Dünya üzerinde giderek yaygınlaşan otoriterleşme ve polis devleti uygulamaları Türkiye’de de AKP hükümetinin muhalif kesimlere karşı yürüttüğü saldırgan politikalarla kendini gösteriyor. Emekçi kitleler haklarını savunmak için her harekete geçtiğinde karşılarına polis dikiliyor. Otoriterleşen devlet, Kürt halkının özgürlük taleplerini haykırdığı meydanlardan kadına şiddete karşı eylemlere, grev ve direniş alanlarından üniversitelerde faaliyet yürüten devrimci öğrencilere kadar herkese polis terörüyle karşılık veriyor.
Özellikle son dönemlerde üniversitelerde faşist çetelerle işbirliği içinde olan polis, devrimci üniversiteliler üzerinde baskı ve şiddeti arttırıyor. Hükümet üniversitelerde ideolojik aygıtlarıyla öğrencileri kendi hâkimiyeti altına almaya çalışıyor. Bunu başaramadığı yerlerde TOMA’larıyla, özel güvenlikleriyle ve desteklediği faşist çetelerle gençliği sindirmeye ve korkutmaya girişiyor.
İstanbul Üniversitesi’nde Erdoğan’ın tüm tepkilere rağmen tepeden atadığı Mahmut Ak, devletin üniversitedeki temsilcisi olarak, öğrenci mücadelelerini bastırmak için polisi üniversiteye soktu. Öğrencilere yönelik saldırılar ÖGB ve polislerle resmi ve rutin hale getirildi. Son süreçte Ankara’daki üniversitelerde de faşist gruplar polisler tarafından korunuyor, destekleniyor, mücadele eden öğrencilerin üzerine salınıyor. 23 Aralıkta Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde faşistler devrimci öğrencilerin oluşturduğu Özgecan Arslan, SOMA, Berkin Elvan duvarlarını tahrip ettiler. Bir gün sonra da yemekhanede devrimci bir öğrenciye saldırdılar. Devletin bugün Kürt illerinde ortaya koyduğu zihniyet, duvardaki resimleri karalayarak “TC Burada”, “Polis Özel Harekât”, “Geldik Yoktunuz” türü yazılarla üniversiteye taşındı. Bir sonraki gün Hacettepe’deki devrimci öğrenciler saldırıları protesto etmek için “Faşizme Karşı Hacettepe Ayağa” pankartıyla yürüyüş gerçekleştirdi. Bu yürüyüş sırasında 40-50 kişilik faşist grup polisin desteğiyle öğrencilere saldırdı. Üniversitelerdeki rolü devrimci öğrencileri bastırmak olan polis, bir tarafta devrimci öğrencileri gözaltına alırken diğer tarafta palalı saldırganları korudu. Bu yaşananlar otoriterleşme sürecinin üniversitelere yansımasıdır.
TC devleti geçmişten bugüne baskı ve zulmünü öğrenci hareketine de göstermiştir. 70’li yıllarda yükselen öğrenci hareketleri de 1980 askeri faşist darbesiyle bastırılmıştı. Otoriterleşme sürecinde gelinen aşama o kadar ileri bir düzeydedir ki bugün üniversitelerde 70’li yıllardaki gibi örgütlü işçi-öğrenci hareketleri, devrimci mücadeleler olmamasına rağmen devlet pervasızca üniversitelere saldırmaktadır. Biz Marksist Tutumcu öğrenciler olarak, bu saldırılara karşı durmanın ancak öğrencilerin Marksizm bilinciyle donanması, örgütlenmesi ve mücadeleye atılmasıyla mümkün olduğunu savunuyoruz. Erdoğan’ın başkanlık sistemi dayatmasına da dünyadaki otoriterleşme eğilimine de işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle karşı durulabilir. Artan saldırılara, yoğunlaşan polis şiddetine karşı tüm öğrencileri işçi sınıfının saflarında, devrimci mücadeleye çağırıyoruz!
link: Ankara’dan Marksist Tutumcu öğrenciler, Otoriterleşme Süreci Polis Terörüyle Üniversitelerde, 1 Ocak 2016, https://en.marksist.net/node/4777
Bölüm 27 - Liderlere Rağmen İlerleme
Terör Söylemi Kime Hizmet Ediyor?