13 Mart Pazar günü ümraniye’ye bağlı 1 Mayıs Mahallesi halkı, ümraniye katliamının 10. yılı dolayısıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Hatırlanacağı gibi 10 yıl önce, 12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde, Alevilerin, solcu ve emekçilerin yoğun yaşadığı Gazi Mahallesinde bir provokasyon gerçekleşmişti. Kahvehanelerin ve sokakların “kimliği belirsiz” kişilerce taranması sonucu bir Alevi dedesi öldürülmüştü. Olayları protesto eden halk sokağa dökülmüştü. Ertesi gün polisin göstericilerin üzerine ateş açması sonucu Gazi Mahallesinde 16 kişi daha yaşamını yitirmişti. Katliamı protesto etmek için Ümraniye’de yürüyüş yapan kalabalığa da ateş açılmış ve sonuçta 6 kişi daha hayatını kaybetmişti.
Geçtiğimiz Pazar günü, saat 12:30’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ümraniye şubesi önünde bir araya gelen yaklaşık 1500 kişi düzenli kortejler halinde katliamın yaşandığı yere kadar yürüdüler. Yürüyüş boyunca “Susma sustukça sıra sana gelecek”, “Devrim şehirleri ölümsüzdür”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak”, “Gazi ve 1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür”, “Halkımız saflara hesap sormaya”... sloganları atıldı. Her yaştan insanın katıldığı yürüyüş boyunca evlerden, işyerlerinden de alkışlı destek verildi.
Saat 13:30’da katliamın yaşandığı yere gelen halk, devrim şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu ve Ahmet Arif’in “Anadolu” adlı şiiri okundu. Ardından yapılan basın açıklamasında, 12-15 Mart ve 1 Mayıs katliamlarında hayatını kaybedenlere, “bin” katliamı gerçekleştirenlerin devrimci hareketlenmelere yönelik operasyonlarına ve emek gücünün sömürüsüne değinildi. Yapılan açıklamada ayrıca: “1 Mayıs halkı olarak diyoruz ki: 2 Eylül 1977 kuruluş direnişimizde verdiğimiz şehitlerden devraldığımız bayrağı 12-15 Mart şehitlerimizin direniş ruhu ile bütünleştirip her türlü baskıya ve yozlaşmaya karşı bedeli ne olursa olsun karşı duracağız” denildi.
Basın açıklamasında, halkın devrimci muhalefetine yönelik saldırıların 12 Eylül faşist darbesiyle hız kazandığına ve sonraki süreçte de devam ettiğine değinilerek, “bin operasyon”ların, “faali meçhul” cinayetlerin, ortaya çıkan “toplu mezarların” kimleri hedef aldığının açığa çıktığı belirtildi. “Bu operasyonların muhatabı ezilen Türkiye halklarıdır” denildi.
Katliamın ardından 20 polis hakkında dava açılmış, davalar İstanbul’dan uzağa kaçırılarak Trabzon’da görülmeye başlanmış, ilk duruşmada 18 polis beraat etmiş ve sonuçta 2 polise 1 yıl 8 ay hapis cezası verilmişti. Ailelerin AİHM’ye götürdüğü davanın bu yıl içerisinde sonuçlanması bekleniyor.
Yaşanan katliamlar, işten atılmalar, hak gaspları, savaşlar ve tüm insanlık dışı uygulamalar kapitalizmin doğal bir sonucudur. Türkiye kapitalizmi de Amerika, İsrail ve diğerleri kadar katliamcı ve insanlık dışıdır. Katliamları unutmamak ve nedenlerini iyice bilince çıkartarak çevremize aktarmak ortak sorumluluğumuzdur. Sonuçta Türkiye kapitalizmi de dahil, emperyalist kapitalistler yeni saldırıları peş peşe hayata geçirmekte tereddüt etmiyorlar. Seyirci kalma ve duyarsızlık ancak kapitalizme karşı olan güçlerin bir araya gelmesi ve örgütlü mücadelesiyle aşılır.
Tüm dünya işçileri olarak bizleri sömüren, emeğimize el koyan, bizleri yaptığı katliamlarla yıldırmaya, atomize etmeye çalışan kapitalist sistem heyulasını örgütlenerek yok etmeli ve kendi egemenliğimiz kurmak için devrimci Marksizmin saflarında birleşmeliyiz.
Gazi ve 1 Mayıs Halkı Yalnız Değildir!
Kapitalizm Sınırsız şiddet Demektir!
link: Ümraniye'den bir MT okuru, 1 Mayıs halkı katliama karşı yürüdü, 16 Mart 2005, https://en.marksist.net/node/463
İşyeri Deneyimlerim
At izi it izine karışırsa