burjuvazi ve onun günümüzdeki kurumları olan medya, liseler ve üniversiteler, çalışmalarını sistemli hale getirmişlerdir.
Birçok okulda liseden hatta ortaokuldan başlayarak “sosyal sorumluluk projeleri” adıyla zorunlu bir ders uygulamaya sokulmuş durumda. Peki, ne anlatılıyor bu derslerde? Kapitalizmin iç işleyişinden dolayı krizlerin ortaya çıktığı gerçeği mi? Açlığın ve yoksulluğun nedeni mi? Başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok bölgesinin kana bulanmasının, yüz binlerce insanın katledilmesinin sebebinin emperyalist ve kapitalist güçlerin kapışması olduğu gerçeği mi? Elbette bu kurumların gerçekleri anlatmasını bekleyemeyiz. Onlar tam da işlerini yapıyor, sistemin ilânihaye devamı için elbirliğiyle çalışıyorlar. Bunu yaparken, “En iyi sistem kapitalizmdir, başka şeyler düşünmeyin. Etrafınızdaki yoksullara yardım etmeniz güzel bir şey ama açlığın sonunu getiremezsiniz. İyi insanlar olun, kimsesiz çocukları ziyaret edin, cezaevindeki insanları da. İnsan özünde yıkıcıdır, kötülüğün sonunu getiremezsiniz” vb. diyorlar.
İnsanların birbirlerini önemsemesi, etrafındakilere kendi gücü oranında yardım etmesi, birbirleriyle dayanışma duyguları geliştirmesi elbette önemlidir ama yeterli değildir. Gerekli olan, sorunların kaynağını görebilmek ve onu ortadan kaldırmak için mücadele etme zorunluluğunu kavrayabilmektir. Egemenler, gençlerin tam da sorgulama dönemlerinde, sorunların kaynağının kapitalist sistem olduğu ve hedefe bu sistemin konması gerektiği gerçeğini görmelerini engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Milyonlar evsiz barksız, göç yollarındayken, savaşta yüz binlerce çocuk annesiz babasız kalmışken tek tek insanların kurtarılması mümkün değildir. Ama mücadele ederek tüm insanlığı kurtarmak mümkündür.
link: Tuzla’dan bir işçi, Yetimhane Ziyaretleri Yetim Çocuk Sayısını Azaltabilir mi?, 29 Ağustos 2017, https://en.marksist.net/node/5831
HDP Parti Meclisinden 9 Maddelik Sonuç Bildirgesi
Şirketlerin Kârları Büyüyor, İşsizler Ordusu da!