Fransa’da sözde sosyalist hükümet çalışma yaşamında büyük değişikliklere neden olacak, işçilerin daha düşük ücretlere, güvencesiz çalışmasının yolunu açacak bir yasayı geçirmekte ısrarlı. Yasa, işçilerin günlük çalışma süresinin 12 saate çıkarılması, sektörel toplu sözleşmelerin işyeri düzeyine indirgenmesi gibi saldırıları da içeriyor. Egemenler tasarıyı yasalaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu da tüm dünyada olduğu gibi Fransa’da da sermayenin işçi haklarına yönelik saldırılarında kararlı olduğunu gösteriyor. Gittikçe sıkışan ve tüm dünyada kriz içinde debelenen sermaye, krizin faturasını işçilere ödetmek istiyor. Fakat patronların saldırıları karşısında işçi sınıfı Avrupa’dan Asya’ya, tüm dünyada mücadele ediyor.
Fransa, aylar boyu işçi ve öğrencilerin çıkarılmak istenen yasaya karşı militanca grevleri ve gösterilerine sahne oldu. Yaşanan işsizlik sorununa çözüm olacağı iddia edilen “El Khomri Yasası”, neredeyse tüm işkollarında yaşanan grevlerle protesto edildi. Nükleer enerji santralleri durduruldu, enerji işçileri zenginlerin ve Cumhurbaşkanının katıldığı törenlerin elektriğini kestiler, grevi tanımayan, haberleştirmeyen gazeteler basılmadı… Öğrenciler, üniversiteler arasında birlikler kurarak işçilerle büyük eylemler organize ettiler. Bu sene Fransa’da yapılan Euro 2016 Avrupa Şampiyonası da işçilerin grevleri ve eylemleri ile geçti. Hükümet ve sermaye, geçtiğimiz günlerde son bulan şampiyonayı milliyetçiliği kışkırtarak gündemi değiştirecek bir araç olarak kullanmak istedi. Grevleri sorumsuzluk olarak niteleyen hükümet, işçilere grevlerden uzak durmalarını tembihledi. Başbakan, “grevlerle Euro 2016’yı gölgelemeyin” dedi. Fakat Euro 2016’ya giden süreç boyunca grevler aynı derecede olmasa da devam etti, işçiler ağır çalışma koşullarını dayatan yasaya karşı tepkilerini dile getirdiler. Havayollarında yapılan çeşitli grevlerle, ülkeye giriş-çıkışların yoğun olduğu şampiyona süresince kimi uçuşlar iptal edildi. Belediye işçileri grevde olduğu için hükümet sokakları özel temizlik firmaları ile anlaşarak temizletti.
2014 yılında Brezilya’da yapılan Dünya Kupası maçları da Brezilyalı işçi ve emekçilerin kitlesel gösterileri, eylemleri ile sarsılmıştı. İşçi ve emekçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için bütçe ayrılmazken, toplu ulaşıma yapılan zam ve Dünya Kupası için ayrılan 32 milyarlık bütçe Brezilya işçi sınıfının öfkesini taşıran son damla olmuştu. Ulaşım, eğitim ve çeşitli sektörlerden işçiler grevler örgütlemişti. İşçiler ve öğrenci gençler devasa protesto gösterileri düzenlemişlerdi. Brezilyalı emekçiler çok güçlü bir şekilde “Dünya Kupasına değil, parasız ulaşıma, eğitime ve sağlığa ihtiyacımız var!” demiş, çeşitli mücadeleler örgütlemişlerdi. Brezilya’da da, bugün Fransa’ya benzer şekilde “sol” bir hükümet iktidardaydı ve bu iktidar yapılan harcamaların gerekli, protestoların ise zararlı olduğunu ileri sürüyordu.
Sermayenin elindeki futbol, her zaman kapitalistlerin işçileri uyutmak, oyalamak için kullandıkları bir araç olmuştur. Özellikle Avrupa ve Dünya Kupalarında oynanan milli maçlarla, farklı ülkelerdeki işçilerin milliyetçi duyguları harekete geçirilmeye ve dünyada yaşanmakta olan diğer gelişmeler ve saldırılar unutturulmaya çalışılmaktadır. Ama görüyoruz ki, egemenler bu isteklerinde o kadar başarılı olamıyorlar. Fransa işçi sınıfı Euro 2016’yı mücadeleyle, grevlerle karşıladı. Fransa’da hükümete yakın sendikalar grevleri durdurmaya, işçilerin mücadele azmini geriletmeye çalışıyorlar. İşçiler zorlu mücadelelerle, güçlükle kazandıkları hakları ellerinden almaya çalışan patronlar sınıfı karşısında örgütlü mücadele etmek zorundadır. Dünya işçi sınıfı saldırganlaşan burjuvazi karşısında kararlı ve örgütlü mücadeleyi büyütmelidir.
link: Ankara’dan bir öğrenci, Fransa’da Grevler ve Euro 2016, 13 Temmuz 2016, https://en.marksist.net/node/5203
Askeri Darbeye de, Sivil Faşist Diktatörlüğe de Hayır!
AKP’nin Güvenceli Kölelik Stratejisi